GELİRKEN İZMİR MARŞIYLA GELİYORLAR NEDENSE DAHA SONRA YASAKLIYORLAR

GELİRKEN İZMİR MARŞIYLA GELİYORLAR NEDENSE DAHA SONRA YASAKLIYORLAR

 

Yahu bu koltuk sevdası nasıl bir şeydir ki; insanın düşünce yapısını turnusol kağıdı gibi birdenbire değiştiriveriyor!

Geçmişte öğrendiklerini ve bildiklerini koltuğa oturunca, zaman içinde unutturuveriyor!

Ünlü mizah yazarımız Aziz Nesin’i sevip-sevmediğinizi bilemem ama ben sevenlerinin başında gelmekteyim…

Dünyaca ünlü mizah yazarımız; Aziz Nesin bir yazısında der ki;

“Yobazlardan birisi çıkıp -tuvalete gitmek günahtır-desin bundan dolayı altına sıçacak o kadar çok insan var ki bu memlekette.”

Sizce de yok mu?

Hemde o kadar çok var ki; sürüsüne bereket!

Gün geçtikçe de çoğalıyor!

Sözü nereye mi getirmek istiyorum?

Sözü; cumhuriyet bayramı sürecinde yaşanan olumlu-olumsuz olaylara getirmek istiyorum…

Gülünç yasaklamalardan söz etmek istiyorum…

Örneğin öğrencilik yıllarında ‘İzmir Marşını’ bütün bayramlarda severek ve büyük bir coşkuyla okurken ve daha sonra makam koltuğuna oturunca; Bayramlarda ‘İzmir Marşının’ söylenmesini yasaklayan idarecilerden söz etmek istiyorum…

Örneğin, önce Antalya-Alanya Lisesinde söylenmesi yasaklanan İzmir Marşının, daha sonra Giresun Milli Eğitim Müdürlüğünün Cumhuriyet Bayramında söylenmesine ‘yasak’ getirilmesine ve onun yerine (mahalli basının verdiği bilgiye göre) İzmir marşının yerine ‘Ertuğrul Dizisinin’ müziğinin çalınmasını öneriyor….

(Dizi izleme alışkanlığım olmadığı için bu kez merak ettim sözü edilen Ertuğrul Dizisinin’ müziğini ve sözlerini İnternet’e baktım)

Ve tavsiye edilen ‘Ertuğrul Dizinin’de çalınan müziğin alt-yapısı olan şiirsel dizeleri şöyle;

“Kara kıs avulumga kelgende

Kültüldegen kar yerge tüsgende

Dombıramdı alarman

Yürek sazım çalarman

Kaygırgandı eş aytbam

Dombıra sazım estgen ataylar

Manesine es bergen anaylar

Estgenine oy berip

Yüreklerge ses berip

Köz yastı kızganmaslar

Nogaydın kaygı sansız kününde

Batirler yuklamagan kününde

Yüreklerin kötergen

Sogıslarda küş bergen

Köptü körgen Dombıra… ”

Ve çoğumuzun ezbere bildiği İzmir Marşının notaya alınmış iki kıt’asının sözleri ise (hala bilmeyenler vardır diye yazıyorum) onun söz dizeleriyse şöyle;

“İzmir’in dağlarında çiçekler açar

Altın güneş orda sırmalar saçar

Bozulmuş düşmanlar yel gibi kaçar

Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa

Adın yazılacak mücevher taşa

İzmir’in dağlarında oturdum kaldım

Şehit olanları deftere yazdım

Öksüz yavruları bağrıma bastım

Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa

Adın yazılacak mücevher taşa”

Peki durup-dururken neden yasaklanabilir bir toplumun ortak değerlerini dile getirin bir marş?

Niye?

Bu zamana kadar yasaklanmadı da, şimdi neden yasaklanıyor?

Son zamanlarda neden farklı illerde ve farklı bölgelerde herkes kendi başına buyruk kesip, buyruk vermeye başladılar?

Bunun gerçekten de inandırıcı bir nedeni olmalı öyle değil mi?

Bir ulusun sevinçlerini ve mutluluğunu dile getiren türkülerden ve marşlardan neden rahatsız olunmaya başlandı?

Bunları anlamak mümkün değil…

Hele hele birilerinin gözüne şirin görünmek için aklına estiğini yapanları anlamak hiç mümkün değil!

9 Eylül 1922 yılında İzmir körfezine dökülen emperyalist ittifakın yıllar sonrada olsa intikam almaları için toplumun içine yönetici ajanlar sokarak “bizi-biz yapan” ortak değerlerimizi yasaklayıp yok ederek, bizi birbirimize düşürmesini anlarım; Eyvallah!…

Toplumun içine sokulan ajanı, provokatörü anlarım!

Ona da eyvallah!

Tıpkı yüz yıl önce olduğu gibi emperyalist işgal kuvvetleriyle gizli işbirliğine giden işbirlikçileri de az-buçuk anlarım, daha doğrusu anladığımı zannediyorum!

Amaaaaa!…

“Dinazor” tabir edilen eski bir ‘eğitimci’ olarak, bugünün yönetici eğitimcilerini anlamam mümkün değil!

Daha doğrusu anlayamıyorum…

Ve bu can sıkıcı sohbeti biraz olsun tatlandırmak için Sivasspor oyuncusu; Ergin KELEŞ’in, Cumhuriyet bayramı nedeniyle maç öncesi verdiği demeci sizlerle paylaşmak istiyorum;

“Tabii bugün biraz sözlere futbol ile başlamak ayıp olur diye düşünüyorum. Bugün var olduğumuz günden beri esareti kabul etmemiş, bağımsızlığa aşık olmuş bir milletin egemenliğini kayıtsız ve şartsız bir şekilde kendi ellerine aldığı, bunu da tüm dünyaya haykırdığı bir gün bugün. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızı büyük bir onurla, büyük bir gururla kutluyorum. Bu güzel günü bize armağan eden ebedi başkomutanımız Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk’ü ve bu vatan için mücadele vermiş bütün o güzel insanları özlemle, saygıyla, rahmetle anıyorum. Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun”

(Bu güzel insanın demecinden dolayıdır ki, sizlerle paylaşmak isteğim görselin birisi bu olsun istedim.)

Vallahi siz nasıl ve hangi durumdasınız onu bilemem ama beni Sivasspor’lu Ergin Keleş’in bu anlamlı mesajı benim moralimi biraz olsun düzeltti…

Ki, bu mesajın Sivaslı bir sporcu tarafından yapılması bana Sivas kongrelerinde alınan ‘kararları’ anımsattı!

Hele hele üniversitesinin adı ‘cumhuriyet’ olan üniversitenin asli özneleri sus-pus otururken, böyle güzel bir masajın futbol sahalarından gelmesi beni daha da mutlu ediverdi…

Umarım bu yürekli spor adamını örnek alanlar çoğalır…

Bir başka sohbette görüşmek üzere…

Hoş kalın…

Hoşça kalın…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?