Dostlar alışverişte görsün…

Dostlar alışverişte görsün…

15 Temmuz darbe girişimi sonrası TBMM’de “Darbeleri Araştırma Komisyonu” kuruldu. Komisyona, diğer partiler hemen üye bildirdiler ancak nedense AKP uzunca bir süre üye bildirmedi.

Bu konuda iktidar partisine kamuoyundan ve muhalefetten ciddi eleştiriler geldi. TBMM tatile girmeden önce nihayet AKP’de komisyon üyelerini belirledi.

Meclisin tatile girmesi yakın olduğu için komisyon toplanamadı. İktidar bilerek komisyonu yeni yasama dönemine bıraktı.

Oysa darbenin mağduru olarak komisyonun bir an önce çalışmalara başlamasını en çok iktidar istemeliydi!

Nedense ipe un sermeyi yeğledi…

1 Ekim tarihinde TBMM yeni yasama yılına başladı. Komisyon ilk toplantısını yaptı. AKP komisyondaki üye sayısının çoğunluğuna dayanarak, muhalefetin önerilerine de kulak tıkayarak, kendi üyeleri arasından başkan ve başkan yardımcısı belirledi. Komisyonun yönetimini ele geçirdi.

Komisyon başkanlığına daha önce FETÖ lideri Fetullah Gülen’i ekranlarda savunan Reşat Petek seçildi. Yardımcılığına ise yine AKP’li Hüseyin Kocabıyık seçildi.

Kocabıyık’ta, pek çok AKP’li gibi geçmişte Gülen’i öven konuşmaları ile biliniyor.

20 Aralık 2009 tarihinde, Komisyonun başkan yardımcısı Kocabıyık, Yeni Asır Gazetesinde köşe yazısında diyor k;

“Vicdani sorumluluğumun gereği olarak belirtmem gerekir ki, Fethullah Gülen Hocaefendi belki de son 1000 yılın en büyük Türk büyüklerinden birisidir.”

28 Ocak 2011 tarihli yazısında ise; “Türklerin tüm tarihleri boyunca oluşturdukları en büyük sivil toplum hareketinin mimarı olan Fethullah Gülen, kendi ülkesinde kendi vatandaşlarının bir kısmı tarafından hala tehlikeli, zararlı, tehdit edici bulunuyor.”

1 Temmuz 2011 tarihinde ise aynı gazetedeki köşesinde, Fetullah Gülen hareketini; “Evrensel Türk Renösansı’nı başlatan bir Türk mucizesi” olarak bahsediyor.

Aynı köşe yazısında Kocabıyık hızını alamıyor. “Gülen Hocaefendi’yi konuşurken, ceviz büyüklüğünde beyinleriyle Fethullah Gülen üzerine küfür romanları yazan bizim sözde muharrirlerimiz ne kadar komik geliyor insana, bir bilseniz”

Yardımcısı böyle yazarken, komisyonun başkanı olan Reşat Petek TV 8 kanalında 2011 tarihinde şu sözleri ediyordu.

 “Hakkında açılan tüm davalardan, Sayın Fethullah Gülen Hocaefendi’nin beraat etmesine ve bu beraat kararının kesinleşmesine rağmen, Ergenekon yapılanmasının parlamentodaki uzantıları tarafından ‘çete’ diye hakkında Meclis kürsüsünden konuşma yapanlar oldu.”

Beraat kararı 2008 de AP iktidarının yasa değişikliği ile gerçekleşti… Ve şimdi ‘çete’ sözünü kendi partisi içinden de kullananlar var!

Medyaya yansıyan sözleri ile tanıdığımız bu iki isim şimdi cemaatin darbe girişimini “araştıracak”!

Komisyon, ‘dostlar alışverişte görsün’ tarzı çalışacak ve ipe un serecektir.

                Komisyonda dinlenen “kasaptaki ete soğan doğramam” sözü ile ünlenmiş olan eski Genel Kurmay Başkanı Hilmi Özkök, “2004 Milli Güvenlik Kurulunda hükümeti uyardık” diyor.

Bu konu daha öncede pek çok kişi tarafından dile getirildi.

Demek ki hükümet uyarılara kulak asmış.

AKP’li Yalçın Akdoğan “2004 MGK kararlarını tanımıyoruz” diyerek uyarılara neden kulak asmadıklarını itiraf ediyor.

Hükümetin 15 Temmuz’a gelen süreçte iktidarın ağır ihmali vardır.

İktidara yakın Türkiye Gazetesinde 2 Nisan 2016 tarihinde Fuat Uğur köşesinde, hükümeti adeta uyarıyor ve diyor ki;

   “ Cemaatin derin adamları, eğitim ve iş dünyasında örgütlenmeyi sağlarlar, alınan tüm kararlara müdahale ederler. Hususiler Ankara’da toplandı. Gülen 2016 yılında mutlaka halife olmak istiyor, darbe çağrıları yapıyor. Hususiler ordu içindeki cemaatçi subayları uyandırmakla görevlendirildiler”

Acaba bu köşe yazısını hiçbir iktidar temsilcisi okumadı mı? Ya da basın danışmanları okuyup da bilgilendirmedi mi?

Komisyonun CHP’li üyesi Aytun Çıray son Halk Arenası programında diyor ki; “Adalet bakanlığında 3 kişi sürekli birlikte hareket ediyorlar, 17-25 Aralık operasyonu bunlar adalet bakanlığı yönetimindeyken yapılıyor. Tutuklu avukat Mehmet Kuseyri ( Feto’nun özel avukatı evinde 1 dolar ve Bylock dökümanları bulundu) devletin en paralı davalarına, milyonları bulan ücretler karşılığında atandı, bir tanesi Uzanlar davası. Sadullah Ergin ve şu anki Başbakan Yardımcısı ve MGK üyesi Veysi Kaynak.”

İddia ciddi ve üzerinde durulması gerekiyor. Durulur mu? Sanmıyorum. Çünkü “at izini it izine karıştırmayın” denildi!..

Siyasete, özellikle AKP’li siyasetçilere soruşturma kapsamında dokunmak zor! Öyle olunca da dağ fare doğuracaktır.

Böyle olacağı baştan belli değil mi?

Komisyonun başkanı ve başkan yardımcısı ile yaşanan süreç bu sonucu doğuruyor.

Zaten komisyona gelen ve dinlenen isimlerde sonuç alıcı bilgiler vermiyor. CHP’li üyelerin çabaları da bu yönetim yapısı ile neticesiz kalacaktır.

Çünkü Başkan ve yardımcısı işi ciddiye alsalar ucu iktidara dokunacaktır!

O nedenle “dostlar alışverişte görsün” tarzı zamanı geçirecekler ve ipe un sereceklerdir…

Gerçekten çalışacaklar ise,

Bülent Arınç, Sadullah Ergin, Hüseyin Çelik, Kadir Topbaş, Melih Gökçek hatta başka önemli isimlerde komisyona davet edilerek dinlenmelidir.

Ve komisyon, araştırma komisyonu değil soruşturma komisyonu kurulmalıdır.

Aksi her durum havanda su dövmektir.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?