Haber-Röportaj:Mehmet Uzun
Hac ve Umre Organizatörü Öztürk, Diyanet’in imamlar arasında adil davranmadığını ve mezhepçilik anlayışının dine zarar verdiğini öne sürdü.
Sevgili okuyucularım..
Diyanet’ten emekli imamlardan Mehmet Öztürk ile Umre organizasyonu konusunda detaylı bir röportaj yaptım..Kendisi dobra dobra konuşan ,az sayıdaki kişiler arasında yer alıyor..Ben Mehmet Uzun olarak bundan sonra da bu tarz özel röportajlarla sizlerle olacağım
İşte sayın Öztürk’e sorduğum sorular ve Öztürk’ün cevapları
UZUN:Öztürk-Hocam bu iş aklına nereden geldi?
*Bir inat uğruna, kasıtlı olarak yapıyorum.
UZUN:-Hocam kaç yıldır bu işi yapıyorsun ve niçin yapıyorsun?
*Hac-umre işine başlayalı on yıl oldu. 1974 tarihinde Diyanet’e imam olarak girdim, sonra müezzin, daha sonra hizmetli edildim.. 2005 yılında imam kadrosuyla ayrıldım. Bu otuz yıl içerisinde bir değil, üç değil, beş hiç değil, on defa, yirmi defa hac ve umreye gönderilen görevliler oldu, her ne bilgelikse bana otuz yılda bir sıra gelmedi… Emekli edildikten sonra kendi paramla gittim ve o yıldan bu yana hac ve umre işi yapıyorum. Benimkisi para kazanmak veya har yıl hacca gitmek değil, sırf diyanete kızdığım için ölene kadar bu işi yapmayı düşünüyorum.
UZUN:-Diyanet’te böyle haksızlıklar oluyor mu?
*Güzel bir soru..ancak olaya siyasi veya idari değil, sırf dini açıdan bakmamız gerekiyor. Bir giden bir daha gitmesin diyorlar da, kendi aralarında hiç hac veya umreye göndermeden emekli ettikleri görevliler var. Bu cevap olarak yeter sanırım. Günümüzde haksızlıkların, en çok yapıldığı kurum, kuruluş din adı altında çalışan kurumlardır. Bir imam-hatip mezunu ve Diyanet’e otuz yıl çalışmış olarak söylüyorum. Yazarken utanıyorum ama utanmadan da söylüyorum, bu konuyu değiştirelim.
UZUN:Tamam hocam, farklı soruyorum. Hac ile umrenin farkı ne?
*İkisi de Kuran’da geçen bir ibadet türüdür. Örneklendirecek olursam, sadaka, fitre, zekat gibi paralı ibadetler aynı tür ibadetlerdir. Ancak zekat belirli bir parası olanın vermesi üzerine borç, diğerleri ise sünnettir. Hac belirli bir zaman ile sınırlı olup, umre ise yılın herhangi bir günü içinde yapılabilir.
-Hac ve umreden amaç ne, buraya harcanacak para başka yerlere harcansa olmaz mı?
-Olmaz. Hac veya umre bir sevap kazanma turu değildir. Ümmetin bir araya gelerek tanışması, görüşmesi, konuşması, danışması için birer kurultaydır. Yani evrensel Müslüman kurultayıdır. Ümmet bu vesile ile toplanır, görüşür, konuşur, ticari, siyasi, hukuki, ahlaki görev ve sorumluluklarını sayar söyler, ortaya koyar. Bu yapılmazsa ümmet perişan olur.
UZUN:-Hocam hac umre organizasyonlarında siyasetin etkisi var mı?
-Elbette, Cuma namazı da hatta bayram namazı da öyledir. Müslümanlar bir araya gelir, dövüşür, çekişir, barışır… Yani herkes burada her şeyini ortaya koyar, bayram namazı Müslümanların barışma günü değil midir? Cuma haftalık siyasi, ticari, ahlaki, hukuki toplanma günü değil midir? Atatürk’ün Balıkesir hutbesine bayılırım, merak eden bir okusun…
Uzun:-Hocam biraz da kabe’nin maddi yapısından da birkaç söz edebilir miyiz?
*Elbette Kabe veya harem denen yer Mekke ilinde 160 dönümlük yer üzerinde yaklaşık 120 metre karelik bir yapıdır. Medine’deki “mescidi nebi” denen yerin bir kutsi değeri yoktur. Doğusunda Basra körfezi, batısında kızıl deniz, güneyi yemen, kuzeyinde Ürdün, Irak, Türkiye vardır.
Uzun:-Hocam orada hangi mezhebe uyuluyor?
*Mezhep dine sonradan uyarlama, eklem, türedi Osmanlıca adıyla “bidat”tır bir şeydir. İslam bidat ve hurefeyi ret eder. Ben İran’a gidince Caferi, Arabistan’a gidince Hanbeli veya Vehhabi olmam. Müslüman olmam bana yetiyor. Mezheplere değil, Kuran’a uyarım. Bana soranlara da öyle söylerim.
Dolayısıyla ile benim mezhep ve tarikat gibi bir sıkıntım olmuyor.
Uzun:-Hac dualarını bilmeyenler ne okuyorlar?
*Dua senin kalbimden geçirdiklerindir. Delme-takma, ısmarlama dualar veya papağan gibi tekrar edilen tövbeler bir işe yaramaz. Dua ve tövbe yürekten gelen iniltinin sese dökülmesidir. Yani sesli dua içten geçeni dil ile mırıldanmadır….
Uzun:Hocam hac ve umre konusunda ne salık verirsin?
-Hac veya umreye gidecekler, kesinlikle Kuran’da bulunan hac ve umre ayetlerini mutlaka okumalı ve oraya niçin, neden gittiklerini, ve ne yapacaklarını öğrenmelidir… Orası bir sevap harmanı olmayıp, bir görevi yerine getirme yeridir. Bu görevi veren ben değilim, oranın sahibidir… Oranın sahibinin kitabını dışlayarak oraya gidip hurma, zemzem almanın hiçbir getirisi yoktur. Hac veya umreye gidecekler oraya bu işi ticari olarak yapanlarla değil, benim gibi bu işi manevi olarak yapanlarla gitmesini öneririm.