İki ünlü şairimiz; Birisi 1927 Diyarbakır doğumlu Ahmed ARİF (Önal)
Bir diğeri 1902 Selanik doğumlu Nazım Hikmet RAN
Birisi Anadolu’nun bozkırında yaşayan bir ananın-babanın oğlu…
Ötekisi Halep’te Osmanlıya paşalık yapan bir dedenin torunu!
Ama her ikisi de şiirleriyle; ezilen, horlanan, zulmedilen halkın umudu!
Her ikisinin de sevdiği topraklar Anadolu…
Diyarbakırlı şairimiz Ahmed Arif bir şiirinde kendisini nasıl tarif ediyordu;
“Beşikler vermişim Nuh’a
Salıncaklar, hamaklar,
Havva Ana’n dünkü çocuk sayılır,
Anadolu’yum ben
Tanıyor musun?
Utanırım,
Utanırım fıkaralıktan,
Ele, güne karşı çıplak…
Üşür fidelerim,
Harmanım kesat.
Kardeşliğin, çalışmanın,
Beraberliğin,
Atom güllerinin katmer açtığı
Şairlerin, bilginlerin dünyasında,
Kalmışım bir başıma
Bir başıma ve uzak
Biliyor musun?
Bu dizeler yıllar öncesinde yazılmasına rağmen, demek ki değişen hiçbir şey yok…
Yine aynı tas, yine aynı hamam…
Sadece tellaklar değişmiş!
Ama şairin dile getirdiği ve özlediği ‘Beraberlik’ ise tamamen buharlaşmış!
Veya da, var olan beraberliklerde buharlaştırılmaya çalışılıyor!
En iyisi sözü yine Ahmed ARİF’İN dizelerine bırakıp, kaldığımız yerden devam edelim;
“Binlerce yıl sağılmışım
Korkunç atlılarıyla parçalamışlar
Nazlı, seher-sabah uykularımı
Hükümdarlar, saldırganlar. Haydutlar,
Haraç salmışlar üstüme
Ne İskender takmışım,
Ne Şah ne Sultan
Göçüp gitmişler gölgesiz
Selam etmişim dostuma
Ve dayatmışım
Görüyor musun?
Nasıl severim bir bilsen
Köroğlu’yu
Karayılan’ı
(Bu Karayılan bugünkü dağlardaki Karayılan olmayıp, Kurtuluş Savaşında emperyalizme karşı savaşmak için Anteplileri ardına takıp, emperyalistlere karşı savaşan Karayılandır.)
Bu parantez içi bilgiyi verdikten sonra kaldığımız yerden devam edelim;
“..Meçhul askeri
Sonra Pir Sultan’ı ve Bedrettin’i
Sonra kalem yazmaz
Bir nice sevda
Bir bilsen
Onlar beni nasıl severdi
Minareden, barikattan
Selvi dalından,
Ölüme nasıl gülerdi
Bilmeni mutlak isterim
Duyuyor musun?
Duymak isteyenler duyarda, işine gelmeyenler duymak istemez üstadım!
“Öyle yıkma kendini
Öyle mahzun, öyle garip
Nerede olursan ol
İçerde, dışarda, derste, sırada
Yürü üstüne-üstüne
Tükür yüzüne celladın
Fırsatçının, fesatçının, hayının…
Dayan kitap ile
Dayan diş ile
Tırnak ile, diş ile
Umut ile, sevda ile, düş ile
Dayan rüsva etme beni
Gör, nasıl yeniden yaratılırım.
Ve bu güzel anlatımların sahibi ünlü şairimiz Ahmed ARİF 2 Haziran 1991 yılı bir kalp krizi sonucu aramızdan ayrıldı.
Işıklar içinde uyusun…
Birde dünyaca ünlü şairimiz var ama biz onu vatanseverliği ile değil, en çok “Vatan Haini” damgalanması ile tanırız!
Adı: Nazım Hikmet RAN ve 1902 Selanik doğumlu…
Yazdığı aykırı şiirler dolayısıyla Askeri okuldan kovulma…
Tabi daha sonra da ülkeden ‘kaçmak’ zorunda bırakılma!
Yurt dışına kaçmadan önce vatan hainliğini ise şöyle tarif ediyor şair;
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.”
Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,
bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson’un
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
“Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.”
Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla :
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
3 Temmuz 1963 yılında yaşamını yitiren dünyaca ünlü şairimiz, ölürsem beni Anadolu’da herhangi bir yere gömün demesine rağmen, ülkesine hasret hala yaban ellerdedir…
Işıklar içinde uyusunlar…