ONLAR EMPERYALİZME KARŞIYDILAR EMEĞİN VE EZİLENİN YANINDAYDILAR

ONLAR EMPERYALİZME KARŞIYDILAR EMEĞİN VE EZİLENİN YANINDAYDILAR

Sömürü düzenine karşıydılar…
İnsan haklarından yanaydılar…

Onlar;
Eşitlikten yana,
Özgürlükten yana,
Tama bağımsızlıktan yana,
İnsanın ‘insanca’ yaşamasından yana düşünenlerdi…

Onlar;
Toplumun yaşadığı çağa ayak uydurmasını isteyenlerdendi…
Değişimin ve gelişimin bilimin ışığı altında olması gerektiğini bilenlerdendi…
Onun için devrimci düşünceyi seçmişlerdi…

Atatürk’ün;
“Değişimin değişmez kuralları yoktur” dediği için;
Atatürkçüydüler…

Değişim ve ilerlemenin diyalektik’sel yanını çok iyi bildikleri için;
Her birisi birer toplum bilimci idiler…
Sosyalisttiler…
Devrimciydiler..
Yurtsever’diler..
Vatansever’diler…

Onlar;
Emperyalizme ve emperyalizmine ağa babalarına karşıydı…
Sömürü düzenini bir avuç insanın mutluluğu için kuran ve sürdüren kapitalist sömürü düzenine karşıydı…

Karşı oldukları içindir ki; hep ezilen halkın saflarında durmak istediler…
Ve bu konuda halkı uyandırıp bilinçlendirmek ve onun hakkını savunmak içinde ülkenin dört-bir yanını gezdiler…

Pamuk üreticisinin hakkını savunmak için;
“Pamuk Mitingi”
Fındık üreticisinin hakların savunmak için;
“Fındık Mitingi”
Tütün üreticisinin tütünün para etmesi için;
“Tütün Mitingi”
Topraksız köylünün toprağa kavuşması için;
“Toprak reformu mitingi”
Vasıflı-vasıfsız işçinin emeğine ve haklarını savunmak için;
“İşçi Mitingleri” düzenleyerek hep halkının yanında durmuştur.

Ve onlar ki;
Bu ‘kutsal hakların’ önünde duran ve duvar olan her kimse ona karşı mücadele veren gençlerdir…
Ve böyle düşündükleri ve davrandıkları içinde sisli havalarda pusu kurulup veya bir köşede sıkıştırılıp dövülen, öldürülen gençlerdir…

Yani, sömürü düzeninin egemenleri tarafından sevilmeyen, tam tersine topluma bu gençleri;
-Vatan Hainleri…
-Yurt Hainleri…
– Bozguncular…
-Anarşistler…
-Komünistler…
-Kökü dışarıdan beslenenler olarak tanımlamışlar…
Ve bu -yalan yanlış- suçlayıcı sözlerle gençleri kendi anasının, babasının ve toplumun güzünde küçük düşürüp düşman etmeye çalışmışlardır…
Ki; doğruyu söylemek gerekirse bu konuda başarılı olmuşlardır.
***
Darağacına yürürken bağımsızlık türküsü söyleyenlerden;
Deniz Gezmiş’in;
Birinci doğum tarihi 1947
İkinci doğum tarihi 1972

2019 yılınan üzerinden bir hesap yapıldığında;
Deniz’in birinci doğum tarihi; 1947
İkinci doğum tarihinde dünyaya gelenler ise bugün 47 yaşında.

Hani idam sehpasına çıktıktan sonra;

“Ben şahsi hiçbir çıkar gözetmen halkımın mutluluğu ve bağımsızlığı için savaştım.
Bu bayrağı bu ana kadar şerefle taşıdım.
Bundan sonra bu bayrağı Türk halkına emanet ediyorum.
Yaşasın işçiler, köylüler ve yaşasın devrimciler.
Kahrolsun faşizm.” diye haykıran ikinci delikanlı var ya…

Adı: Yusuf Aslan olan…
Onun da birinci doğum tarihi;1947
Onunda ikinci doğumunda dünyaya gelen çocuklar bugün 47 yaşında…

Hani idam sehpasına üçüncü çıkan delikanlı da vardı:

“Ben şahsi hiçbir çıkar gözetmeden halkımın mutluluğu ve bağımsızlığı için savaştım! Bu bayrağı bu ana kadar şerefle taşıdım! Bundan sonra bu bayrağı Türkiye Halkına emanet ediyorum!
Yaşasın İşçiler, Köylüler ve Yaşasın Devrimciler.
Kahrolsun Faşizm” diyen…

Hüseyin iNAN isimli bu karayağız delikanlı da 1949 doğumlu olup ve toprağa düştüğü gün ikinci doğum tarihi olan 1972 yılında doğan çocuklar da bugün 47 yaşına geldiler…

Ancak, bugünün 47 yaşına gelenlerin ne kadarı 47 yıl öncesinin Deniz’lerini, Yusuf’larını, Hüseyin’lerini düşünsel anlamda tanıyor olabilirler? doğrusu onu bilemem…

Ama çok iyi bildiğim bir şey var ki; onlar toprağa düştüğü günden bu yana binlerce, milyonlarca çocuk doğdu ve bu çocukların binlercesinin ismi; Deniz, Yusuf ve Hüseyin….

Çünkü onları sevenler yüreklerine kazıdılar…
Unutulmadılar…
Unutulmayacaklar…
Tarih onları asanları affetmeyecek ve tarihin çöplüğüne atacak!
Onlarsa; bu dünya var olduğu sürece yaşayacak…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?