ÇÜNKÜ HAYAT ÇOK KISA

ÇÜNKÜ HAYAT ÇOK KISA

Sevgili okuyucularım. Bugün dizelerime Şems’in her birimizin yaşamına ibret olacak sözleri ile başlamaya ne dersiniz.

“Bir an bekle, arkana dön ve unuttuklarını anımsa. Kaybettiysen ara, kırdıysan af dile, kırıldıysan affet, Çünkü hayat çok kısa.“

Ne kadar da güveniyoruz sağlam duruşumuza.

Kazandıklarımıza, biriktirdiklerimize, insan yaşamından daha çok değer verdiğimiz malımıza, mülkümüze…

Kime sorsak verecek olduğu cevap klasik olarak hep aynıdır.

Kimi ; “Aklımı kullandım.“Çok çalıştım çok .”

Kimi de kazandıklarım beni ilgilendirir der işin içinden çıkar.

Şu üç günlük dünyada bir güne sığan koca bir ömürde nelere gebedir  “insan .”

Küskünlükler, gönül koymalar uzayan giden yıllar arasında sıkışıp kalan yaşanmamışlıklar.

Ve vakti geldiğinde kapıyı çalan “ÖLÜM.”

Bu konuda anlayamadığım tek noktada insanların ölüme soğuk bakması ve çoğu zaman “yakışmadı”  ibaresini kullanması.

Ölüme en güzelinden Hakka yolculuktur.  Rahmetli babaannemin bir sözü vardı, sıkça kullandığı. “Gelin girmeyen ev olur ama ölüm girmeyen ev yoktur.”  Çocukken idrak edememiş olsam da bu söz şimdi daha iyi anlıyorum babaannemi. ..

Ölüm o kadar yakın ki bize hiç birimiz kondurmuyoruz kendimize.

Bazen; düşünmüyor değilim. Eğer insanlar ne zaman öleceğini bilecek olsalar; kin ve öfke duygularının esiri olur. Nasılsa öleceğim diye yakıp geçerdi herhalde.

Bazen de; insan hayatından daha değerli olan eşyalara, bağa, bahçeye imreniyorum mu ne?

Çünkü mal mülk yüzünden adeta düşman haline gelen aileler. Yıllarca süren küskünlükler. Boşa giden yıllar.

Mademki öldüğümüzde ardımızdan götüremiyoruz malı, mülkü…

Neden kendimizi esir ediyoruz. Yaşanması gereken güzelim yılları zehir ediyoruz.

Şunun şurasında mübarek ramazana ne kaldı. Kendi kendimizi sorgulayalım.  Varsa küs olduklarımız barışmak için ilk adımı atalım. Varsın barışmasın, en azından üstümüzden yükü atalım.  Nasılsa zengini de fakiri de boyunca araziye ve gözü kapatılacak bir avuç toprak değil mi?

İhtiyacımız. Bağı bahçesi yada parası olmayan üzülmesin. Nasılsa Belediye tüm görevi üstlenip naaşın yerde kalmıyor. Kimseye imrendirilmeden kaldırıyor cansız bedenini.  Belediyelerin çok güzel bir çalışması olarak kabul ettiğim bir olay.

“Ölüm Hakka yürünen en güzel olaydır. Yeter ki giderken ardında mal ,mülk  yerine bir antika eşya gibi asırlarca söylenecek iyilik bırakalım .”

Bir eşya kadar değerli olmayan insan yaşamını boşa harcamayalım. İster Sultan ol ister boyacı. Boyumuzca olacak gidecek olduğumuz yer.

Ve unutmayalım ki !!!

Rabbim istemedikten sonra hiçbir şeyin sahibi olamayız. Kazandıklarını aklından değil, çalıştığından değil ,

Yaşadığın sıkıntılarını yokluktan değil, çok çalıştığın halde hala fakir kaldığından değil….

Vardır elbet seni Yaratan Rabbimin bir bildiği…

Verende o, alanda o..

Yaşam kadar ölümünde kıymetini bilelim ki “yakışmadı sana ölüm “ ibaresini kullanmayalım. Ölüm var olmaktır, ölüm Hakka yürümektir.

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?