YAYLA EVLERİ

YAYLA EVLERİ

Sadece Karadeniz’de değil, Anadolu’nun tüm yörelerinde yüzlerce yıldan bu yana, tarihten gelen uzantılara yönelik bir yaşam tarzı.
Geleneksel kültürümüzün önemli bir öğesi.
Asıl hedef, hayvancılık ve tarımsal üretime destek vermek.
Son yıllarda bitirilen üretime dayalı yaylacılık, yerini talana bırakmış durumda.
Özel yasa statüsündeki kamuya ait mera ve yayla alanları işgal edilmekte.
Bazıları özel tapu ya da mülkiyeti gibi sahiplenip, kullanmaya başladı.
Belirlenen hedefleri doğrultusunda kullananların oranı yüzde 10’lar dolayına geriledi.
Kalanların tamamı yılda birkaç kez gittiği yazlık olarak kullanmakta.
Mevcut uygulama ile mera/yayla bütünlüğü yok edilmiş görüntüsünde.
Kamuya ait ülke kaynakları, oralarda hiçbir hakkı olmayan, keyif için yaylalara gidenlere hak etmeden verilerek peşkeş çekildi.
Yollar yapıldı, elektrik verildi, hizmet götürüldü.
Buralardaki talan, kaçak ve çirkin yapılaşma nihayet görüldü.
Devlet, kamuya ait yerleri özel mülke çevirenlere, düzensizliğe dur demeye kararlı.
İşgal ve talan gündeme gelip bazı yapılar yıkılmaya başlayınca feryatlar yükselmekte.
Doğru olan bu kararı alanlara, ‘yeni mi haberiniz oldu, bu zamana kadar nerelerdeydiniz, niçin görmezlikten geldiniz, hizmet götürdünüz…? diye sormazlar mı?
Buralar işgal edilip, çirkin yapılaşma ile donatılırken niçin ses çıkarmadınız?
Yapılar kaçak olduğu için yıkılıyormuş.
Yapılan evlerin hangisi kaçak değil ki?
Yerler kime ait, tapu, imar izni, yapı ruhsatları var mı?
Buralara ev yapmanın bir yasa, yönetmeliği yok muydu?
Yaylacılık gelenekleri ve yerleşim yasaklanmış değil.
Önemli olan yaylaların amacına uygun kullanılması.
Görünen, yaylaların talan edilerek, çok kötü bir yapılaşma kirliliği bulunduğu.
Adına ‘İmar Barışı’ koyulan uygulama ile yeterli alt yapı sağlanmadan, çoğunluk bir kulübe yaparak mevzi kazanmaya çalışmakta.
İmar affı adı altında talana meşruiyet kazandırılmakta.
Karadeniz yaylalarının tamamında düzensiz bir yapılaşma bulunmakta.
Bunların en tipik örneği, yüzde 80’i kaçak yapı olan Sisdağı Yaylası.
Dört bin dolayında ev yapıldığı ifade edilmekte.
Neredeyse yer kalmamış, nefes alınamıyor ve doğal güzelliği tamamen kaybolmuş.
Bireysel çıkarlar ön plana alınıp, işgal ve talan görmezlikten gelinince olacağı buydu.
Amacına uygun yaylacılık yapanlara sözümüz olamaz.
Diğerlerinin ağlamasına gerek yok.
Yayla evi özelliği taşımayan üç, dört katlı apartmanlara ne diyeceksiniz?
Yıkılan evler milli servetmiş! Çözüm bulunup korunmalıymış!
Neresi milli serveti ki? Devlet çözümü bulmuş ve yıkmakta.
Ancak, dikkat edilmesi gereken, hak, hukuk, adaletin sağlanması olmalı.
50-100 bin lira harcanmasının da hiç önemi olmamalı.
Kamuya ait yerlerin kişilere devredilmesi olası değil.
Bireysel, bencil çıkarına gelince, ‘beni sokmayan yılan bin yaşasın’ düşüncesiyle ses vermeyenlerin, Samsun’dan Artvin’e uzanan ‘Yeşil Yol’ projesi ile Karadeniz dağları Araplara satılırken, ‘ilgilenmiyorum, bana ne?…’ görüntüsü verenlere ne demeli?
Eti, yoğurdu marketten alarak yaylaya gidenin anlamaları olası değil.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?