ŞAM EMEVİ CAMİİNDE CUMA NAMAZI KILMAK.

ŞAM EMEVİ CAMİİNDE CUMA NAMAZI KILMAK.

Şu özlü manidar sözü kimin söylediğini duymayan kalmamıştır.Bu vecize bir kaç yıl önce Devlet büyüğümüzden birine ait.

Fikrimizi beyan etmeden bir fıkra yazmam lazım.

Uzun kış günlerinde çıtır çıtır yanan odunlardan saçı tamamen kızarmış pöşkenin başında,hep aynı konuyu konuşmaktan,aynı şeyleri tartışmaktan,aynı mevzular etrafında dolanmaktan bıkan iki arkadaştan biri aklına nereden esmişse diğerine:

-Ben geceleri mezarlıklardan,mezarlık içinden,mezarlık kenarından geçmekten çok korkuyorum demiş.

Öteki atılmış.

-Ben hiç korkmuyorum Gündüz de olsa gecede olsa gider mezarlıkta tek başıma uyurum.

-Atma kardeşim.Olur mu öyle şey.Mezarlıktan kim korkmaz.

-Gel iddiasına girelim.

-Girelim.

-Mesela ben bu gece mezarlığa gideceğim.Herhangi bir mezarın üzerine çıkıp bir tane kazık çakacağım.Sabah erkenden gelir kontrol edersin.

-Kesinlikle çakamazsın ama,mademki iddialaştık. Çak da görelim. Yalnız bir şartım var.Kesinlikle yanına aydınlatıcı bir ışık dahi almayacaksın.

Akşam olmadan mezara çakılacak kazık hazırlanıyor.

Gece vakti.O vakit köylerde aydınlatıcı sokak lambaları da yok.Bizim arkadaş bir elinde kazık,bir elinde çekiç köy mezarlığını yolunu tutuyor.Mezarlığın ortasına kadar yürüyor.Gözüne kestirdiği bir tanıdığının mezarı üzerine çıkıp çömeliyor.Kazığı Yere emaneten dikip; iki eliyle tuttuğu çekici kazığın başına vurmaya başlıyor.Nihayet sağlam duracak şekilde yarıya kadar çaktığına emin olunca, ayağa kalkıp mezarlıktan çıkmak istiyor.Ancak karanlık,dalgınlık ve korkudan olsa gerek ;kazığı çakmadan önce karanlıkta çömeldiği için yere serilen pantolonunu göremiyor. Kazığın yere çakılan kısmını pantolonunun ağından delerek yere çaktığını fark edemiyor.

Dizlerine üzerine yüklenerek ayağa kalkmak istiyor. Lakin bir türlü doğrulamıyor.Aşağıdan bir şeyler onun ayağa kalkmasına mani oluyor sanıyor.Sağa sola bakıyor.Zifiri karanlıkta hiç bir şey göremiyor.Aklına çok kötü ve korkunç şeyler gelmeye başlıyor.O an mezarında yatan merhumun dirilerek,mezarın içinden hayalarını tutup; onu aşağı doğru çektiğini zannetmeye başlıyor.

Bu vehimle var gücüyle:”İmdat.Kimse yok mu? Beni kurtarın “diye bağırmaya başlıyor.Çok geçmeden de korkudan olsa gerek ödü patlıyor.

Ertesi günü güneş doğar doğmaz,kazık çakma işini kontrol için mezarlığa giden arkadaşı,arkadaşını bir mezar üstünde ölmüş olduğunu ve oturduk halde kaskatı donmuş olduğunu görüyor.

Suriye,Şam birer mezarlık veya bataklıktır.Oralara giren bir daha geri dönemez.Ama tek başına senin suçun yok.Dış ülkelere,bilakis Suriye’ye girmen için sana TBMM si yetki verdi.En azından Onlar da seninle aynı düşünüyormuş.

Şam’a bir iki saatte giderek,Emevi Camisinde Cuma Namazı kılacağız diyenler; üç aydır bir kaç kilometre ötemizde bulunan El Bab’a bile zor girince; akıllara bu fıkralar geliyor.

Böyle bilinen çok tehlikeli yerlere, yanına güveneceğin dostlardan bir kaçını almadan adımını atmayacaksın. Ahmet’in,Mehmet’in dolmuşuna binmeyeceksin.Atatürk’ün Hatay’da yaptığı taktikler gibi akıllı davranacaksın.

Neticede anlaşılıyor ki;adama alttan da üstende bir kazık çakmaya dahi müsaade etmiyorlar.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?