KEŞKE BU HAYATA DÜŞMESİYDİK GENÇ YAŞTA ÖLDÜRÜLMESEYDİK

  KEŞKE BU HAYATA DÜŞMESİYDİK GENÇ YAŞTA ÖLDÜRÜLMESEYDİK

 

Şimdi okuduğunuz bu üst başlık; 24 Mayıs 2016 günü Mardin Nusaybin operasyonunda güvenlik kuvvetlerine teslim olan genç bir kızımıza ait sözlerdir.

Ve adı; Zehra’dır…

O kız benim kızımdır…

Eğer sende korkusuzca kabul edersen, o kız senin kızındır!

O kız bizim kızımızdır ve adı; Zehra’dır…

Zeynep’tir, Ayşe’dir, Dilan’dır, Dilber’dir ve Berivan’dır…

Derdini dinletecek birini bulamadığı için de yıllardan beni garibandır!

Demem o ki; büyüklerimizin ifade ettiği gibi ifade edecek olursak; “Ülkeyi bölmek için dağa çıkmış teröristler, küçücük yaşta çocukları kandırarak ve eline silah vererek dağa çıkarıyorlar”

Bu söz bana ait değil…

Bu sözleri; aşağı yukarı kırk yıldır bizi yöneten büyüklerimiz söylüyor…

Ancak, gerçekten de büyüklerimizin söylediği gibi küçücük çocukları kim ve kimler hangi yöntemle kandırıyorsa ‘kandırıp’ dağa çıkardıkları bir gerçek…

Ancak orta yerde duran bir gerçek daha var ki, bu gerçeği görmezlikten gelenlerin de ya gözleri kördür, ya bile-bile birilerinin değirmenine su taşımakta ve adeta o görünmezlere, bilinmezlere hizmet etmektedirler!…

Niye?

Niye si gayet açık…

Mademki; “Çocukların kandırılıp” dağa çıkarıldığını sen söylüyorsun…

O halde o ‘kandırılan’ çocukları kurşun sıkmadan, bombalamadan ve en kolay yol sayılan öldürme eylemine başvurmadan o çocukları kurtaracaksın!…

Bu zaman kadar (her iki taraftan da) binlerce genç yaştaki delikanlılar ve gelinlik çağına girmiş kızlar acımasızca öldürüldüler…

Yaklaşık kırk yıldır teröre kurban giden gençleri kaldırdık Cami ve Cem Evi kapılarından…

Binlerce ananın gözpınarları kurudu ağlamaktan…

Binlerce nişanlı kızların umudu toprağın altına gömüldü!

Binlerce geride kalan gelinler yeni doğan çocuklarına babalarının canlı halini değil, fotoğraflarını göstermekle yetindiler!

Binlerce ana-baba kayıp olan çocuklarını arıyorlar hala…

Niçin?

Niye?

Karşı-karşıya getirilerek, kimin için birbirini acımasızca öldürüyor bu genç insanlar?

Üstelin neden kırk yıla yakındır hep yoksulun kapısından kalkıyor da, bir Allah’ın günü de kelli-felli komprador burjuvazinin kapısından kalkmıyor bir şehit cenazesi? (bu soru-cümleyi bir yazımda daha kullanmıştım da, bir sınıf ayrımı yapmak istemeyen bir vatandaş sosyal medya paylaşımında rahatsız olmuş olacak ki, kendince şöyle bir eleştiri yapmıştı;) “Ayrımcılık yapma hoca!” diye güya bir eleştiri yapmıştı!

Neyse geçelim bunu da, biz konsantrasyonumuz fazla bozulmadan asıl anlatmak istediklerimize devam edelim.

Ne diyorduk?

Ha, 24 Mayıs tarihinde güvenlik güçlerine teslim olanların içinde ‘Zehra’ isimli bir kazımızın yaptığı konuşmalardan söz ediyorduk…

Ve yıllardır dağlarda PKK Kadrosu içinde ora-senin, bura-benim, aç-arık bir umut peşinde koşan Zehra’larımız tonlarcası var…

Zehra güvenlik kuvvetlerine teslim olanlardan…

Zehra güvenlik kuvvetlerine teslim olunca şöyle konuşuyor; “Kendilerine güvence verilmesi halinde arkadaşlarının da teslim olacağını” söylüyor…

İşte bu sözün üzerinde uzun-uzun düşünmek gerek diye düşünüyorum…

Her neyse…

Bir gün sonra 30-40 kişi daha güvenlik kuvvetlerine teslim oldu…

Televizyon kanalları teslim olanların bazı konuşmalarını canlı olarak bize de duyurmak istediler ve bizlerde bu teslim olan gençlerin; “Ateş etmeyin teslim oluyoruz” diyerek ve ellerinde beyaz bayraklar, yine en acısı ve üstünde düşünülmesi gereken, gençlerin teslim olurken yaralı arkadaşlarını da beraber bir sal üzerinde güvenlik kuvvetlerinin yanına gelmeleri sanırım sözün bittiği yer ve üzerinde asıl düşünülmesi gereken sahnelerdi…

Umarım bu gençler gibi daha birçok genç insanda burnu kanamadan en güzel ve en insani yöntemler uygulanarak teslim olduğu gibi sıcak yuvasına da kavuşur diye düşünüyorum…

Ancak ‘Sıcak yuvasına’ kavuşur temennisinden sonra da, şöyle bir öneri getirmek istiyorum, o’da şu; “Bu yıllardır dağ başlarında anasından-babasından uzak kalan bu gençleri mademki başarılı bir şekilde teslim aldınız. O haldi biraz daha tolerans gösterip, bir müddet (kontrol altında da olsa) annesinin yanında hasreti bitecek kadar kalmasına izin verdikten sonra gerekli hukuki soruşturma yapılmasını isterim açıkça…

Hatta en hızlı bir şekilde topluma kazandırılması için özel Rehabilitasyon merkezlerine alınmasını isterim…

Ve bu sürecin içini de böyle insani eylemlerle doldurursak, inanın bana ‘Akillere’ ve ‘Melelere’ gereksinim duymadan bir an önce ‘barışı’ sağlayabilir ve emperyalistlerin bizlere laik gördüğü bu çirkin ve kirli savaşın içinden adamı gibi kurtulabiliriz…

Ne dersiniz?

Üzerinde düşünmeye değmez mi?

Eeeee!

Düşünelim o zaman…

 

Sosyal Medyada Paylaşın:
Sonraki Yazı

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?