OTURDUĞU KOLTUĞA GÜÇ KATMA

OTURDUĞU KOLTUĞA GÜÇ KATMA

Ülkemizin en önemli sorunlarının başında görevin gereğini yerine getirebilecek yeterli bilgi, donanım ve deneyime sahip olmayanların iş başına getirilmesi gelmekte.
İktidarlar, yasaya konulan ve temel ilke olarak benimsenen liyakatli kişileri belirli makamlara getirme yerine, ‘işinin ehli’, elverişli olup olmadığına bakmadan, düşünce olarak kendilerine yakın olanlara görev vermeyi yeğlemekte.
Yasa ile belirlenen hedef, devlet memurluğuna atanacak kimsenin eşit, tarafsız ve bilginin ölçüldüğü sınavlar sonucunda gereksinim olan kadrolara yerleştirilmesi idi.
Ancak, 657 sayılı yasa hükmü hiçbir zaman uygulamaya konulmadı, özellikle sözlü sınavlarda kişinin liyakat, kariyer ve yeteneği ölçülmedi.
Siyasi kayırmacılık, akraba, dost gibi tercihlerin öncelikli olması sonucunda yozlaşma, verimsizlik, bozulma, haksız uygulamalar sürdürülmeye devam etmekte.
Adalet, yeterlilik, eşitlik, hak etme, ehil olma gibi kavramlar yok sayılarak, siyasi korumaya dayalı işe alma uygulamaları mesleki dürüstlüğe büyük zarar vermekte.
Bu duruma gelinmesinde ülkeye yön verdiğini zanneden siyasi yaklaşım neden oldu.
“İşe göre adam” yerine, “adama göre iş” bulma ısrarı terk edilmedi.
Hak ederek, aldığı eğitim ile birilerine koltuk değneği olmadan, her zerresine kadar alın teri dökerek bir yerlere yükselme olanağı neredeyse kalmadı.
Böylece, sıradan davranışlarda bulunan, eğitimi yeterli olmayan, getirildiği makamları temsil edemeyen, kariyerden yoksun kişiler hayal bile edemeyeceği makamlara getirildi.
Yerel yönetim, üniversite ve kamu kurumlarının başarısızlığı bu yaklaşımda aranmalı.
Bunlar;
Bulundukları makamları temsil edememekte, kuş tüyü kadar hafif kalarak, giydikleri elbise birkaç beden bol geldiğinden içersinde kaybolup gitmekte.
Yanlı davranmakta, adil olamamakta, düşünce üretememekte.
Kendilerini ışık hızıyla makamlara getirenlere hizmette kusur etmemekte.
KPSS’de yazılı sınavda 90 ve üzeri puan alanlardan işlerine gelmeyene mülakatta 50-60 puan verirlerken, yandaşlarından 60-70 puan alanlara ise sözlüde 90-100 vermekte.
Tüm uğraşları, kendilerini hak etmediği makamlara getirenlerin işaretini bekleme ve sahibinin sesine kulak vermek.
Bu durum, AKP iktidarında başladı demek haksızlık olur.
Önceden bu yana var olan uygulama, her iktidar döneminde devam etti.
Ancak, AKP iktidarı ile meşrulaştırılarak zirve yaptı.
Sistemi tıkayan bu kişiler, ülke kalkınmasının önündeki en büyük engel olmakta.
Toplumda adalet, barış, eşitlik, hak, hukuk, güven, verimlilik, huzurun olması, kamuda liyakatli kişilerin yetki almasıyla olasıdır.
İktidar öncesinde oturduğu koltuğa güç katan liyakatli kişiler çoğunlukta iken, AKP ile birlikte koltuktan güç alındığını yaşamaktayız.
Getirilen makamın gücü değil; bilgi, deneyim, davranış, görgü ile makama güç verebilmek öncelikli olmalı.
Irk, inanç, cinsiyet, kayırmacılık, yandaşlık ayırımı yapmadan eğitim, deneyim, liyakat, yeterlilik ve verimlilik ilk sıraya koyulduğunda başarı kendiliğinden gelecektir.
Aksi durumda sorunlarla boğuşur durursunuz.
Önemli olan, makamdan alınan gücü kullanmak değil, makama güç verebilmek.
AKP iktidarının yapamadığı tam da budur.
Denilir ki; “Bir zincir, ancak en zayıf halkası kadar kuvvetli olur”

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?