Merhaba sevgili okurlar.
Bu sıralar kendimi ifade etmekte zorlandığım sürecin içerisinde olmak zoruma gidiyor.
Sahi sizler nasılsınız.?
Bilirim ki, çoğunuz da hoşnut değilsiniz halinizden. Kime dokunsam sert bir kayaya çarpmış gibi oluyorum.
Derlerya “ateş düştüğü yeri yakar ” maalesef öyle değilmiş. Şimdi düşen her ateş hepimizin beyninde ayrı bir kıvılcım oluşturuyor. Kimi mahallesine yerleştirilen ve onlara göre kontrolsüz artış gösteren sözde savaş mağduru göçmenden şikâyetçi. Kimi onlar ekmek elden su gölden yaşarken yardımlarımıza ortak oldular diye şikayetci. Kimi mahalle aralarında çıkardıkları gürültü, kavga vs. den şikayetci.
Ben ise eli silah tutabilecek haldeyken modaya uyum sağlayan yırtık pantolonlar ,boyalı saçları ile ellerinde telefonlar cadde boyu karşıma çıkanlardan şikayetçiyim. Adım başı mendil satan çocuklar ise bu işin promosyonu.
Sonra derin bir düşünceye dalıyorum. Allah korusun az keza biz bu duruma düşsek bizim yeni yürüyen bebe bile cepheye gitmeye kalkar. Sahi eli silah tutacak yaşta olup; Vatan topraklarını savunmak varken ne diye 81 Vilayetimize yerleştirdiler bir türlü anlamış değilim .
İşte bu yüzden 15 Temmuz ruhunu elden bırakmadan uyanık kalalım dostlar uyanık. Etrafımızda olup bitenleri yakından takip edelim. Tehlike içten içe büyür. Haftaya damgasını vuran helikopter kazasında kaybettiğimiz değerleri unutmadan uyanık kalalım. Dün sokakta kendi aralarında konuşan çocukların sözleri ile acı ile yoğrulan yüreklerimizi serinlik ver. YARAB
İçim sızlıyor içim
Ne içtiğim su ne de çay
Ne kokusunu aldığım tüm çiçekler
Dindirmiyor ruhumun alev almış yanını
Sokaktaki “çocuklar” bile şaşmış duruma
Teyze sen söyle bu kadar alçaktayken teller ölüm bu kadar ucuz mu?
Diye soruyor ..
Cevap veremedim .Sustum
Sustum bir daha sustum
Dua edelim çocuklar dua
Ruhları şad yüreklerimize su serp YARAB..