O’NU HEM ANMALIYIZ, HEM DE ANLAMALIYIZ.

O’NU HEM ANMALIYIZ, HEM DE ANLAMALIYIZ.

Maide Suresi’nin 3. Ayet-i Celile’sinde Yüce Allah (c.c.): ”Bu gün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı beğendim…” buyurmaktadır.

Rahmet ve merhamet Peygamberi olan Efendimiz (sav) din konusunda her şeyi ümmetine öğretmiş, yaşayarak göstermiştir. Bu bağlamda, ibadetlerin  niçin, nasıl, ne zaman, ne kadar yapılacağını da ashabına öğretmiş bulunmaktadır.

Kâinatın peygamberi, dünya ve Ahiretin Efendisi (sav)n’den sonra dinde ihdas edilen iman ve ibadete dair her şey bid’attır, hurafedir ve hükümsüzdür. Bu hususta Nebiler Nebisi (sav) şöyle buyurur: “Sonradan ortaya çıkan her şey bid’attır; her bid’at sapıklıktır ve her sapıklık insanı ateşe sürükler.” (Müslim, Cumua:43; Ebu Davud, Sünnet 5; Nesai, Iydeyn, 22; İbn-i Mace, Mukaddime:7) . İbn-i Mace’nin Mukaddime, 7/49’ da mevcut olan bir diğer Hadis-i Şerif’te ise Efendimiz(sav): “ Allah bid’at sahibinin orucunu, namazını, sadakasını, haccını, umresini, cihadını, sarfını, şehadetini kabul etmez. O, kılın yağdan çıktığı gibi İslâm’dan çıkar.” Buyurmuşlardır.

Mübarek gecelerde veya başka vesilelerle Camilerde ya da evlerde Müslümanların toplanarak  ibadet niyetiyle mevlid okutmaları ya da okunan mevlidi dinlemeleri  bid’at hükmündedir. Çünkü Efendimizin hayatında, sünnetinde böyle bir amel veya ibadet yoktur. Peygamberimizin yapmadığı bir işi yapmak ve buna ibadet kılıfını geçirmek  kesinlikle doğru değildir. Bazı insanların, yukarıda zikredilen Hadis-i Şerifleri yok sayarak, bazı bid’atlere “bid’at-ı hasen” yakıştırmasında bulunmasının mantıki bir izahı olamaz.

Bu nedenle, Müslümanlar olarak her zamanda, her yerde ve her şartta Efendimiz(sav)’i adabına ve amacına uygun şekilde analım, unutmayalım; ama anmaktan ziyade anlamaya, O’nun hayatını öğrenmeye, O’nun gibi yaşamaya, O’nun hayata uyguladığı ölçü ve kriterleri hayatımıza uygulamaya çalışalım.

Allah Rasulü’nün hayata uyguladığı sistemde kumar ve içki yoktu, faiz ve ihtikar yoktu, zina ve fuhuş yoktu, domuz ve diğer haramlar yoktu, hırsızlık ve rüşvet yoktu, kul hakkı yemek yoktu, adam kayırma ve torpil ile iş görme yoktu, haksızlık ve zulüm yoktu, kibir ve gurur, kin ve intikam yoktu.            Müslümanlar olarak hayatınızı zindana çeviren, temeli şirke dayanan, Tevhidi inkar esası üzerine inşa edilen zalim bir sisteme kan ve can vereceksiniz, razı olacaksınız, canınız pahasına destekleyeceksiniz, bu işi hayatınızın gayesi bileceksiniz; sonra da, mübarek gecelerde mevlid dinleyerek, Cennet’i garanti altına alacasınız öyle mi?

Allah Rasulü’nün insanlığa tebliğ ettiği İslâm’da ne eksiklik vardır, ne de fazlalık. Ve O’nun hayatında mevlid okuma, mübarek gecelerde tören düzenleme gibi bir uygulama yoktur. Dine sonradan sokulan iman ve ibadete dair her şey bid’attir ve Efendimizin beyanına göre de, her bid’at sapıklıktır, ateşe götürür, sahibini dinden çıkartır.

Müslümanlar olarak, 18 bin Âleme Rahmet olarak gönderilen Nebiyyi Muhterem’i  hem anmalıyız, yad etmeliyiz; hem de anlamalıyız, yolunu takip etmeliyiz, hayatı O’nun talimatları doğrultusunda yaşamalıyız. O’nu anlayamazsak, anmamızın ne manası kalır ki? Ömür pusulamızı O’na ayarlayamaz isek kazancımız, kârımız ne olur ey Mü’minler?

Tüm zamanların ve mekanların Efendisi, rahmet, şefkat ve Merhamet Peygamberi; Örneğimiz, Önderimiz (sav)’in hüküm verdiği bir hususta görüş beyan etmek, yorum yapmak, fikir serdetmek sadık ve samimi bir Müslüman olarak bize asla yakışmaz.  İki cihan serveri Hz. Muhammed Mustafa (sav)’in,  Rabbimizin emri ile koyduğu ölçüleri ihlal etmek, kırmızı çizgileri yok saymak, emir ve yasakları örselemek veya ötelemek de Müslümanların yapabilecekleri işler olmasa gerektir. Haddimizi de bilmeliyiz, hakkımızı da…

Selam ve dua ile…

NOT: Yarı akşam idrak edeceğimiz Mevlid Kandili’nin Alem-i İslâm ve insanlık için hayırlara vesile olmasını niyaz ederim.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?