Hani sizde bilirsiniz; farklılıkları anlatabilmek için klasik bir halk söylencesi vardır ya: “Herkes sakız çiğner ama Ayşe hanım gibi patlatamaz” diye…
Bu ‘benzetmeli’ girişi yaptıktan sonra bende bu benzetmeye nazire olsun diye diyorum ki; “Herkes birilerine vekillik yapmak için TBMM ne gider ama hiç kimse Kamer GENÇ gibi renkli vekillik yapamaz” diyorum…
Bana göre bu zamana kadar TBMM’nin çatısı altında gelmiş-geçmiş en renkli parlamenter Kamer GENÇ tir…
Hatta biraz fazla mı absürt olur bilmem ama bana sorarsanız, parlamento kürsüsünde halkın sorunlarını dile getirirken, en ‘halkçı bir dil” kullanan ve her konuşmasında mutlaka ve mutlaka hem parlamento çatısı altında kendisine dinleyen parlamenterleri, hem de televizyondan kendisini izleyen vatandaşa bir fırsatını bulup, mutlaka ağız dolusu bir kahkaha attıran bir özelliğe sahiptir…
Başka bir ifadeyle belirtecek olursak, Tamer GENÇ; TBMM’nin Neyzen Tevfik’i idi!
Kara mizah hakimiyetini elinden bırakmayan Şair Eşref’iydi!
İçinden ne geliyorsa, öyle konuşurdu…
Süslü sözcükleri sıralamasını sevmediğindendir ki, bazen kürsüden yaptığı coşkulu konuşmalarına kendisini öyle bir kaptırırdı ki; örneğin konuşmalarını bir atasözüyle süslemeye kalksa: “Anlayan sivrisinek az, anlamayana davul zurna çok” gibi patinaj yaptığı da görülürdü ama o yinede özgüvenini hiç yitirmezdi…
Üstelik sözünün eriydi de…
Öyle birilerine şirin görünmek için çırpınıp durmazdı!
İçinden ne geçiyorsa, olduğu gibi dobra-dobra anlatırdı…
Örneğin yine TBMM’ in de ‘Türban’ üzerine bir konuşma yapılırken söz alan Kamer GENÇ kürsüdeki konuşmasında; “Saç kafayı örten bir örtüdür zaten. Hiç örtü, örtüyle örtülür mü?” diye içinden geleni söyleyen birisiydi…
Her oturumda iktidara ‘illallah’ dedirtirdi!
Hatta oturumlara ‘inşallah gelmez’ diyen iktidar vekillerinin olduğunu bile söylerler…
Çünkü o herhangi bir partinin milletvekili de olsa, onun yaptığı muhalefet 50 kişinin, yüz elli kişinin yapacağı muhalefetten daha etkili oluyordu…
Bir gün gazetecinin birisi Kamer GENÇ’E soruyor: “Siz bir gün oturumlara katılmasanız, iktidar vekilleri ne düşünür?” diye sorunca, Kamer Genç, gayet doğal bir şekilde: “Yahu ben bir gün Meclise gitmeyeyim, onlar meydanı boş bulurlar da, azarlar be azarlar!” diye yanıt verdiği hala belleklerimizdedir…
İktidar alkolü günah sayıp yasaklamaya kalkarken, bazı muhalefet partisi vekilleri de ‘sureti haktan görünmek için’ suskun kalmayı ve alkolü savunmanın ‘oy’ getirmeyeceğini hesap ederken, sayın Kamer GENÇ kameraların karşısında alenen; “Oh be!.. Şu viskinin tadı da ne güzel… Viski içince kendimi daha Müslüman hissediyorum” diyecek kadar dürüsttür…
Yani herkeste bilir ki, siyaseti bir başkası her ne kadar dürüst yaptığını iddia etse de, Kamer GENÇ yine halkına ikiyüzlülük yapmadan şu sözleri açıkça ve dobra-dobra Kürsüden herkesin duyabileceği şekilde şöyle haykırmasına ne dersiniz; “Biz siyasetçiyiz. İşimiz gücümüz yalanla oy toplamak. Oy almak için yalan söylüyoruz. Para veriyoruz, başka şeyler veriyoruz.”
Siz bu ve buna benzer şeyleri bu zamana kadar hangi siyasetçiden işitip veya duydunuz?
Tamam, ötekiler gibi süslü, cinaslı cümleler kuramayabilir…
Abdullah Gül’ün kızı evlendiğinde Meclis kürsüsünden; “Hayırlı olsun” diyeceği yerde “Kendisi kızını da evlendirdi. Allah rahmet eylesin” gibi sürç-i lisan da yapabilir!
Yine bir gün Meclis kürsüsünden: “Sen ne konuşuyorsun be. Millete buzdolabı vereceğiz diye kandırdınız, bir sürü kupon sattınız. Sonra da Avrupa ya kaçtınız be Avrupa ya kaçtınız. Önce borcunu öde”
Daha buna benzer çok halk çıkarına söylediği sözler vardır Kamer Genç’in ancak biz şimdi bu kadarıyla yetinelim ve bu özelliklerinden dolayıdır ki, halk onu her zaman meclise göndermeyi görev bilmiştir adeta…
“Görev bilmiştir” deyince aklıma yine şöyle bir gerçek geliverdi…
Hani Tunceli için söylenir ya genellikle daha çok sosyalist eğilimlidir diye…
Tamam gerçektende öyle…
Bunu en az herkes kadar bende biliyorum…
Ancak şu Kamer GENÇ milletvekilliği konusu gelince aklım yine birdenbire çatallaşıyor!
Yani diyorum ki; “Yahu Tunceli ilinin iki milletvekillikli kontenjanı var”
Kamer GENÇ, 1987 yılında SHP’den (Sosyal Demokrat Partiden) Tunceli milletvekili seçiliyor…
1996 yılında bir başka sağ parti olan DYP’den milletvekili seçiliyor…
2007 yılında hiçbir partiden değil ‘Bağımsız’ olarak milletvekili seçiliyor ve daha sonra CHP ye geçiyor.
2011 yılında yapılan seçimlerde tekrar Tunceli’den milletvekili seçiliyor…
Yani görünen o ki, Kamer GENÇ daha çok sosyal demokrat bir düşünce sistemi taşısa da, bazen sosyal demokrat parti bünyelerinde yer bulamayınca ‘sağ’ düşünceli bir partiden aday olsa da yine kazanıyor…
Demem o ki, biraz önce yukarıda da belirttiğim gibi Tunceli daha çok sosyalist eğilimli olduğu halde, bu adamda sürekli ne buluyorlar ve sürekli parlamentoya gönderiyorlar?
Siz olsanız, bunun üzerinde biraz düşünmez misiniz?
Buda demek oluyor ki, Kamer GENÇ halkıyla her zaman bütünleşmesini biliyor ve hiçbir zamanda onlara yalan-yanlış söylemlerle vaatlerde bulunup, halkını kandırmıyor ki, halkta kendisini her zaman ödüllendiriyor…
Ve ödüllendirerek Parlamentoya gönderiyor…
Fakat bundan sonra bir daha gönderemeyecek!
Çünkü bundan sonra Kamer GENÇ artık fiziki olarak aramızda olmayacak!
Olamayacak….
Çünkü onu yakalandığı bir hastalık sonucu kaybettik…
Daha doğrusu TBMM değerli bir meclis üyesini kaybetti…
Daha da genelleyecek olursak, Türkiye en renkli siyasetçisini kaybetti…
Mekanı cennet olsun…
Tüm sevenlerinin başı sağ olsun…