SİYASET DİLİNDE SEVGİ PAYLAŞIMI

SİYASET DİLİNDE SEVGİ PAYLAŞIMI

Daha önceki siyasi liderler de birbirlerine karşı eleştiri yaparlardı.
Onlar yönetim yaklaşımı, program ve uygulanan siyasete yönelik konuşurlardı.
Konumlarına yakışan bir üslup kullanarak düşüncelerini dile getirilerdi.
Siyaset bireyselleştirilmez, Türkiye Cumhuriyetini yoktan var edenler, hizmette bulunanların yönetim yanlışları eleştirilir, asla hakaret edilmez, gerçekler dile getirilirdi.
AKP iktidarı ile söylemler, eleştiriden öte yalan, iftira ve hakarete dönüştü.
Bu türden konuşmalar, sadece AKP yöneticileri tarafından söylenmemekte.
Özellikle AKP, CHP, MHP yöneticileri yarış halinde ve ilk sıralardalar.
Söylemler tartışma ve karşılıklı atışma, eleştirinin çok ötesinde hakaret içermekte.
Neredeyse sansürlenecek kadar çirkinleşti.
“ Sen kimsin yahu, benim kıratımda değilsin.. namert, münafık..mal adam..”
“Namussuz, geri zekalı, cahil, şerefsiz, yedek lastik, ahlak yoksunu..”
“Ben edepsiz, alçak, ahlaksız değilim… be ey cahil, yüzsüz, şerefsizlik yapıyor…”
“Müfteri, adam gibi cevap ver, ulan alçak, kuru sıkı atıyorsun, haddini bileceksin…”
“…seviyesiz beyanlarda bulunan, gaflet ve ihanet içinde olan, çukurda siyaset yapan.. namus ve şeref üzerine yemin ederken bu sözlerden ne anlamakta?”
“İspat etmezsen alçaksın, adisin… Sözleri terbiyesizce, haysiyetsizce, rezilce…”
‘Cibilliyetsiz, terbiyesiz, densiz. Sen korkak ve ürkeksin, ne yerli, ne de millisin..’
‘Be hey zır cahiller, çapsız, dilini koparır, ayağını, kolunu kırarız..’
‘Zavallı aciz adam. Yiğitsen karşıma çık, mahkemeye vermeyen namerttir.’
Gazetecinin sorduğu soruya, ‘…ortaklığın mı var, lan..’ diye yanıt veren siyasetçi.
Toparlandığında en az 500 sayfa çıkabilecek, benzeri yüzlerce ağır hakaret ve sövgü.
Bu sözlerin yüzde 95’i siyasi parti liderlerinden üçüne ait.
Ölçüsüz, yıkıcı, kutuplaştırıcı düzeysiz söylemler siyaseti niteliksizleştirmekte.
Kullanılan sıfatlar çok ağır, öfke tavan yapmış, gerilimi tırmandırır durumda.
Özellikle iktidardan güç alan, sırtını bunlara yaslayan üst düzey yöneticisinden, devlet memuruna değin, diğer siyasetçi ve cumhuriyeti kuranlara hakaret ve sövgülere ne demeli?
”Halay çekenler fuhuş yapmakta’, Atatürk kastedilerek, ’20. yy.’ın gördüğü en büyük şeytan’ diyebilecek kadar alçaklaşan öğretmen, ‘cumhuriyet reklam arası, sensiz de olurduk, kurtuluş savaşı olmadı, keşke Yunan kazansaydı..’ diyenler, ‘Atatürk’e Saldırmanın Dayanılmaz Hafifliği’nde bulunan daha niceleri, yoktan bir ulus yaratan Atatürk’e hakaret etme, O yüce değeri karalama cesaretlerini kimlerden almakta?
Son günlerin en niteliksiz, gereksiz, yakışıksız söylem ve çatışması MHP liderinin, Meral Akşener’e, ‘.. son ihtarım…MHP’ye karşı sinir ve sınırları ihlal eden vandal tutumuna devam edersen sonuçlarına katlanmak zorunda kalırsın…büyük sözü dinle.. bize yan gözle bakanın kol ve ayaklarını kırarız..’ tehdidi olsa gerek.
Gerçek olmayan, sadece bir dönemi karalamaya çalışılan, ‘…Türkiye İnönü döneminde ekonomisini değil, savunmadan tarıma, sanayiden ticarete her şeyini Amerika’ya teslim etmiştir..’ sözünün doğruluğu nereye kadar?
45 yıl önce vefat eden İnönü, hak etmediği karalama ile siyasetin gündeminde.
Siyasilerin bu ve benzeri sözleri toplumsal barış ve birlikte yaşam, demokrasi, eşitlik, hak, hukuk, adalet ve güven sarsıntı geçirerek sekteye uğramakta, değerler yok edilmekte.
Sonuçta, son yıllarda bireysellik, dalkavukluk, ahlaki çöküş, kültürsüzlük hızla arttı.
Böylece, etik değer ve kavramlar anlam özünden çok şeyler kaybetti.
Öfke, hakaret ‘bir hitabet sanatı’, siyasetin vazgeçilmezi olamaz, olmamalı.
Bu ve benzeri sözler, ‘balık baştan kokar’, ‘imam…cemaat…’ sözlerine tam uymakta.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?