LİMANDA DENİZE DÜŞTÜM

LİMANDA DENİZE DÜŞTÜM

     Giresun’da sonbahar günleri.. Hava çok soğuk.. Palto ile dolaşıyoruz.

Ticaret Lisesi’nde okuyorum. Arkadaşlarla okuldan çıktık, limana indik.. Karşı dalga kıran taraf yeni yapılıyor.. Bir iki baba var.. İkinci babada yayla arkadaşım Ali balık tutuyor.. Yanına indim.. Elinden oltayı aldım.. Başladım ben balık tutmaya..

Ali arkadaşım, güzel yüzme biliyor.. Kabotaj Bayramı’na da katılmıştı.. Ali yanıma geldi.. Balık tutmamı izliyor.. Derken Ali’yi bir arkadaşımız denize itti.. Ali beni de çekti.. Ben de denize düştüm.. Batıp batıp çıkıyorum.. Su boyumu aşıyor.. Batınca ayağımın altında bir kaya kütlesi var.. Ayağımla vurup çıkıyorum.. Üzerimde palto var.. Yüzme de bilmiyorum.. Batmaya başladım..

Bir ara üzerine bir karaltının atladığını gördüm.. Beni kenara almışlar.. Bir zaman sonra kendime geldim.. Ahmet isminde Trabzonlu olduğunu öğrendiğim bir arkadaş beni sudan kurtarıp çıkarmış..

Beni kurtaran Ahmet’i bugün görsem tanırım..60 Yıldır bir daha Ahmet’i görmedim..

Çok iyi yüzme bilen Ali arkadaşımın beni neden kurtarmaya çalışmadığını sorduğumda, denize düşen Ali’nin  ayağına benim balık oltası saplanmış..

    AYI SALDIRIYOR

Babam Dereli’de görevli.. Gengene köyünde oturuyoruz (1957)

Korucu ile orman teftişine çıkmışlar.. Ufak ufakta kar sepeliyor.. Tepeleri, ormanları gezmişler. Akşam üstü eve dönüş yolunda aşağıdan yukarı bir ayının geldiğini görmüşler.. Korucu bir ağacın arkasına elinde yontma baltası ile saklanmış.. Babam şaşkın.. Geri dönmüş elinde Fransız üçlüsü tüfekle başlamış kaçmaya.. Ayı hızlanmış.. Yukarı geliyor.. Korucu elinde balta üzerine gelen ayıyı bekliyor.. Ayı tam yaklaşıp ağacın yanından geçerken, korucu ayının boynuna indirmiş baltayı.. Ayı düşüp, yuvarlanıyor.. Baltayı ayının başına tekrar tekrar vurarak, öldürüyorlar..

Daha sonra köye dönüp, bir-iki arkadaş daha alarak, ayının postunu almaya gidiyorlar..

O post 1-2 yıl bizim evin duvarını süsledi.. Daha sonra ne oldu bilmiyorum..

     GÜDÜL’DE DEREYE UÇTUM

Peder Dereli’de görevli.. Güdül’de oturuyoruz. İlkokulu yeni bitirdim.. Okumak istiyorum.. Babam göndermek istemiyor.

Güdül ormanları kiraz ağaçlarıyla kaplı.. Giresun’da fındık toplanırken bile Güdül ormanlarında kiraz var.. Bir parça ekmekle ağaçlara çıkıp, kiraz yiyoruz..

Kümbet, Şebinkarahisar yolu Güdül köyünün içinde geçiyor.. Güdül girişi Kotana’da yeni yol yapımı dere kıyısından (1960-Bugünkü Kümbet yolu) başladı..

Nuri Sesigüzel türküleri dillerden düşmüyor. “Sarı Sabahlıkta yakışmaz mı güzele” türküsünü aşçı, işçi, memur, öğrenci herkes söylüyor..

Güdül rampasını çıkıyorsun sola döndüğünde yol bakır işletme tesislerine gidiyor.. Sahibi Espiyeli Folliğin Mehmet. Herkes tarafından tanınan bir şahıs.. Annem de Espiyeli..İşletme sahibi babamın yakın arkadaşı..

Bir gün eve bir bisiklet geldi.. Bakır işletmeleri sahibi getirmiş. Hiç bisiklete binmedim.. Merak ediyorum.. Babamdan habersiz bisikleti aldım.. Arkadaşlarım yardımcı oluyor.. Evin başında araba yolunda bisiklete binmeye çalışıyorum.. Biraz güven geldi. Dereli’ye gitmeye karar verdim. Bisiklete bindim.. Rampa aşağı 30 metre gitmedim.. Hakimiyeti kaybedip, 40-50 metre böğürtlen dikenleri ile paldırlar arasından dereye uçtum.. Elim, kolum, dizim yaralandı.. Elbiselerin yırtıldı Kolumu dikenler çizdi.. Her tarafın acı içinde ..Derede kanları yıkadım.. Bisikleti kim dereden çıkardı.. Eve nasıl geldim.. Babam neler söyledi hiç hatırlamıyorum….

