Belki de aşk, tek başına küçük mutluluklardan oluşan bir bütündür. her bir mutluluk bir yanılgıya dair, her ayrılık da öyle…. Başlayan, biten ve yeniden başlayan bir hayatın tamda içinde duran bir yanılgıdan başka bir şey değildir, aşk.
Her hissettiğimiz duygu acı ile şekil alan ve kendini yenileyen, eski ile yeni arasında gel-git’ler çizen kederli boşluktan kaynaklanıyordur belkide… Bu yüzden devam etmiyordur hayat, her seferinde biten ve başlayan şekilden başka bir şey değildir.
Hayatta şekil alan her şeyin bir gün o şekli kaybedeceğini bilerek daha optimal düşünmeye sahip olmak ve hayata karşı daha estetik durmak en güzel olgudur. Çünkü, bunu görmeyi başardığımızda doğadaki her şeyin estetik bir duruş sergilediğini ve bunun sonsuz olmadığını biliriz, bu durum her canlı için bir süreç olduğunu da….
Daha rahat ve sakin yaşama felsefesi olarak “yalın olmak”tan geçer. Tek başına, yaşanası olmayan bu hayat mutlu olmayı gerektirir. Mutlu olma’ aşkı, aşkla yaşamak birlikte olmayı gerektirir.
Hayat yaşam zincirileri gibi birbirine bağlıdır. Her çiçek her böcek, her mevsim her bahar, her fırtına her bulut hatta yer ve gök kucak kucağadır;
Dünya Tanrı’nın ellerinde boyanmış bir şaheserdir!.
Düşünmeyin, rengini sihrin
Kuru yaprağı da, baharı da sevin…
Sevin, İnsanca sevin…
Düşün! sadece insan olabilmeyi ve insan kalabilmeyi düşün…
Çayınızı şekersiz içebilirsiniz ama asla sıcak çayınıza soğuk su katmayınız!
Sevgiyle…