“BEN BU AKŞAM TOPRAĞI SEVDİM”

“BEN BU AKŞAM TOPRAĞI SEVDİM”

Toprak ne kadarda bereketli. Bir hafta önce otlardan arındırdığım yerler yine ot fışkırmış. Al eline kazmayı salla sallayabildiğin kadar. Gerçi bu otlar iki ayaklı vatan hainleri gibi değil. En azından zararsızlar. Sahibine ihanet etmiyorlar. Ben toprağı şifa kaynağı görenlerdenim.  Bu aralar havaların değişken olmasından harbiden kendimi toparlayamadım.  Zaten her gün ölecekmiş gibi yaşamak hayat felsefem oldu. Dün akşamda toprağı şöyle bir harmanladığımda o ortaya çıkan mis gibi kokusu mest etti beni.

Zaten hepimizin gidecek olduğu yer değil mi?

Madem hepimizin son durağı toprak ise bunca telaş niye?

Birken iki, iki iken üç olan hanlar, hamamlar misali..

Acaba niye. Gözümüzü bir avuç toprakla örtmeyecekler mi?

**************

Geçen ay İzmir’de yaşayan çok sevdiğim bir arkadaşımı ziyarete gittim. Kendisi kanser hastası.  Ne olur ne olmaz derken kendi sağlamlığıma güvendiğimden değil. Ona destek olmak için görmek istedim. Hayatı boyunca yaşamı hep mücadele içerisinde geçen ve asla yorulmayan bir insan.

Hayatını yazmaya kalksam abartısız ve katıksız en az 5 roman çıkar. Meme kanseri hemen hemen her kadının korkulu rüyasıdır. Arkadaşımda meme kanserine kendisini teslim etmemek için var gücü ile uğraşıyor. Her ne kadar kemoterapi biraz yıpratmış olsa da fiziki güzelliğini, ruhunu teslim etmemesi  çok büyük bir başarıdır aslında.

Buda gösterir ki!. İnançlarınız sağlam ise hastalık ne der size. Biliriz ki insanlar hastalıktan ölmez. Çünkü hastalıklar birer bahanedir. Kimi vakti gelince kimi de hain bir kurşunun isabet etmesi ile gidecektir Hak yoluna. Gördüm ki arkadaşım hastalığını unutabilmek için balkonuna dizdiği saksılar ve toprak ile vakit geçirir. Her diktiği tohum yeşerdikçe umutları daha çok artar. Hele bir gülfidanı dikmiş. Adını  “ben” koyduğu. Ve şöyle söyler; ‘Eğer bu gül fidanı en kısa zamanda tutar ve çiçek açarsa inanıyorum ki hastalığımı tamamen sileceğim’. Dün ratyoterapiye başlayacağı  gün gülün açması ve benimle  paylaşması umutlarımızın fışkırdığı gün oldu. Sonra kendime döndüm. Kalk be kadın kalk…

Bak daha bir ay önce minnacık fidan olan gül bu kadar büyümüş ve çiçek açmış ise hasta olup yatmak niye.

Hastalıklar kendi bedenimize ödediğimiz en güzel zekât bence.

Bir gün gidecek olduğumuz yerin en güzel yer olan “toprak”  olduğunu hiç aklımızdan çıkarmaz isek ve hatta giderken 11 metre dikişsiz kefen. Ve hatta birde yaptığımız iyiliklerin olduğunu düşünürsek geriye ne kalır iyilikten başka. Eğer okurken sıkılırsanız bağışlayın lütfen. Son günlerde toprak ile  haşır neşir olunca kıssadan hisse misali.

Biraz toprak ve beni yansıtan bu ufacık şiirimle gönlünüzce huzur dolu bir hafta sonu dilerim.

Ben bu akşam

Toprağı sevdim

Sen gibi…

Saçlarını okşar gibi

Toprak sustu

Ben kardım karıştırdım

Çapaladım, öptüm

Kokladım sen gibi

Toprak sustu

Fideler diktim yeşil yeşil

Terledim, yoruldum

İlk kez konuştu

Ben sustum..

Nerede suyum dedi

Nerede ?

Hasretim,

Tenim, kokum

Can parem susadım

Ben toprağa

Toprak suya hasret

Sıkı sıkı sarıldık

Su toprağa

Ben suya. ..

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?