Yemezler…
Yiyen yesin, ben yemiyorum…
Neyi mi yemiyorum?
Hani şu 23-24 tarihleri arasında birçok ülkenin katılacağı ve adına da hiç sıkılmadan “İNSANLIK ZİRVESİ” denilen toplantının ‘insanlıkla’ uzaktan-yakından hiçbir ilişkisi olmadığına inanıyor ve bunun ‘İnsanlıktan’ uzak ve sadece insanları kandırmak için, yaptıkları zulüm ve işkencelerden dikkatleri uzaklaştırmak için yapılmak istenen bir projedir bu toplantının adı…
Onun için diyorum ‘yemezler’ diye…
En azından kim yerse yesin, ben ‘bunu yemem’ diyorum!
Niye diyorum?
Neden böyle düşündüğümü az sonra anlatabilirsem anlatacağım ama önce ‘Basından’ bu konuda birkaç alıntı yapmam gerekiyor.
Ancak bir parantez açarak şunu da belirtmeliyim ki (ben bugünün yazısını ta Pazar günü yazıyorum. Daha doğrusu toplantı öncesi yazıyorum)
Ki, toplantının bir ‘Zirve’ olmayıp bir ‘Zırva’ olduğunu, olacağını biliyorum!
Basından alıntı bilgilerimiz doğrultusunda konuşursak, neymiş efendim?
23-24 Mayıs tarihlerinde İstanbul’da yapılacak olan ‘İNSANLIK ZİRVESİNE’ 175 ülkeden 6 bin kişi kalacakmış.
60’ın üzerinde Devlet Başkanlarının katılacağı bu toplantıya 500’ün üstünde ulusal ve uluslararası ‘Sivil Toplum Kuruluşu’ ile tüm Dünyadan 345 Özel Sektör Temsilcisi katılacakmış…
E, başka?
Başkası; Birleşmiş Milletlerin (BM) 71 yıllık tarihinde ilk kez düzenlenecek olan ve ev sahipliğini BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon ile Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan yapacakmış…
Başka?
Zırvaya (pardon) Zirveye Alman Başbakanı Angela MERKEL…
Hollanda Başbakanı Mark RUTTE…
Azerbaycan Devlet Başkanı İlham ALİYEV…
Katar Emiri Şeyh Tamım Bin Hamad Al THANİ…
Rusya ise zirveye sadece Dışişleri Bakan Yardımcısı ile katılacakmış…
Peki daha sonra?
Birde toplantıda Hollywood ünlülerinden; James Bond rolüyle ünlenen Daniel CRAİG ile yine aynı ülkeden ünlü bir bayan sanatçı Ashley JUDD toplantı da özel bir konuşma yapacakmış!
Vallahi ne konuşacaklar şimdilik onu bende bilmiyorum…
Ancak insanlık adına çok güzel şeyler konuşacaklarını tahmin ediyorum!
Hatta bu Hollywood’lu iki sanatçılar eğer bizim ‘Akil Sanatçılarımız’ da bir konuşma yapmazlarsa “Acaba onları neden konuşturmuyorlar” diye de içlerine bir kuşku düşeceğini tahmin etme zor olmasa gerek!
Her neyse!
Tasarruflu düşünüp, tasarruflu yal alalım, yoksa yine sayfa yetmeyebilir!
Ha, ne diyorduk?
Toplantıya hangi liderler katılıp, hangi sanatçıların (bunlarda BM’lerin Akil adamları olmalı) onların konuşma yapacaklarından söz ediyorduk…
Toplantının asıl özü ve içeriği ne olacakmış derseniz eğer!
Gazetelerin yazdığına göre dünyada 130 milyon kişi yardıma muhtaçmış ve birde göçmen, mülteci sorunları varmış da, ona parmak basacaklarmış!
Hatta bu konu da BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon, Türkiye’nin 3 Milyondan fazla Suriyeliyi cömert bir şekilde misafir ettiğini belirterek; “Türkiye ile birlikte Suriyeli sığınmacıları misafir eden diğer ülkelerin çok büyük bir sorumluluğu üstlendiklerini açık ve bu ülkeler uluslararası toplumun daha fazla desteğini hak ediyorlar” dedi…
Pekiiiiii!…
Şimdi saadete gelelim…
Ve şimdide biz hep birlikte düşünelim…
Ve aklımıza gelen soruları şöyle art-arda dizelim;
“Bu yardım eli uzatılması gereken mağdur ülkeler kim?”
“Bu mağdur ülkeler, tembel-tembel yatıp, miskin-miskin uyuklamışlarda mı yardıma muhtaç duruma düşmüşler, yoksa birileri bunları mağdur ettikten sonra -yardımsever- pozisyonlarına mı girmek istemiş?”
“Sahi bu göçmen sorunları durup-dururken birdenbire mi ortaya çıktı, yoksa evvelden beri bir göçmen sorunu ve mağdur göçmenler vardı da bizler mi göremiyorduk veya görmek istemiyorduk?”
“Bu ülkeden-ülkeye geçen”
“Bu ülkeden ülkeye kaçan”
“Bu hangi ülke kendisine kucak açarsa, oraya çadırını açan!” milyonlarca insan nereden gelip, nereye gitmek istiyorlar?
Bu kadar insan neden kaçıyor ve nerelere kaçıp sığınmak istiyorlar?
Üstelik niye durup-dururken vatanlarını terk ediyorlar veya terk etmek istiyorlar?
Vesaire, vesaire…
Soruları uzatın uzatabildiğiniz kadar…
Peki bu soruların mantıklı hiçbir yanıtı olmayacak mı?
Bu ve buna benzer sorular hep havada asılı mı kalacak?
Daha doğrusu bu sorular kimlere sorulması gerekiyor ve kimlere sorulup da ‘yanıtı’ alınacak?
Neymiş, neymiş?
Bu toplantıya 175 ülkeden 6 binin üzerinde kişi katılacakmış…
345 özel sektör temsilcisi katılacakmış…
Güzeeeel….
Bütün bunlar güzel de, peki bu toplantıya savaş mağdurlarının temsilcisi veya o acıları bire-bir yaşayan gözü yaşlı bir ana, bacı, nişanlı, yeni evlenmiş ama daha gün yüzü görmemiş ‘Eli Kınalı bir Gelin’de katılacak mı?
Hani en çok mağdur olanların başında onlar geliyor da…
***
Demek 23-24 Mayıs günlerinde İstanbul’da ‘İnsanlık Zirvesi’ var ha!
Demek önce insanlığını unutup öldürüyorsun, sonra her nasıl oluyorsa bir vahi iniyor ve ‘İnsanlığın’ aklına geliveriyor!
Demek insanlığı yok etmekte, daha sonra ‘insanlık dersi’ vermekte BM adı altında milletleri birbirine boğazlatanlara düştü ha!
Vay be!…
‘Boğazlatanlar’ dedim de aklıma yine bir hınzırlık geldi…
Ne mi geldi?
Bundan sonra şu BM (Birleşmiş Milletler) sözünü acaba bundan sonra MB (Milletleri Boğazlatanlar) biçiminde okuyup-söylesek yanlış mı ifade etmiş oluruz acaba?
Siz nasıl kullanırsınız bilmem ama ben bundan sonra BM harflerini yan-yana gördüm mü (Birleşmiş Milletler) olarak değil (Boğazlatılan Milletler) olarak ifade etmek istiyorum…
Ha, boğazlatanlar mı kim?
Gün gibi ortada…
Yeter ki sen görmek iste görürsün…