MADEMKİ FINDIĞIN BAŞKENTİ GİRESUN ÖYLEYSE BORSASI BU İLDE KURULSUN

MADEMKİ FINDIĞIN BAŞKENTİ GİRESUN ÖYLEYSE BORSASI BU İLDE KURULSUN

Niye olmaz mı?
Yoksa yakışmaz mı?
Bence çok yerinde olur…
Hani yıllardır ilimizi siyaset’en temsil öden öncülerimiz ve fındıkla ilgili bazı kurum temsilcilerimiz şöyle demeç vermezler mi;
“Giresun fındığın ana vatanıdır.”
“Giresun fındığın başkentidir” diye ballandıra ballandıra demeç vermezler mi; verirler…
Eeeeee?
E’si şu; mademki fındığın ana-vatanı ve başkenti Giresun…
Madem ki;
Dünyanın en kaliteli fındığı Giresun’da yetişiyor…
Fidesini dünyanın neresine götürürseniz götürün yetişmiyor..
Sadece ve sadece Giresun yöresindeki toprakları seviyor…
Ve bu gerçekler yüzyıllar öncesinden bilindiği içindir ki;
1936 yılında Fındık Araştırma Enstitüsü, istasyonu kuruluyor…
Ve ardından 1 Kasım 1937 yılında Mustafa Kemal Atatürk meclis kürsüsünden;
“Önümüzdeki yıl içinde, fındık başta olmak üzere diğer belli başlı ürünlerimizi de ilgilendiren ‘birlikler’ kurulmalıdır” dedikten sonra;
28 Temmuz 1938 yılında Tarım Satış Kooperatifleri Birliği ve kısa adı FİSKOBİRLİK denilen üretici ‘Birliği’ kuruluyor…

Yine fındığın başkenti yıllar öncesinden Giresun ilen edilmiş olacak ki; 6 Kasım 1940 yılında merkezi Giresun’da olmak üzere ‘Karadeniz Bölgesi Fındık İhracatçılar Birliği Giresun’da kuruluyor.
Her 30 Ağustos günü geldiğinde ’30 Ağustos Zafer Bayramı’ ile birlikte Giresun rıhtımında da Gemilere Fındık Yükleme Bayramı yapılıyor…
Ülkemiz genelinde fındık yetiştiren illerde bulunan ve Fiskobirlik şubelerinin tamamının bağlı olduğu Fiskobirlik Genel Müdürlüğü de Giresun’da…
Şimdi bu kadar tarihi ön bilgiden sonra gel-gelelim fındığın ticari yolculuğuna ve kişisel yorumlarımıza…
Ancak izniniz olursa yine ufacık bir istatistiksel bilgi verelim.
İstatistiksel bilgilere göre dünya ülkeleri arasında en fazla ihracatı %70”le Türkiye yaparmış…
Ülkemiz coğrafyasında da yarım asır önce en fazla fındık üretimini Giresun ili ve yöresi yaparmış ama fındık dikim alanlarına bir sınırlama ve tahdit koyulmadığı için bugün ülkemizin hemen hemen her yöresinde fındık yetiştirilmektedir.
Onun içinde istatistiksel verilere göre tonaj olarak;
Ordu ilimiz %32 ile birinci sırada…
Sakarya ve Düzce ilimiz %16 ile ikinci sırada..
Samsun ilimiz %15’le üçüncü sırada…
Fındığın başkenti diye böbürlenip durduğumuz Giresun ili ise;
%14’le sonuncu sırada…
Ama Fiskobirlik Genel Müdürlüğü ise ilimiz Giresun’da…
Yani ülkemiz sathında yetişen bütün fındıklar, çuval çuval kamyonlara yüklenip Giresun’a taşınmasa da…
Resmi kayıtlarla Giresun ilinde bulunan Fiskobirlik Genel Müdürlüğüne giriş yapıp, yine Giresun ilinden dışarıya sevkiyat yapılıp, ihraç edildiği görülmektedir…
Eh, durdum böyle olunca da, Giresun ile kalkınmada öncelikli iller arasına alınmayıp ‘Fındık Ağası’ muamelesi görmektedir…
Yani daha açık bir ifadeyle; ülke sathında yetiştirilen fındıkların yüzde-yüzü -resmi kayıtlarda- Giresun ilinde görülmektedir…
Eeeee!
Her ne kadar fındık bahçem olmasa da…
Hani ‘kendi başını bağlayamayan, düğünde gelin başı bağlarmış ya’ benim ki de o hesap; gel-gelelim benim ileri sürmek istediğim önerilere…
Madem ki, öne çıkan büyüklerimiz sürekli, ikide-bir Giresun Fındığın Başkentidir tantanasını yapıyorlar…
Madem ki; Ülkenin dört-bir yanında yetişen fındıklar resmi kayıtlarla Giresun ilinde bulunan Fiskobirlik Genel Müdürlüğünün kayıtlarına girip çıkıyorlar…
O zaman fındık borsası -dış ülkelerde- değil, Giresun’da kurulup ve fındık fiyatları Giresun’dan açıklansın…
Üstelik o kadar da zor değil…
Örneğin, fındık yetiştiren illerin toplam milletvekilleri ne kadardır onu bilemem ama; hiç zaman geçirmeden, hemen ve alelacele fındığın başkenti olan Giresun’da bir araya gelmeliler…
Ve Giresun Belediyesinin önünde veya limandaki büyük alanda fındık üreticileriyle buluşup ve fındık fiyatının kaç lira olması gerekiyorsa halkın önünde açıklamalılar…
Hani ya demek istiyorum ki;
“Madem ki bunca fındık yetiştiren il var.”
Madem ki fındık üreticilerini Parlamentoda temsil ediyorlar…
O zaman hiç vakit geçirmeden ve bir an önce fındığın başkenti Giresun’da toplansınlar…
Hep birlikte fındığa düşündükleri taban fiyatını açıklasınlar…
Hatta salt fındığa verilecek fiyatı değil;
Günün şartlarına göre fındık yevmiyeci’si emekçilerinde kaç lira alması gerektiğini…
Mevsimlik işçilerinde bu ülkenin vatandaşı olduğunu ve onlarında bir şekilde mağdur edilmemesi gerektiğini anlatsalar fena mı olur?
Son söz;
“Giresun fındığın başkentidir”
“Giresun fındığın ana-vatanıdır”
“Fındık bizim başımızın tacıdır” demekle;
Fındık başımızın tacı olmuyor…
Hele hele boş övgüler hiç mi-hiç karın doyurmuyor…
Yani demem o ki;
Bırakalım artık şu bulutların üstünde gezmeyi!
Birazda ayaklarımız yere basarak yürümeyi öğrenelim!
Gerçekleri görelim…
Birbirimizi dinlemeden, birbirimize dirsek çevirmeyelim!
Yeter artık deyip; şu boş palavralara daha kulak asmayalım!
Uyanalım..
Ve şu sanal alemden kurtulup, birazda gerçeklerin peşinden koşalım…
Yine de siz bilirsiniz…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?