KUZUYU KURDA TESLİM ETMEK

KUZUYU KURDA TESLİM ETMEK

Biz, bu filmi yıllar öncesinden izlemeye başladık.

İtirazımızı, ‘Kurda kuzu, kediye ciğer, ……. teslim edilemez’ diye seslendirdik.

Bu yapılanmaya güvenmeyin, ülkenin geleceği çalınıyor, dedikse de inandıramadık.

Şimdilik gizledikleri hedefleri belli, geleceğe yatırım yapmakta, göz yummayınız dedik.

Bunlara karşı olan, aynı dünya görüşüne sahip olduklarımız dahi sessiz kaldılar.

Bizim gibilerin seslerini bir metre ötemizde olanlar da duymazlıktan geldiler.

‘Işık Evleri’ adı altında üniversite ve ortaöğretim öğrencileri arasında hızla yaygınlaşarak ‘abi, abla’ lar önderliğinde evlerin içersine kadar girdiler.

Adına ‘hizmet harekâtı’ konulup, sırtlarının sıvazlandığı zamanlarda ‘temiz, ahlaklı, inançlı nesil yetiştirmek için çabalıyorlar’ desteği aldılar.

Eğitim, yargı, emniyet, sağlık, ordu ve diğer kurumlarda açıktan kadrolaştılar.

Sonuçta, darbe girişiminde bulunarak ülkemize her alanda ağır bedeller ödettiler.

Geçmişten ders alarak geleceğe yön verme yaklaşımı kültürümüzde olmadığından, farklı gibi görünen ancak benzer olaylardan da ders çıkaramıyoruz.

Eğitimde uygulamaya konulan 4+4+4 değişikliği meyvelerini erken vermeye başladı.

MEB’nın, Ensar ve Birlik Vakfı, İlim Yayma Cemiyeti ile beş yıllık protokol yapıp, birçok yetkisini devretmesinin üzerinden beş ay geçti.

Çağdaş, bilimsel eğitimle ilgisi bulunmayan bu dinsel kurumlarla yapılan protokol koşullarına göre, tüm örgün ve yaygın eğitim kurumlarında istediği gibi etkinlik yapabilecek.

Eğitim, dini vakıf ve cemaatlere anahtar teslimi anlaşma ile bağlanmış durumda.

Bu işbirliğinin çiçekleri de erken açmaya başladı.

Basına yansıdığı kadarıyla;

Artık öğretmen sınıfa girerken ‘Selamünaleyküm’ diye girerek, öğrencilere ‘…yaşasın İslam, elimizde kuran, kalbimizde iman, Müslümanız Müslüman…’ diye başlayıp devam eden ‘İslam Yemini’ni rahatlıkla okutmakta.

Yıllarca her sabah keyifle söylenen ‘Andımız’ın neden kaldırıldığı daha iyi anlaşılmakta.

Adına ‘dini sohbet’ koyarak evlerin içersine kadar girmeye başladılar bile.

Okulöncesi kız çocuklarının başlarına türban takılarak, aynı yaştaki erkek çocuklara evin reisi rolü verilip ayakları yıkattırılmakta ve adına tiyatro etkinliği konulmakta.

Öğrencilerin sabah namazı kılmaları için kaymakamlıkça okullara yazı gönderilmekte.

Okulun kapalı spor salonu mescide dönüştürülmekte.

Bazı okullarda kız ve erkek öğrenciler için ayrı sınıflar düzenlenmeye çalışılmakta.

Bu çağdışı yaklaşıma, neler oluyor? diyen de bulunmamakta.

MEB devreden çıkarılmış, görev alanı teslim edilmiş görünümünde.

Ders dışı zamanlarınızda sosyal, kültürel, sosyal ve sportif etkinlikler, bilimsel çalışmalara katılın, kitap okuyun diye söyleyen yok.

‘Dindar ve kindar nesil yetiştirmek’ ve imam hatip öğrenci sayısını 1.2 milyona çıkarmak olan hedef tutturulmak üzere.

MEB, protokol yaptığı Ensar Vakfı ve diğerleriyle ortak çalışmaya devam etmekte.

FETÖ’nün uygulamaya koyduğu yöntem, teknik ve stratejiler kullanılmakta.

‘Işık Evleri’nin yerine farklı sürümü olan‘Ağaç yaş iken eğilir’ söylemine uygun olarak.

Toplumun yaşamını çağdışı yaklaşımla biçimlendirmek hedefinde olanların, bu ülkeye verebilecekleri hiçbir şey bulunmamakta.

Masum ve mazlum olarak görülen FETÖ yanlışına sürüklenmemek gerek.

Bu filmin sonunu hep birlikte bedel ödeyerek gördük ve yaşadık.

Edindiğimiz deneyim bize, ‘kurda kuzu, kediye ciğer, ….. teslim edilmemesi’,  geçmişten ders alınması gerektiğini öğretmeli.

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?