“ÇOCUKLAR ÖLMESİN” DEMİŞ TAM BİR YIL 3 AY CEZA YEMİŞ

“ÇOCUKLAR ÖLMESİN” DEMİŞ TAM BİR YIL 3 AY CEZA YEMİŞ

Cahillik işte!..

Düpedüz bilgisizlik!…

Neyin ceza olup-olmadığını bilmemezlik!

Yoksa suç olduğunu bilse söyler miydi garibim ‘çocuklar ölmesin’ diye!

 

Böyle gelişigüzel söze girerek, kimden mi söz ediyorum?

Ayşe Çelik isimli genç bir öğretmenden söz ediyorum…

 

Hani bundan dört-beş ay önce Kanal-D televizyonunda Beyazıt Öztürk’ün ‘Beyaz Show’ denilen programına Diyarbakır’dan canlı yayına telefonla katılmıştı da;

 

“Ülkenin doğusunda olanların farkında mısınız? Burada yaşananlar medyada çok farklı anlatılıyor. Sessiz kalmayın.İnsan olarak biraz daha hassasiyetle yaklaşın. Görün, duyun ve artık bize el verin. Yazık!. İnsanlar ölmesin, çocuklar ölmesin, anneler ağlamasın.” diye etkili bir telefon konuşması yapmıştı da, hem stüdyodaki konuklar tarafından alkışlanmış ve hemde ekran karşısında dinleyenler tarafından da büyük bir takdir toplamıştı Ayşe Çelik öğretmenin konuşması, anımsadınız mı?

Sanırım anımsamışsınızdır…

 

İşte Ayşe öğretmen, bu konuşmasından dolayı tam ‘1 yıl, 3 ay’ hapis cezasına mahkum olmuş…

Niye mi mahkum olmuş?

“İnsanlar ölmesin, çocuklar ölmesin,analar ağlamasın” dediği için böyle bir cezaya çarptırılmış…

 

Sizde şimdi haklı olarak diyeceksiniz ki;” E,ne güzel işte” kötü bir şey söylememiş ki…

“İnsanlar ölmesin” demiş…

“Çocuklar ölmesin, analar ölmesin” demiş, ne var bunda?

Hem bu sözleri daha düne kadar ülkenin en yetkili ağızları ve en yetkili kişileri söylemiyorlar mıydı?

 

Akil ve akıllı adam sıfatıyla ülkenin dört-bir yanına salınan Akiller de yaptığı toplantılarda “çocuklar ölmesin, analar ağlamasın” diye, kendilerince nutuk çekmiyorlar mıydı?

 

Üstelik ‘barış çubuğu yakmak için’ dağlardan düzlüğe indirilerek davul-zurna ile karşılanan PKK militanları sembolik yargılamalar yapmak için ivedi ‘çadır mahkemeleri’ kurulmasının bir amacıda “çocukların ve anaların artık daha ağlamaması” için değil miydi!?

 

Eh, şimdi insanın aklına ister-istemez şunlar geliveriyor;

“En yüksek makamlarda oturanlar, çocuklar ölmesin, analar ağlamasın” diyebiliyor…

Bir zamanlar ülkenin dört-bir yanına dağılan ve yakalarında ‘akil’ patenti taşıyan ve içimizden seçe-seçe çıkardığımız 63 akıllı diye seçtiğimiz; Hülya Koçyiğit, Lale Mansur, Kadir İnanır veya Orhan Gencebay’lar “çocuklar ölmesin, analar ağlamasın” deyince suç sayılmıyor…

Ama genç bir ana, gencecik bir öğretmen deyince durum aniden değişiyor!

Şimdi gel de şaşırma…

Bu çelişkinin içinde bocalama…

Acaba Ayşe Çelik öğretmen ‘çocuklar ölmesin, analar ağlamasın’ sözünün dışında başka şeylerde mi söyledi de, bu mahkumiyeti aldı onuda açıkçası bilmiyoruz…

 

Ama şunu çok iyi biliyoruz ki, eğer “çocuklar ölmesin, analar ağlamasın” denilecekse, onu ancak büyüklerimiz söyleyebilir!

Ancak onlar “Analar ağlamasın, çocuklar ölmesin” diyebilir!

Eh, birde tabi seçkinlerimiz ve Akillerimiz söyleyebilir!

Bunların dışındakiler ancak söylenenleri sadece dinleyebilir!

Çünkü topluma laik olanı; getirse-getirse büyüklerimiz getirir!

 

Yılaaaaaaaaar, yıllar önce!…

Taaaa, zamanın zifiri derinliğinde!

Nevzat Tandoğan isimli bir büyüğümüz ne demişti kendilerinden farklı düşünenlere; “Size ne oluyor!… Bu memleket komünizm gerekirse onu da biz getiririz” dememiş miydi!

 

Hem ikide-bir demezler mi; “Ayaklar baş olmaz” diye…

Demek ki neymiş; baş varken, ayaklar işe karışmaz!

Karışırsa da, işte böyle Ayşe öğretmen gibi bela başından eksik olmaz!

 

Aaaah! Nazım Hikmet ah!

Ne diyordun Hiroşima’ya atılan bomba sonucu yanıp kül olan ‘KIZ ÇOCUĞU’ şiirinde;

 

“Kapıları çalan benim

kapıları birer birer

Gözünüze görünemem

göze görünmez ölüler.

 

Hiroşima’da ölel

oluyor bir on yıl kadar

Yedi yaşında bir kızım

büyümez ölü çocuklar

 

Saçlarım tutuştu önce

gözlerim yandı kavruldu

Bir avuç kül oluverdim

külüm havaya savruldu.

 

Benim sizden kendim için

hiçbir şey istediğim yok

Şeker bile yiyemez ki

kaat gibi yanan çocuklar

 

Çalıyorum kapınızı

teyze,amca bir imza ver

Çocuklar öldürülmesin

şekerde yiyebilsinler…

—————————

Duyduk ki;

Gazetelerden okuduk ki;

Ayşe öğretmende “çocuklar öldürülmesin” dediği için 1 yıl 3 ay hapse mahkum olmuş ve küçücük kız çocuğu ile birlikte cezasını çekmek için mahpushane damlarına girecekmiş…

 

Geçmiş olsun Ayşe öğretmenim…

Demek “çocuklar öldürülmesin” dediğin için küçücük bebeğinle birlikte hapiste yatacaksın…

Ve bir daha “çocuklar öldürülmesin, analar ağlamasın” dememek için ıslah olacaksın!

Ne deyim bilmem ki!

Aşağı tükürsek sakal, yukarı tükürsek bıyık!

Yani değneğin her iki ucu da ..oklu!”

Ne demek istediğimi, anlayan anlamıştır!

Tekrar geçmiş olsun…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?