     İSKENDER HOCAMIN KIYAĞI

 

Ticaret Lisesi Orta kısmına devam ediyorum.. Ahmet Yamak, Enver Çabuk usta sınıf arkadaşlarım..

İlkokulu 4 yılda bitirmenin cezalarını çekiyoruz.. Çift dikiş gidiyorum.. Müzik, Resim, Beden Eğitini, Coğrafya dışında iyi dersim yok..

Okullar tatile girdi.. İkmal imtihanları geldi çattı.. Matematik imtihanına gireceğim..75 kuruş verdim, antetli soru kağıdı aldım.. Hocamız İskender bey.. Sorular soruldu.. Cevaplara kağıdım yetmedi. Tekrar kağıt almaya gittim” hocam param yok, yarın getiririm” dedim.. İskender hocam “tamam” dedi.. Ben gidiş o gidiş.. Yaylaya gittim.. Ama aklımda hep o borç 75 kuruş var..2.Sınıfa geçmişim..

Şöyle gerilere baktığımda, İskender hocam parayı getirmediğim için beni sınıfta bırakabilirdi.. Sözümde durmadığıma kızabilirdi. İmtihanı geçersiz de sayabilirdi.. Bana tavır koysa 2 yıl üst üste kalmaktan okul hayatım orada bitecekti.. Hiç bir okula da gidemeyecektim.. Belki de şimdi Türkiye’de olmayacaktım.. Bu imtihandan sonraki okul hayatımda, tüm sınıfları takıntısız geçtim. Okulları direkt bitirdim..

Öğretmenlik yıllarımda hep ilk yıllarda zorlanan öğrencilerin zamanla açılacağına inanmıştım.. Bazı öğrencilerimin geç öğreneceği hiç aklımdan çıkmazdı.. Ben de ilk yıllarında çoğu öğrencilerime göz yumdum.. Destek oldum.. Hatta üniversiteye giden öğrencilerime kefil olduklarım da vardı..

İskender hocamın bu tutumu bende hep unutamadığım bir anı olarak kaldı. Yeri mekanı cennet olsun..

      KÖPEK BİLEĞİMİ YARIYA İNDİRDİ

Halen sağ bileğimin ortasında bir çukur  fark edilecek şekilde durur.. Merak edenlerden soranlar da oldu.. 61 yıldır izleri hala kaybolmadı..

Abacıbükü Orman İşletme binalarında oturuyoruz (1952). 4-5 yaşlarındayım.. Yolun kenarında bir dut ağacının dibinde hastaneye gitmek için taksi bekliyoruz.

Bir ara bileğime baktım.. Biraz da kiloluyum.. Sağ bileğimin yarısı yok! Bileğimde açık yarada kan akmayan kocaman bir çukur var.

Sanayi tarafında sahilden toz bulutu içinde küçük bir araba geldi. Kapısı ters yöne açıldı.. (1951 model Austin imiş).. Babamla  taksiye bindiğimi hatırlıyorum.. Daha sonra kolumu bir köpeğin kaptığını öğrendim..

     YILDIRIM ORMAN YAKTI

Giresun yaylalarında yağmur, çise, duman, sis eksik olmaz..

1959 ilkbahar sonu okullar tatil oldu, göçümüz Kulakkaya’ya gitti.. Burada evimiz de var.

Bir gün akşama doğru hava iyice karardı.. Gök gürültüsü ile yağmur başladı.. Yağmur arttıkça arttı.. Odada pencere camına vuran yağmurdan dışarıyı zor görüyoruz.. Gök gürültüsü artarak devam ediyor.. Korkudan devamlı besmele çekiyorum.

Kulakları zorlayan bir çangırtı ile dışarısı birden parladı.. Kulakkaya’dan Dereli, Alçakbel tarafına bakan ormandan alevler yükselmeye başladı.. Yağmur durmadan yağıyor.. Orman da yanmaya devam ediyor.

Çocukluğumdan bu yana 27 yılım Paşakonağı ile Sis Dağı arasında yaz aylarında yaylalarda geçti.. İlk kez yıldırımın orman yaktığını Kulakkaya’da gördüm..

Kulakkaya Orman  İşletme Şefliği personeli  tarafından yangını söndürme çalışmaları bir hafta sürdü..10 Yangın yerindeki duman eksik olmadı..

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?