AKP iktidarı bazı tarihler ile özel olarak ilgileniyor! Bunun örneklerinden teki de 28 Şubat… Kamuoyunda “Dolmabahçe Mutabakatı” olarak bilinen açıklamanın tarihi de 28 Şubat 2015’tir.
CNN’de Cuma akşamı Bülent Arınç’ın açıklamaları sonrası bir kez daha “Dolmabahçe Mutabakatı” gündeme geldi.
O görüşmelere; Bakanlar Kurulu adına Devlet Bakanı Yalçın Akdoğan ve İçişleri Bakanı Efgan Ala, AKP adına Grup Başkanvekili Mahir Ünal, MİT adına Müsteşar Hakan Fidan, Kamu Güvenliği Müsteşarı katıldılar.
HDP’den Sırrı Süreyya Önder, İdris Baluken ve Pervin Buldan katıldılar.
Ayrıca ABD adına Riccordone’de oradaydı!
Oslo’da “üçüncü göz” olarak İngiliz temsilci vardı. Dolmabahçe’de ise ABD temsilcisi vardı.
Görüşmeler sonrasında Sırrı Süreyya Önder, üzerinde mutabakata varılan 10 maddeyi açıkladı.
Oslo ile başlayan görüşmeler sonrası varılan bu mutabakat, taraflar arasında memnuniyet yaratmıştı.
7 Haziran seçim süreci öncesi bu “mutabakat” kamuoyunda tartışma yarattı. Kamuoyunun en çok konuştuğu konu oldu. AKP’ye oy kaybettirecek hava esmeye başladı…
Bu nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dolmabahçe Mutabakatına” tepki göstermeye başladı.
Nevruz öncesi “mutabakata” eleştirel getirmeye başladı!
2005 yılında Diyarbakır konuşması ile “müzakere” sürecinin temellerini atan Erdoğan, gelinen noktaya ve varılan “mutabakata” eleştiriler getirmeye başladı.
Önce Balıkesir’de; ‘Türkiye’de Kürt sorunu yoktur…’ açıklaması yaptı. Ardından Öcalan’ın mektubunun okunacağı Nevruz öncesi, ‘Dolmabahçe mutabakatını doğru bulmuyorum’ açıklamasını yaptı.
Açıklanan 10 maddelik “mutabakat” için de ‘O metinde bir demokrasi çağrısı yok’ değerlendirmesini yaptı.
Ayrıca Erdoğan, “izleme heyeti” kurulmasına da karşı çıktı. Böyle bir heyetin kurulacağından “habersiz” olduğunu söyledi.
Ukrayna seyahati sonrası dönüşte uçakta, “izleme heyeti” ile ilgili olarak, ‘…bu adım tehlikeli bir adımdır’ açıklamasında bulundu.
Bu açıklamalar, kamuoyunda “hükümetle cumhurbaşkanı arasında uyum ve iletişim sorunu mu var” tartışması başlatmıştı.
Medyaya yansıyan bu tartışmalar üzerine Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, ‘bugün yapılanlardan, yarın geleceğimiz noktadan Sayın Cumhurbaşkanımızın habersiz sayılması mümkün değildir, her şeyi çok iyi bilmektedir’ açıklamasında bulundu.
Bu açıklamaya Cumhurbaşkanı, ‘hükümetle her şeyi görüşmüyoruz o ancak başkanlık sisteminde olur’ sözleri ile yanıt verdi.
Bu tartışmaların ve “Dolmabahçe mutabakatı” eleştirilerinin asıl nedeni olarak da, HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş’ın, 17 Mart Salı günü partisinin grup toplantısında yaptığı tek cümlelik açıklama idi.
‘Seni başkan yaptırmayacağız’ açıklaması “mutabakat” sonrası bazı şeylerin kötü gittiğinin habercisi idi!
Böyle bir ortamda 7 Haziran seçimine gidilmiş ve AKP ciddi oy kaybına uğramıştı. AKP, Güneydoğu’da ciddi oy kaybetmişti. HDP %13 oy ile TBMM’nde 80 milletvekili kazanmıştı.
Başkanlık umudu ciddi bir darbe almıştı.
Şimdi yeni bir hamle zamanı idi Erdoğan için…
19 Temmuz Pazar günü Bayram Namazı sonrası cami çıkışında açıklama yapan Erdoğan, “Dolmabahçe mutabakatı” ile ilgili; ‘Böyle bir görüşme doğru değildir, kabul etmiyorum’ açıklamasında bulundu.
Yalçın Akdoğan’da aynı gün Cumhuriyet Gazetesinde yer alan, ‘Cumhurbaşkanı Erdoğan Dolmabahçe görüşmesinin her aşmasından haberdardı, HDP’ lilerin her talebi anında telefonla Erdoğan’a bildirildi’ haberine yalanlama getirdi.
Bu tartışmalar sürerken cumhurbaşkanı Erdoğan, Çin gezisi öncesi gazetecilerin sorularını yanıtlarken, “çözüm sürecinin” sona erdiğini söyledi.
Geçtiğimiz Cuma akşamı AKP’ de “özgül ağırlığı” olan Bülent Arınç, CNN Türk’ de katıldığı programda “Dolmabahçe Mutabakatı” ile ilgili de açıklamalar yaptı.
‘Dolmabahçe Mutabakatı’nda okunan metin hükümetin önüne gelmişti. Oturma düzenine kadar her şey kararlaştırılmıştı. Cumhurbaşkanı’nın haberi olduğunu biliyorum, tahmin ediyorum. Yalçın Akdoğan anında haberi olduğunu aktarmıştı.’ Dedi.
Ayrıca; ‘Sayın Cumhurbaşkanımız, bu işi başlatan, süreci takip eden birisidir. Belki kendisini yeterince bilgi verilmemiş olabilir ama bu konuda, akil insanlar heyetini kuran oydu, görevlendiren oydu. Bu işlerde de ben anı anına kendisine bilgi verilmeden bir şey yapılacağını zannetmiyorum. Böyle bir görüntüye girmeden önce, birkaç gün öncesinden ‘biz şunu yapacağız’ diye haberdar ettiklerini onlar söylediler.’ Sözleri de o programda dile getirildi.
Bülent Arınç’a AKP çevrelerinden bu açıklamaları sonrası sert eleştiriler gelse de, Twitter’da ‘..içimizdeki Lawrence’ denilse de, ‘yeni Abdullatif Şener vakası’ olarak değerlendirilse de ortada açıklanması gereken bir durum var.
Cumhurbaşkanı Erdoğan mı doğruyu söylüyor?
Yoksa Bülent Arınç mı doğruyu söylüyor?
Çünkü her ikisinin açıklamaları birbirleriyle çelişiyor…