“ŞİDDETE HAYIR” GÜNÜYMÜŞ 25 KASIM BİZLERE OSMANLI KABADAYILIĞI LAZIM

“ŞİDDETE HAYIR” GÜNÜYMÜŞ 25 KASIM BİZLERE OSMANLI KABADAYILIĞI LAZIM

Neymiş efendim?
1999 yılında Birleşmiş Milletler bir araya gelmiş ve 25 Kasım tarihini;
‘Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ olarak ilan etmiş..

İyi etmiş..
Güzel karar almış almasına da…
Ancak ne var ki, bu tarihten sonra bizim ülkemizde ‘kadına şiddet taciz ve tecavüz olayları azalacağına daha da çok artmış…

Yani demem o ki;
Birleşmiş Milletler ’25 Kasım’ tarihini ‘Kadına Şiddete Hayır’ günü ilan etmiş olsa da; bu bize hiç mi ‘hiç’ yaramamış…

Örneğin;
1999 yıllarında erkekler tarafından 226 kadın öldürülürken;
Son üç yılda toplam; 1391 kadın öldürülüp ve 982 kadına tecavüz olayı yaşanmış..

Eeeeee!
Nede olsa serde Osmanlılık var!
Anlı-şanlı Osmanlının torunuyuz…
Sloganımız: “At, avrat ve silahtır”
Geleneksel nara tarzımız;

“Heeeeyyytt!”
Var mı len bana yan bakan!
Anamı kesen ben…
Babamı kesen ben…
Bacımı boğazlayan ben…
Karımı doğrayıp-biçen yine ben…
Var mı len bana yan bakan!

Böylesine asalet kokan bir kültürün temsilcileriyiz bizler…
Her ne kadar;
“Cennet anaların ayağının altındadır.”
“Analar başımızın tacıdır”
“Yuvayı dişi kuş yapar” gibi buna benzer öz-deyişlerimiz ve ata sözlerimiz olsa da…

İşimize gelmediği yerlerde erkek egemenliğimizin çıkarı söz konusu olduğunda da;

“Kenarına bak bezini, anasına bak kızını al”
“Saçı uzun aklı kısa”
“Kaşık düşmanı”
“Kızını dövmeyen, dizini döver.”
“Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin.” gibi -öz deyişler de- kültürümüzün bir parçasıdır.

Yoksa niye durup-dururken…
Orta yerde hiçbir şey yokken;
Burma bıyıklı erkekler niye dövsün karılarını!
Sokak ortasında niye delik-deşik etsin karınlarını!
Gücü kuvveti yerindeyken;
Karısının veya bir başkasını bıçaklayarak niye dışarıya çıkarmasın bağırsaklarını!

Ne diyordu büyüklerimiz;
“kadın; kadınlığını bilecek”
“Erkek dediğinde erkekliğini”

Erkek dediğin kadına; “kalk” dedi mi kalkacak…
“Otur” dedi mi; oturacak…
Yeri geldi mi de; kodumu yumruğu yamultucak!

Üstelik kadın dediğin kadın;
Akşam eve gelen erkeğinin ayaklarını bir güzel yıkayacak…
Sabahleyin kocasından erken kalkacak..
Kocası uyanmadan kahvaltısını hazırlayacak…
Kahvaltısını yaptıktan sonra da kocasına kapıya kadar uğurlayacak…
Yok eğer kadında kocasıyla birlikte bir yere gidecekse;
Kadın kocasının en az bir-iki metre arkasında olacak…
Falan filan…

Yoksa karısına ‘ikinci sınıf’ insan muamelesi yapmayan…
Arada-sıra pataklayıp, tokatlamayan erkeğe erkek mi denir?

Bu kadın üzerinde pataklama-kötekleme işini yavaş yavaş toparlayarak özetleyecek olursak;
Birleşmiş Milletler başta olmak üzere kimse kusura bakmasın;
Biz geleneksel şekil verdiğimiz bu kültürel alışkanlığımızı asla terk edemeyiz…

Kısacası -terk edersek- atalarımıza, dedelerime karşı ayıp olur.
Mezarda kemikleri sızlar vallahi!
Eğer başkalarına ayak uydurup kadınımızı da onlar gibi insan yerine koyarsak…
Kadınımızla, kızımızla yan-yana yürüyüp, yan-yana eşit bir şekilde durursak…
Atalarımız, dedelerimiz mezarlarında ters döner vallahi…

Onun için kimse kusura bakmasın;
Bizler, geleneksel alışkanlıklarımızı bozmayacağız!
Tıpkı atalarımızdan-dedelerimizden ne öğrendik ve ne gördükse bizlerde onu uygulayacağız!

Üstelik kadınlarımızın birçoğu da şikayetçi değil ki bu durumdan.
“Kocam değil mi; hem sever, hem döver” diyen…

Vay be!
Şakayı bir tarafa bırakırsak…
Ve arkamıza yaslanıp, şöyle yaşadığımız çağa ve günlere bir bakacak olursak;
Sahiden çok utanç verici günlerden geçiyoruz…
Ve işin en komik, ilginç ve düşündürücü yanı ise; bu kabadayı kültürümüzü bir an önce yok etmeyi değilde…
Birleşmiş Milletlerin ‘ilan ettiği günlerden’ medet bekliyoruz…

Geç babam geç…
Sen kendi sorunlarını kendin çözmenin yoluna bak…
Birleşmiş Milletleri falan geç…
“El, elin eşeğini türkü söyleyerek ararmış” derler…
Bu öz-deyişten hareketle;
Sen kendi sorunların üzerinde düşünmezsen…
Sen kendi sorunlarını kendin çözmeyi düşünmezsen…
Elin oğlu,senin düzlüğe çıkmanı ister mi hiç!?

Özetin özeti;
Sabah-akşam bütün televizyon kanallarımızda silahlı-bıçaklı, tabancalı diziler ve filmler izliyoruz…
Ve bu izlediğimiz saçma-sapan öyküleri bellek altımıza kayıt ediyoruz…
Sonra da ardı-ardına işlenen ‘kadın cinayeti’ haberi izliyoruz.
Ve üstüne-üstlük bu cinayetleri işleyen katilleri, tecavüzcüleri ve sapıkların aramızda gezmesine izin veriyoruz!

Son söz;
Kafalarının içinde ‘kadına şiddet’ kültürünü taşıyan magandalar ve kabadayılara (onların anladığı dille söyleyecek olursak;) benimle birlikte sende şöyle haykır;

“Hayvanlığın lüzumu yok!”
“Kadına ve şiddete hayır”

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?