ÜMMET BÖLÜNMEYECEKMİŞ

ÜMMET BÖLÜNMEYECEKMİŞ

Partili cumhurbaşkanı, yeni parti kuracağı iddia edilen AKP kurucularından Ali Babacan ile yaptığı görüşmede, ‘ümmeti parçalamaya hakkınız yok..’ diye tepki göstermiş.
‘Ümmet’ diye sözü edilenler, siyasi tercihi AKP olanlar mı, yoksa tüm yurttaşları da içermekte mi? açıklığa kavuşmadı.
‘Fikri, vicdanı ve irfanı hür’, sorgulayan, eleştiren, olay ve olguların neden-sonuçlarıyla analizini yapabilen, bilimsel düşünce, geniş dünya görüşüne sahip, insan haklarına saygılı, topluma karşı sorumluluk duyan, yapıcı, yaratıcı… bireyler, onların anladığı ‘ümmet’ olmayı kabul etmeyeceğine göre, kendi seçmenlerinden söz ettikleri anlaşılmakta.
Ümmet, İslam toplumunun tamamını ifade eden bir kavram, dini bir deyim, söylem.
Hz. Muhammet’e inanan, yaptıkları ve söylediklerini uygulayan, O’nun çevresinde toplanan Müslümanların tümünü içermekte, sadece Türkiye ile sınırlı değil.
‘Nuh tufanı esnasında oğluyla cep telefonu ile konuşan Nuh peygamberin gemisi nükleer enerji ile işliyordu, insansız hava aracı ile etraf kontrol ediliyordu…’, ‘okumuşları görünce beni sıkıntı basmakta, cahilin ferasetine güvenirim…’diyebilecek kadar zavallılaşan Doçent-Profesör unvanlı sözde bilim adamları, ‘6, 9, 15 yaşındaki kızlar evlenebilir…en büyük tehlike laikliktir…fetvası veren, 150 lira karşılığında peygamberimizi rüyasına görme garantisi olan terlik ve yanmaz kefen icat eden…’ inanç tüccarları, seçim dönemlerinde oy karşılığı ‘cennetin anahtarını vaat eden, biatse biat, ölümüne arkasındayız..’ diyen siyasetçiler ve daha niceleri peygamberimizin değil de birilerinin ümmeti olabilir.
Kişisel tercihleri olup, diğerleri için sorun değil.
Yeni parti kurulmasıyla parçalanacak AKP olacağına göre, ‘ümmet’ aynı siyasi oluşuma destek verenler olmalı.
Önemli olan, kısmen de olsa bizler gibi düşünen, aklını kiraya vermemiş olanların, o kavramın içerisinde görülmemesi.
Bu ve diğer birçok konularda, ‘gölge etme(sinler), başka ihsan istemez.’
AKP treninde yer bulanlar, onlara destek verenler kendilerini ‘ümmet’ görebilir.
Siyaseti, ‘ümmet’  bağlantısı ile şekillendirmeye çalışan İslamcılar, inancı koz olarak kullandıklarında kısa süreli başarılı olabilir.
İşsiz, yoksul, karamsar, umutsuzlukla birlikte, beklentiler yok olmaya başladığında ‘ümmet’ olarak görülenler gemiyi terk edeceklerdir.
Deniz bitmeye başladı, gemi rotasından çıkmış ve su almakta.
Başkanlık sistemi tutmadı, ülke iyi yönetilmemekte, yeni arayışlar devrede.
İtaat edenleri ‘ümmet’ söylemleri ile bir arada tutabilmek hayli zorlaştı.
Peygamberimize değil de, başkalarının ‘ümmet’i olduğunu zanneden Müslüman ülkelerin çoğunluğu, ilkel koşullarda perişan bir yaşam sürdürmekte.
Neredeyse herkes kavga etmekte ve birbirlerini boğazlamakta.
Yeni bir partinin kurulması ‘ümmet’i bölebilirmiş.
Kararı bizler değil, kendilerini ‘ümmet’ olarak görenler verecek.
Bu ülkede yaşayan akıl, bilim, hak, adalet, demokrasiye inanmış bireyler, birilerinin ümmeti olmayı kabul etmeyeceğine göre söylenen sözü sadece duyar, yanına yaklaştırmaz.’Atatürk devrim ve ilkelerine bağlı, ulusal, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerleri benimseyen, Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen bunları davranış haline getiren …. İnsan haklarına saygılı, topluma karşı sorumluluk duyan, yapıcı, yaratıcı ve verimli bireyler’ ümmet değil, yurttaş olup, millet/ulus olma özelliği taşırlar.
Geriye kalanlarla daha ne kadar idare edebileceklerini göreceğiz.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?