TEVAZU SİYASET

TEVAZU SİYASET

Tevazu alçakgönüllülük anlamına gelir. “millete ulaşabilme”

Yapıcı eleştiriler aldığın zaman sevinmelisin, çünkü düşünmeni sağlar. Seni iyiye ve doğruya yönlendirir.

“Hizmetin yeterli olmadığını, asıl olanın gönüllere girmek olduğunu” Millet kendine yakın gördüğünü sandıktan çıkarır.

“Çağımız nitelikli insan çağı. Akademik hayatta, bürokraside, iş aleminde, kamu yönetiminde, siyasette nitelikli olmak zorundayız.

Ne güzel söylemiş büyük ozan Yunus:

”Sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz.” Büyükler ne demişler? “Gururlanma insanoğlu, Senden büyük Allah var” veya “Malla mülkle mağrur olma, Deme yok benim gibi, Bir mukallit rüzgar eser, Seni de savurur harman gibi”

Ahlak-ı hamide içerisinde sayılan tevazu; mütevazi olan, her şartta ve ortamda kibirli olmayan, tepeden bakmayan, hal ve davranışları ile imrenilen, beyefendi ve hanımefendi tabir edilen,  kişilerin özelliğidir.

Tevazu; alçak gönüllülüktür. Varlıklı olduğunu belli etmeyendir. Tevazu, kibir ve gururun tam zıddıdır. Aranılan, güvenilen, itibar edilen kimselerin özelliğidir. Gösterişten uzak, samimi ve içten davranmaktır tevazu. Ne oldum delisi olmamaktır. İnsanları olduğu gibi kabul etmek, anlayış göstermek, tolere edebilmektir. Tevazu sahibi olan insanlar; dost canlısıdır, iyi ve kötü günde de hatırlanan ve hatırlayandır.

Mütevazi olanı, hem rabbimiz, hem de insanlar severler. Tevazu hali, toprak gibidir. Her şeyi  kabul eder, kinini kusmaz, affedicidir, kırıcı değil, yapıcıdır. Bütün güzellikler tevazuda gizlenmiştir. Bütün çirkinlikler de kibir de gizlenmiştir. Tevazu “Yunus” olabilmek, “Mevlana” dili ile konuşmak, ana yüreği gibi yumuşacık olabilmektir. Hak aşığı olmanın yolu, tevazu köprüsünden geçmektir.

Kibir, büyüklenmektir. Şeytanın özelliğidir.  Allah’a şirke kadar götüren, kötü ahlakın en başta gelenidir. Kibrin karşıtı tevazudur. Kul olmanın, Abdullah olabilmenin koşuludur, tevazu. Haddini ve hududunu bilebilmektir. Topraktan, çamurdan yaratılan insanoğlu, küçük dağları ben yarattım der gibi tavırlara, hallere bürünmekte, dünyanın vazgeçilmezi olarak kendini görebilmekte, ölünce tekrar toprak olacağını hiç aklının ucuna dahi getirememektedir.

Tevazu; öfkenin, hırsın, tamahkarlığın, kibrin panzehiridir. Mütevazilikte kamil oldukça , ruhunun kemale erdiğini; gönlünü kilim gibi döşedikçe, farklı gözlerle dünyayı ve alemi temaşa ettiğini fark etmektir. Güneş ışınları yeryüzüne temas ederek, ısısını ve ışığını  hissettirirse, insan da toprak misali olmaya başladığı zaman, gerçek bedeni (ruhu) yükselecektir. Ne kadar tevazu o kadar yükselmek, ne kadar kibir o kadar alçalmaktır.

Mütevazi insanlar, konuşmaları, sosyal çevre içerisindeki tutum ve davranışları, küçük menfaatlerdeki tavırları ile belirginleşirler. Üç günlük dünya hayatı için, şekilden şekile girmeye, nokta kadar menfaat için virgül gibi eğilmeye, hiç de gerek yoktur.

Siyasetçinin olmazsa olmazının mütevaziliktir.Millet kendine yakın olmayanı gördüğünde sandığa gömer.

“Halkın içinde olmak, Bunu yaptığınız takdirde manen de rahatlarsınız. Üstlendiğiniz görevler bitince yine halkın içine gireceksiniz. Halkın içinde kendinize yer bulmak istiyorsanız halkın içinden çıkmayacaksınız”

Önce kendi muhasebemizi yapmalıyız. Hele belli makam ve görevlerde isek iki kere yapmalıyız. Hele, hele halkın oyları ile seçilmişsek iki de kurtarmaz; on iki kere yapmalıyız. Yapmalıyız ki zamanı geldiğinde, hesap sorulduğunda hesabımız kolay olsun.

Uzun lafın kısası; Hz. Mevlana’nın şu güzel öğüdü ile nihayet verelim. “Tevazuda toprak gibi ol.”  Ey azizler; ”Toprak olalım ki gül bitsin bizde. Çevremize o güzel gülün rayihasını yayalım da feraha erelim.” Huzurda, sabırda, şükür ve hamdde daim olmamız dileği ile…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?