Böyle yetkiler hiç kimsede yok!

Böyle yetkiler hiç kimsede yok!

MHP lideri Bahçeli’nin verdiği destek ve AKP’nin ‘bu fırsatı kaçırmayalım’ düşüncesi ile başkanlık sistemi içeren anayasa değişiklikleri çalışmasını başlatıldı.

AKP ve MHP ortak çalışma sonucu 21 maddelik bir metin üzerinde uzlaştılar!

Üzerinde iki partinin uzlaştığı metin, AKP’li tüm vekillerin imzası ile TBMM Başkanlığına sunuldu. Teklifin görüşmeleri Anayasa ve Adalet Komisyonunda sert tartışmalara sürüyor.

Ocak ayı içinde de TBMM Genel Kuruluna gelmesi bekleniyor.

***     ***

AKP-MHP uzlaşması ile TBMM’ye sunulan anayasa değişikliği teklifinde, komisyon görüşmeleri sırasında bir gerçek açığa çıktı.

21 madde alel acele şekilde hazırlanmış!

Oysa böylesi önemli değişiklikler yangından mal kaçırırcasına hazırlanamaz. İki partiden iki kişi tarafından da hazırlanmaz.

Toplumsal mutabakat içinde hazırlanır.

Komisyon çalışmaları sırasında görüldü ki kervan yolda düzeltilerek gidiliyor!

Her hangi bir yasa kadar dahi böylesine ciddi bir anayasa değişikliği konusunda kafa yorulmamış. 21 madde içinde yer alan bazı maddeler ya metinden çıkarılıyor, ya bazı maddeler birleştiriliyor, ya da bazı maddeler üzerinde değişiklikler yapılıyor!

Demek ki iki parti gerekli titizlikte bir çalışma yapmadan, acele ile 21 maddelik bir anayasa değişikliği teklifini TBMM’ye sunmuş!

***    ***

Teklif metnine bakıldığında, yasama, yürütme ve yargı üzerinde tek kişinin söz sahibi olduğunu görüyoruz.

Kuvvetler ayrılığı ve parlamenter sistem ortadan kalkıyor.

Hükümet meclise karşı sorumlu olmaktan çıkıyor. TBMM’nin hükümeti denetleme yolları tıkanıyor. Hükümet, başkana karşı sorumlu oluyor.

Bürokrasiyi başkan şekillendiriyor.

Uluslar arası ilişkileri tek başına belirliyor.

Hem partisinin genel başkanı hem de başkan olacağı için milletin tamamını değil partisini temsil ediyor.

TBMM seçimleri ile başkanlık seçimlerinin aynı tarihte yapılacak olması nedeniyle de, partisi parlamentoda çoğunluğu elde ediyor.

Böylelikle yasama organını da kontrol altına almış oluyor.

Bu durum siyasi ve hukuki denetimin yolunu da tıkıyor.

Demokrasi ile yönetilen hiçbir ülkede bir kişiye bu denli geniş yetkiler verilemez. Veriliyorsa o ülke, adı ‘cumhuriyet’ dahi olsa giderek totaliter bir rejime doğru kayar…

***   ***

İktidara yakın bazıları “bu yetkiler başka ülkelerde de var” diyorlar. Elbette var ancak demokrasi ile yönetilen ülkelerde yok!

Örneğin Avrupa ülkelerinde yok.

Başkanlık isteminin uygulandığı en iyi örnek olan ABD’de yok.

ABD’de başkan hiçbir koşulda meclisi feshedemiyor. Oysa biz bu yetkiyi veriyoruz. Hem de keyfine bırakarak. Denilebilir ki, ‘meclisin feshi ile kendisi de yeniden seçime girmek zorunda kalıyor. Hatta meclis de seçim kararı alabiliyor.’

Bu durum aslında karşılıklı anlaşma ile görev süresini uzatmak amaçlı kullanmaya açık bir düzenlemedir!

Bu düzenlemeler geçerli olursa, biz de başkan tüm üst düzey kamu yöneticilerini hiçbir denetime tabi olmadan atayabilecektir.

Oysa ABD’de başkanın atamaları senato onayına bağlıdır.

Bizde başkan geniş kapsamlı kararnameler çıkarabilecek. Adeta meclisi bypass ederek bu yolla ülkeyi tek başına yönetebilecek.

ABD’ de ise başkanın böyle bir yetkisi yok. Bazı konularda kararname için kongre onayı şart.

Bu değişiklik kabul edilirse, başkan tek başına bütçeyi yapacak. Meclisin onayına sunacak. Meclis onay vermezde eski yılın bütçesi beli oranlarda artırılarak geçerli olacak.

Oysa ABD’ de bütçe konusunda tam yetkili olan meclistir…

Bizde başkan HSYK ve yüksek yargı organlarını belirleme gücüne sahip olacak. HSYK üzerinden adli ve idari yargıda denetim kurabilecek.

Ayrıca yarısını tek başına, yarısını da çoğunluğa sahip olduğu meclis tarafından belirleyeceği üyelerle yüksek yargıyı da kontrol altına alabilecek.

ABD’ de ise; Başkan sınırlı sayıda federal yargıç atayabiliyor. Ancak bu atamalar senatonun onayına bağlıdır. ABD’de yargının büyük bölümü eyalet yargıçlarından oluşur ve bunların görevlendirilmesi ile ilgili başkanın hiçbir yetkisi yoktur

*** ***

Ayrıca şu da bir gerçektir. Başkanlık sistemi üniter devletler için değil federal devlet yapıları için bulunmuş bir yönetim modelidir.

O halde bizde nasıl olacaktır?

MHP ile dere karşıya geçildikten sonra ikinci adım atılacaktır.

Yeni bir “çözüm süreci” benzeri süreç bizi bekliyor!

Hedef Federal Türkiye’dir.

Boşuna mı uzun süredir onaylamadığımız ikiz yasaları bu iktidar döneminde kabul ettik.

Boşuna mı “self- determinasyon” hakkını benimsedik…

Şimdi adım adım kilometre taşları döşeniyor.

Emperyalizm bize yeniden Sevr’i dayatıyor…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?