DERELİ’DE DERELERE DİRENEMEDİK DİRENENLERİ DE DİLLENDİREMEDİK

DERELİ’DE DERELERE DİRENEMEDİK DİRENENLERİ DE DİLLENDİREMEDİK

 

Üst başlık biraz tekerleme gibi mi oldu ama olsun…

Bundan önceki yazılarımda Dereli ilçemizde yaşayan insanların 1980 yılı sonrası gurbet ellere göç etmesinden ve ilçe nüfusunun gitgide azalmasından ve bu ‘azalmayı’ başardıktan sonra da, hızlı bir şekilde Turizm yatırımları, oto-yol genişletmeleri, HES (Hidroelektrik Santral) üniteleri Aksu Deresinin üzerine boncuk gibi dizilmiş ve son olarak da, ülkemizin en gözde ve güzide şirketi olan; “Koza Altın İşletmeleri A.Ş.”(!) merkezi KONUKLU olan köyümüz ve ona yakın çevre köylerde altın aramanın hazırlıklarını yapmaktalar…

Şimdi bu şirketin ‘altın arama’ niyetlerini bir tarafa bırakarak, bundan bir önceki HES projelerine ve onlara karşı bir avuç genç adamın yalnız başlarına direnişlerinden söz etmek istiyorum…

Ancak ona geçmeden önce şunu özellikle belirtmek istiyorum; sizlerde benim gibi düşünür müsünüz onu bilemem ama benim halk üzerindeki gözlem ve görüşüm şu;

Bizim halkımız büyütüp okuttuğu ve üniversiteler bitirttiği oğluna-kızına, yeğenine, komşusunun çocuğunun dediklerine inanmaz da, en küçük rütbeli politikacının görüşleri ve düşünceleri önünde yaka ilikler!

Senin eğitim kariyerin, idare rütben veya akademik kariyerin isterse Prof unvanlı olsun, senin ‘benim’ dediğin halk seni dinlerse tövbe şart olsun!

O bizim partili televizyonlarda ne dediyse onun dediği doğrudur…

Bayraklarını salladığı partinin temsilcisi eğer bir şeye doğru dediyse onun dediği mutlak doğrudur!

Ondan başka doğru yoktur…

Sözü dağıtmadan şuraya getirmek istiyorum; Dereli ilçesi (daha önceki yazılarımda ayrıntılı bir şekilde anlatmıştım) 1990’lı yılların başına kadar politik temsilcileri olmadığı gibi Başkentte ve kendi il merkezinde bile üst düzeyde yöneticilik yapan veya önemli bir kurumdu Müdürlük, Genel Müdürlük yapan kendi bünyesinden çıkardığı çocukları yoktu…

Şunu (hak ettiği için) ismen söylemek isterim ki, Ergün Özdemir, Sağlık Bakanlığı müsteşarı iken salt Dereliye değil, Giresun’un bütün ilçelerine kendi alanına giren hizmetlerin en üst düzeyde hizmetini yapmıştır.

Daha sonra (bir tarafı Dereli-Uzundere kökenle) olduğu için Dereli halkı ilk kez bizimde içimizden birisi milletvekili çıktı diye sevinmişti…

Daha sonra bir, iki, üç derken diğerleri izledi…

Hatta bu son yıllarda il merkezinde çoğu partilerin ‘İl Başkanlarının’ çoğu Dereli ilçesinden…

Üst düzeyde müdür, genel müdür gibi bürokratları da eskisi gibi yok değil ve az sayıda da olsa etkili ve yetkili bürokratları da var…

Ama benim bildiğim kadarıyla Dereli ile ilgili hiçbir ‘destek veya muhalif’ olarak alanlarda görünmüyorlar…

Tıpkı derelerimizi-tepelerimizi HES Projeleri tarumar ederken ortalıklarda görünmedikleri gibi…

Tıpkı İstanbul’dan, yani gurbet elden; Bülent Aslan, Cevat Aktaş, Dursun Cinal ve İbrahim Çayan’ın canlarını dişlerine takarak yaptıkları mücadeleye biraz önce sözünü ettiğim etkili ve yetkili güçler ne yazık ki, destek vermedikleri gibi adeta görmezlikten, işitmezlikten ve haberleri olmamış gibi davrandılar…

Sayıları bir avuçta olsa Kotana mevkiinde HES’leri protesto eden eylemler düzenlediler (bende dahil) sahip çıkmadık…

Giresun’da Kızıltaş, Tepeköy halkının öncülüğünde ‘yürüyüş eylemleri’ yapıldı, bu yürekli insanlar yine yalnız bırakıldı…

Hatta ve hatta bu tür eylemlere destek olmayanlar üstüne-üstlük gazete ve sosyal medyalarda utanmadan şu demeci verdiler: “Hey Dereliler, sizler HES konusunda biraz geç kalmadınız mı?”

Geç kalınıp kalınmadığını bilmem ama HES konusu salt Derelilerin konusu olmadığı gibi doğa severler başta olmak üzere Aksu vadisi yerleşkesinde ikamet edenlerden alında, il merkezinde oturanlara kadar herkesi ilgilendiren bir konu idi bu ama kimse tınlamıyordu!

Halbuki kirlenen gözenin suyunu o’da içiyordu…

Siyanür kullanıldıysa siyanürlü içiyordu…

Çamur akıtılıyorsa, çamur kokulu suları içiyordu…

Buraya kadar anlattıklarımızı şöyle kısa yollu toparlayacak olursak eğer, birçok yetkili ve etkili adamları olmasına rağmen Dereli ilçesi son yıllarda çok kötü bir şekilde ‘adamsızlığı’ ve sahipsizliği yaşıyor!

Halbuki bu sorun sadece Derelilerin sorunu olmayıp, tüm Giresunluların ortak sorunudur diye düşünüyorum ben…

Çünkü dün; Bergama Köylüleriydi…

Daha sonra, Mersin Köylüleri,

Artvin köylüleri,

Ordu-Fatsa köylüleri derken, sıra Giresun-Dereli köylülerine geldi…

Şimdilik sıranın kimde olduğunu bilmiyoruz…

Kimlerin doğası delik-deşik edilerek zehirlenecek onu da bilmiyoruz…

Şu bildiğimiz “Koza Altın İşletmeleri A.Ş”NİN, Giresun-Dereli ilçesinin en doruk noktadaki köylerinde (kılıfına uydurulmuş ayarlanmış bir şekilde) çok yakın bir zamanda ‘altın’ aranacakmış!

Kimi diyor; altın siyanürlü aranır…

Kimi diyor; canım siyanürsüz de aranır…

Altın arayıcılar altını nasıl arayarak bulurlar onu bilmem ama ben en çok Dereli doğumlu olup da, Dereliye sahip çıkacakları arıyorum bu ara…

Bakalım ortaya “Ben sahip çıkıyorum” diyebilecek bir babayiğit çıkacak mı veya çıkmayıp da, kıyıda-köşede saklanarak; “Bana ne kardeşim, bana mı kaldı” gibi diyenler kimler olacak bunu çok merak ediyorum…

Tabi birde şu an Dereli ilçesindeki yerel yönetiminden-esnafına, sade vatandaşından-eğitimlisine kadar bu konuda kimler duyarlı davranıp da, bir adım öne çıkacak onu da çok merak ediyorum…

Sonuç;

Gelecek nesillere neyi bırakıp, neyi bırakmayacağımız üzerinde siyasal duygularımızı karıştırmayarak, lütfen üzerinde biraz düşünelim…

Çünkü biz yaşadığımız günümüzden değil, geleceğimizden sorumluyuz…

Düşünüle…

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?