İki gönül bir olur, evlat için. Farklı iki insan gelecek için adım atar.
Hayırlı bir başlangıçtır bu kutsal yol… Sancılar yaşanır, çileler çekilir, ulvi bir amaç uğruna…
Dostlar bir araya gelir, bu mutlu günde… Yeni bir dünya kurulur, adına aile denir.
Düğün dernek dost akraba temelini atar bu yolun, Gel zaman git zaman bu genç fidanlar meyve verir…
Adına bebek denen bir melek gelir. Düğündeki neşe yerini coşkuya bırakır.
Dede, nine, hala, dayı sahibi olur bu meleğin. Ağlar, sızlar, güler gide gide büyüler.
Baba mutlu, ana umutludur. Artık gözleri güler, dünyada bir meyvesi vardır. Bu küçük, bir günde bakmışın emeklemiş. Baba, dede, nine derken bakmışsın bülbül gibi çakır. Kuşaktan kuşağa, elden ele zıplar, altın bir top gibi paslaşılır.
Dün bebek bugün çocuk oluverir… Subhaneke yi okur, fatihayı heceler… Allah, namaz, dua der…
Saflığı şirinliği etrafa neşe kaynağıdır. Bulunduğu ortam mutluluk bahçesidir.
Gelir çatar okul vakti…
Yeni bir ev yeni bir aile yeni bir ortam… İlk gün gözyaşı döker, ana baba nöbet tutar.
Günler geçtikçe uyum sağlar yeni ortamına. Annesiz yaşamayan bu melek olu verir bir anda afacan…
Acıkınca aklına gelir anne baba, Büyüdükçe anaların yerini akranlar alır. Mutluluk yerini hayatla ilgili kaygılar almaya başlar. Takvimler eskidikçe evlat elden gider…
Hayat genci eline alır evirir çevirir. İlham aldığı kaynak sağlam değilse sesi kesilir. Dün kıymadığın bu tertemiz meleği, hayat yorar, kirletir. Anne babadan uzaklaştıkça boğuşur, terler, batar. Yıllar geçer zaman geçer çocuk genç olur. Geçlik delikanlılık ateşi ile etrafını yakar yıkar. Delikanlılık bitince anne babayı anlar ama artık anan baba yorulmuştur. Evlat, anne babanın imtihan sahasıdır. Ömür törpüsüdür…
Çocuk anneyi anlar o da yanlış anlar… Baba ise maalesef baba olunca anlaşılır.
Çocuk evlatlığı unutur… Ana baba ise gözlerini yumunca unutur.
Evlat atar ama ana baba atılsa da atamaz. Evlat hayırlı ise bu sınavı güzel biter. Yoksa çile devam eder.