Sizi çok iyi tanıyorum. Bir davranışınız bana uyuyordu.
Ama bir vatandaş olarak 14 yıl objektifimden hiç düşmediniz.
Önceleri ta 2002 yıllarında, Ecevit iktidardayken. Hiç gerek yokken gittiniz Dünya devi ABD den Türkiye’de iktidar olmak istediğinizi talep ettiniz. Karşılığında ne isterlerse yapacağınızı söylediniz.
Size inandılar. Size güvence verdiler.Size yardım ettiler.
Önce DSP yi böldüler. Sonra Hükumeti yıktırdılar.
Artık yolunuzda taş kalmamıştı. İktidar oldunuz. İlk icraatları Irak’ı işgal edip Saddam’ı devirmek oldu. Ona yardım ettiniz. Bunun karşılığını çok beklediniz ama alamadınız. Ardında burnunuzun dibinde Kuzey Irak Kürt Devleti kuruldu. Belki sevinmediniz ama aleyhinde de konuşmadınız.
Dışta bunlar olurken içeride Milliyetçi, Ülkücü ve DSP nin yerleştirdiği kadroları görevlerinden alarak görülmemiş bir kadro kıyımına başladınız.1970 de memleket işlerine karışmayan,o işlerden anlamayan bizim ot dediğimiz guruplarla çalışmaya başladınız.Bunların amacı Padişah Sultan Abdulhamit devrine geri dönmenin özlemi idi.Onlara iktidar ve kadrolarınızı açıp vatanseverleri küstürdünüz.
İkinci ve üçüncü dönem iktidarınız içinde Türk Ordusunun Subaylarına kafayı taktınız. Bir kumpasla yüzlerce subayı Silivri ye tıktınız. Arından kimi intihar etti, kimi içeride ölümü seçti.Hatta Ordunun başı olan Genel Kurmay Başkanını bile terör örgütü başı olmaktan hapse attınız.
Böylece ABD li dostlarınıza hem gücünüzün ölçüsünün sınırsız olduğunu ispatlıyordunuz, bir taraftansa bölücü Kürt’lere moral veriyordunuz.
2002 yılında iktidar olduğunuzda esamisi okunmayan PKK terör örgütünün; İmralı’da yatan başına günlük ziyaretler yapmaya başladınız. Mesajlarınız gidiyor, direktiflerini alıyordunuz.. Artık Kandil dağı bir dost meclisiniz olmuştu.
Habur’dan Kandile ulaşım açtınız. Sınırdan girenler milyonlarca kalabalıklar eşliğinde Ankara’ya getiriliyor. Köşklerde kabul edilerek sırtlarını sıvazlıyordunuz.
İmralı’da yazılan bir bildiri bir saat sonra Diyarbakır da toplanan bölücü unsurlara hem Türkçe hem Kürtçe okutuluyor. Sonunda tam tam davulları ile memlekete ilan olunuyordu.
Bütün bunlara ilaveten bir gurup “Akil Adamlar “vasıtası ile vatansever Türk Halkını kandırmak maksadı ile “Kürt açılım” ve Kürtlere Özerklik” propagandası yaptırmaya başlamıştınız..
Hatta Kürt ve bölücülere şirin görünebilmek için Mardin’de” Türk milliyetçiliğini ayaklarımın altında eziyorum” bile dediniz.
Milletçe size çok kızdık. Ama ne çare ki; Ağacı kesen baltanın sapı gene aynı ağacın bir dalıydı.
Seçimlerden önce Dolmabahçe de” Sevr”den bile acı HDP ile birlikte “Dolmabahçe Mutabakatını” imzaladınız. Birde Türkiye’de ki bölücü Kürtlerin de bir Özerk devletinin kurulacağını taahhüt etmiştiniz.
Aklı başında, gözü tok, sunduğunuz menfaatlerinizi kabul etmeyen birkaç vatansever saçını başını yoluyordu. Hıyanet ve satılmışlıktan uykuları kaçmıştı. Memlekette iç huzur uçurumun başına itiliyordu. Vali ve Kaymakamların gözleri bağlanmıştı. Emirlerinizle polis ve asker teröriste arkasını dönüyordu.
PKK, KCK ve bunların gençlik yapıları yıllarca asfalt altına yol kenarlarına ve menfezlere bombalar gömüyor, Kürt başkanlar şehirlerine devletin makinesi ile hendekler eşip siperler kazıyordu. Sınırdan Suriye’ye geçiş tünelleri yapılıyordu.
Onlar olası savaşa hazırlanırken, silah ve mermi stokları yaparken sen ise görmemezlikten geliyordun. İçki içtiğinize pek inanmam ama PKK nın yandaşları ile kahkaha atıp şerbetli kadehler tokuşturuyor dunuz.
Bu arada her seçim öncesi barış diyerek kenara çekilen PKK; size yardım edip seçimleri tek başınıza kazanmanıza aracı oluyordu.
Aslında nihai hedefi Türkiye’den ayrılarak bağımsız bir devlet kurmak olan PKK, son kozunu oynayıp top yekûn saldırıya geçince ağır aksak uyanmaya başladınız.
Ne kadar geç uyanırsan uyan önemli değil. Bir vatansevere düşen her şartlarda devletinin yanında yer almaktır. Mevzu devletse gerisi teferruattır. Eğer asker polis 7 aydır canına dişine takarak, şehit veya gazi olarak şer güçlerle çatışıyor, vuruşuyor, mücadele ediyorsa bu onların sönmez vatan ve bayrak aşkındandır. Siz Türkiye’li olduğunuzdan bu gibi hasletleri anlayamazsınız.
Artık içeride yapayalnız kaldınız. Dostunuz Kürtler ve bölücüler sizi yıkmak ve devirmek için sırtınızdan vuruyor.
Dış âlemden dostunuz var mı? Yani ABD, Rusya, AB, Suudi, İran, Irak, Suriye, Yunanistan, Bulgaristan gibi ülkelerde bir Allah’ın kulu size inanıyor, size güveniyor mu?
Keşke olsa. Keşke güler yüzle kapısını çalabileceğimiz bir ülke kalmış bulunsa.
Yıllarca kavgadan nemalandınız. Etrafınızda ne Kahraman Türk Ordusu,ne sizlerin tabiri ile”Paralel”cisi,ne de Türk vatanseverleri kaldı.Hepsini düşman bellediniz.
Nankör olmamak lazım .Hizmet babında faydalı işlerde de yaptınız.
Yıllar sonra geriye baktığımızda daha ziyade çok yanlışlar yaptınız ve bu sebeple de yalnız kaldınız.