ELVEDA AMERİKA HOŞ GELDİN RUSYA

ELVEDA AMERİKA HOŞ GELDİN RUSYA

 

Yıllardır kamplara bölündük.Amerika yanlıları,Rusya yanlıları.

Türk birliğini savunanlar. İslam birliği taraftarları.

Geldiğimiz nokta bu. Bu kadar ayrıştırılmış,parçalara bölünmüş toplumda yapılabilecek çok şey de yok. Bu büyük parçaların yanına küçük parçaları da ilave edersek ülkeyi yönetenlerin işlerinin de kadar zor olduğu biraz daha netleşir.

Buna rağmen yönetimsel eksiklikleri kıyımsızca, futursuzca, vicdanımız sızlamadan çokta rahat eleştiririz. Beğenmeyiz bakanları, başbakanları. Demirel hakkında söylemediklerimiz kalmadı.

Özal’ı yerden aldık, yere vurduk. Erbakan hocanın hiç kıymetini bilmedik. Ecevit’i kıçında olmayan bezle topluma tanıttık. Türkeş’i devlet idaresine hiç yaklaştırmadık.

Menderesi hep birlikte astık. Nihayet sıra Erdoğan’a geldi.

Bizi serbest bıraksalar lime lime parçalamaya yelteneceğiz.

Peki, bu hırsların karşı duruşların, kıyımsız eleştirilerin sebebi nedir?

Bu kışkırtmacı tavırları kimler niçin destekliyor? Niçin biz ülkemizi yönetenlere saygılı olmayı beceremiyoruz? Ülkeye hizmet için görev almış, halkın oyuyla seçilmiş liderlerimizi niçin kabullenemiyoruz? Fotoğrafa bütün olarak baktığımız da cevabımız açık ve net.

Türkiye düşmanları ulusumuzu birbirine kırdırmaya çalışıyor. Daha da açık ve net söylersek;

Emperyalistler emperyal oyunlarını oynuyorlar. Ufak kıvılcımlardan büyük olaylar yaratmaya çalışıyorlar. Kafaları doldurulmuş, patlamaya hazır hala getirilmiş eylemciler ve teröristler bir kenarda hazır bekletiliyor. Basit bir örnek;

Rize’de Atatürk heykelinin yeri değiştiriliyor. Bir anda TBMM’ ye Atatürk heykeli yıkılıyor şeklinde bir algı pompalanıyor. Emperyal oyuna kurgulanmış siyasetçiler, yazarlar, çizerler, basın yayın hemen iş başında. Hesap sorulmalı, hadleri bildirilmeli. Birde bakıyoruz ki hiç alakası yok. Heykelin bulunduğu yerden daha uygun bir yere nakledilmesi planlanmış. Yeni yerinde de gayet şık duruyor.

Aklı selim galip geldi, önemli bir infial önlendi. Yok, böyle bir şey.

Artık oyunlar fark edilmeli, oyunları kurgulayanlar ve bu oyunun oyuncuları tespit edilmeli.

Peki, bunlar kimler?

Bu işten nemalandırılan siyasetçiler, yazar çizer müsvetteleri, artist bozmaları, cühela akademisyenler.

İşte böyle bir toplum da kaptan olmak, ülke yönetmek kolay iş değil.

1950’lerden beri Amerika ve Avrupa çizgisinde ülkeyi yönetip bu noktaya geldik.

Dost zannettiğimiz, ittifaklar kurduğumuz Amerika ve Avrupa sahte çıktı.

Devletimizi içeriden çökertme hesapları ve projeleri olan ihanet ittifakçıları oldukları anlaşıldı.

Şimdi yeni bir oluşumun eşiğindeyiz. Yönümüzü Moskova’ya döndük.

Şangay birliğini konuşuyoruz. Aklıma bir Atasözümüz geldi. “Ayıdan post Moskof’dan dost olmaz”.

Yaşayıp göreceğiz.Yani bir emperyal oluşumdan öbür emperyal oluşuma yöneldik.

Elveda Washington, hoş geldin Moskova.

Boş hayaller, boş beklentiler. Yakışmıyor Osmanlı torunlarına, yakışmıyor bu ulusa.

Bizim kurtuluşumuz, umudumuz Türk İslam Birliği’dir.

Unutmayalım. Olur, mu olmaz mı bilemem ama reçete bu.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?