Rıfat Ilgaz’ın “Hababam Sınıfı” oyununu ve filmini izlemeyen yoktur diye düşünüyorum.
İzci Öğrencilerin kamp yaptığı sahnede Okul Müdür muavini (Münir Özkul) Kel Mahmut’la öğrenciler arasında geçen çok güzel bir söz vardır;
“Okul dört duvar arası değildir” diye…
Bu güzel sözü ‘öğretmen tanımı’ üzerine uyarlayıp söyleyecek olursak, sanırım en uygun tanım şu olur;
“Öğretmen salt tebeşir elinde ‘Yazı Tahtasının’ başında ders anlatan değil, aynı zamanda; elinde kalemi toplumun arasında dolaşan ve bilinmeyenleri yazarak toplumu bilgilendirip, öğretendir. Onun için öğretmenlere mekan sorulmaz” diye bir benzetmede biz yapsak, bilmem ki bunu yanlış anlayan öğretmenler olur mu?
Olmamalı diye düşünüyor ve bu tanıma uygun değerli bir öğretmen ve Yazar’ın tanıtımı yapmak istiyorum;
Ancak hiç parantez açmadan ve peşinen söylemeliyim ki; tanıtımını yapmaya çalışacağım bu değerli ‘Eğitimci-Yazarın’ yaşam öyküsünü küçücük sayfalara sığdıramayacağım için sadece özetleyerek yazıp tanıtmak istiyorum.
Adı: Ö. Erden
Soyadı: Menteşeoğlu
Doğum Tarihi: 1940
Ana adı: Raife
Baba adı: Hüseyin
Doğum Yeri: Giresun
Mahalle: Gemiler Çekeği Mahallesi
Asli Mesleği: Öğretmen
İkinci Mesleği: Araştırmacı-yazar, Tercümanlık ve Köşe Yazarlığı
Bildiği Yabancı Dil: İngilizce (Okutmanlık ve öğreticilik de yapmıştır)
Tanınırlığı:Yazarlık ve Öğretmenliğinin yanında Giresun’un en sevilir ve tanınır simalarındandır…
1940 yılında Giresun- Gemiler Çekeği Mahallesinde dünyaya gelen Erden Menteşeoğlu; İlkokul, Orta ve Liseyi doğduğu kent merkezinde okuduktan sonra, İstanbul Üniversitesi- Edebiyat Fakültesi İngiliz Filolojisi Bölümüne kayıt olur ve okumaya başlar.
Ancak ikinci sınıfta okuduğu yıl babasını kaybedince okulu bırakmak zorunda kalır.
Ve Giresun’a dönüp babasının sorumluluğunu üstlenir ve yeni bir yol ve yaşama tutunmak için bir çalışma alanı bulmaya çalışır.
1965 yılında Fiskobirliğe memur olarak girer ve çalışmaya başlar.
Bir yandan da Giresun Öğretmen Okulunun fark derslerini verip öğretmen olmak için durmadan ders çalışır.
Ve 1967-68 Öğretim yılında dışarıdan sınavlara girerek fark dersleri vererek ‘Öğretmen olmaya hak kazanır ve Piraziz Merkez İlkokuluna atanır.
Ardından ‘er öğretmen’ olarak Sivas’a gider ve askerliği bitirdikten sonra; öğretmen olarak Şebinkarahisar’da öğretmenlik yapar.
Daha sonrada sırasıyla; Kayadibi, Necati Bey İlkokulu ve Yeşilgiresun İlkokulunda görevini sürdürür.
1987 yılında “Açıköğretim Önlisans Programından” mezun olduktan sonrada kendi isteğiyle 1990 yılında emekliye ayrılır.
Araştırmacı yazarlık ve gazete köşe yazarlığına gelince; 1970’li yıllar da başladığı bu çalışmalara, yaşamının sonuna kadar devam etmiş ve bu süre zarfında da bir sürü ‘makalenin’ altına imza atmış ve yöre kültürü ve tarihi ile ilgili birçok kitabı yayınlanmıştır.
1988 yılında Bursa’da yayınlanan; “Giresun Dergisinin” düzenlediği yarışmada “Osman Ağa Ödülü” de kazanan Erden MENTEŞEOĞLU şu eserlerin altına imza atmıştır;
“Osman Ağa”
“Yakın Tarihimizde Osman Ağa ve Giresunlular”
“Büyük Milis Komutanı Osman Ağa” (Kitapçık şeklindedir)
“Afyonkarahisar Giresun Şehitliği” (Kitapçık şeklindedir)
“Giresun Fedaileriyle Konuştum Onlarda Çılgındı”
“Milli Mücadele Kahramanı Milis Yarbay Osman Ağa” (Kitapçık)
“Mustafa Kemal Paşanın Muhafız Alay Komutanı Milis Yarbay Osman Ağa” yayınlanmış kitaplarıdır.
Birde yayınlanmaya hazır kitapları vardır;
“Giresun Halk Bilimi”
“Giresun Basın Tarihi”
“Giresun Spor Tarihi”
“Şiir Tahlilleriyle Şairlerimiz”
“Gogara’nın Çocukları”
Erden Menteşoğlu’nun, bitip tükenmeyen bir Giresun sevdası vardır.
Birde daktilosunun çıt-çıt diye çıkardığı seslere!
Sınıfta elinde nasıl ders anlatmayı sevmişse, kalemi ve daktilosunun çıkardığı sesleri matbuata dönüştürerek okuyucusuyla buluşmayı da bir o kadar severdi Erden Menteşoğlu!
Onun için bu tür ‘üretken insanların’ ve yaşamın içini hatırı-sayılır öykülerle dolduranların yaşam öykülerini bir veya birkaç sayfanın içine sığdırmak zordur.
İşte bunlardan birisi de; Erden MENTEŞEOĞLU’dur…
Peki bu gibi değerlerimizin değeri-kıymeti biliniyor mu; derseniz?
O sorunun ‘yanıtı’ bende yoktur!
Çünkü benim yaşadığım toplumda; üretenin adı değil, üretmeyenin adresi sorulur!
Söz yine fazla mı uzadı yoksa?
Kusura bakmayın bu son yazdığım cümleden sonra kafama iyiden- iyiye karışmaya ve sözcüklerin ayakları birbirine dolaşmaya başladı.
En iyisi ben sözü ve sohbetin bitimini, ünlü şairimiz ve bestekarımız Ahmet KAÇAR’ın, Erden MENTEŞEOĞLU için yazdığı dörtlüğe bırakarak aradan çekileyim;
Ahmet Kaçar’ın kaleminden; Erden Menteşeoğlu’na ithafımdır dörtlüğü.
“Erdem, sorumsuz cahilin paye vermez neşesine,
Kaybeder hakkı telifi, kazanır meddah olanlar,
Kurulur kapıya, layık meclisin baş köşesine,
Perdelerin arkasında sonradan peydah olanlar.”
Bir başka tanıtım sohbetimizde buluşmak üzere…