DAHA ON GÜN VARKEN YILBAŞINA HERKES GİRMİŞ ALIŞVERİŞ YARIŞINA

DAHA ON GÜN VARKEN YILBAŞINA HERKES GİRMİŞ ALIŞVERİŞ YARIŞINA

Yeni yıl..

Yılbaşı…

Noel babanın gelişi…

Yeni yıl akşamı yapılacak eğlence türünün şimdiden düşünülmesi…

Eğlence guruplarının şimdiden yavaştan-yavaştan oluşturulması…

Yılbaşının noksansız kutlanabilmesi için en ufak ayrıntıya kadar düşünülüp herhangi bir eksikliğe yer verilmemesi…

Vesaire, vesaire…

Peki siz nasıl kutlayacaksınız yeni yılı?

Noel babayı bekleyerek mi?

Yoksa bir gurup kafadarla kafayı demleyerek mi?

Yeni yıl girerken hindi mi keseceksiniz?

Yoksa gökyüzüne yeşil kanatlarını açmış körpe çam fidanlarını mı?

Öyle ya yeni yıl giriyor…

Herkes yeni yılın girmesini bir yıl öncesinden özleyip, kucak açarken sizler evinizde köm-köm, miskin-miskin oturacak değilsiniz ya!

Mutlaka kendinize göre bir eğlence tarzı belirleyeceksiniz!

Hindi kesmeye gücünüz yetmiyorsa, tavuk keseceksiniz…

Kesmeye tavuk bulamazsanız, markete gidip kesilmiş hazır tavuklardan bir tane alacaksınız, daha doğrusu almalısınız!

Almazsanız yılbaşını mundar edersiniz!

Eh, başka?

Başka, başka, başka!…

Evinizde geçen yıldan kalma tombala var mı tombala?

Yoksa eğer, gidip kırtasiyeciden ucuz veya pahalı bir tombala alacaksınız…

Tombalayı aldıktan sonra çerezciye ‘çerezi’ şimdiden mi tembih edersin, yoksa yılbaşı akşamı kuyruğa girerek tazesini mi alırsın orasına sen karar ver…

Yeni yıl yaklaşıyor…

Yılbaşı akşamının telaşı şimdiden herkesi başladı…

Televizyonda reklamlar birbiriyle yarış ediyor adeta…

Kırtasiyeciler, yeni yıla dönük araç-gereç satan esnaf dükkanının camına ve kapılarına müşteriyi gıdıklayıp, teşvik edecek bin-bir türlü reklam yapmakla meşgul…

Çerezciler ha keza öyle…

Gazinocular en pahalı sanatçıyı çıkarmanın peşinde…

Türkü Evleri en promosyonlu eğlenceleri tertip etmenin peşinde…

Kimi mekanlar vitrinlerini Noel Baba mankenleri ile, kimi mekanlar ise dallarına kar yağmış ve içerisi renkli ışıklarla süslenmiş çam fidanlarıyla yeni yılın nasıl karşılanması gerektiğinin reklamlarını şimdiden yapmaya başladılar bile…

Yeni yılın girişini nasıl kutlarsanız kutlayın da…

Şu üst paragraftaki “Çam fidanları” deyince, benim zihnimde bir olumsuz hareket, bir karıncalanma başlıyor ki deme gitsin!

Çam fidanları…

Yemyeşil çam fidanları…

Hem de 8-10 yaşına gelmesine rağmen zor büyüyen ve boyu ancak ve ancak 80-90 santimetre uzayan çam fidanlarını dibinden kesip de, salt bir gecelik yılbaşını kutlamak için kesmiyorlar mı?

Ben o mutlu girilmesi istenilen yılbaşına da, o fidanı kesip evin ortasına getirip süsleyene de, ne yalan söyleyeyim küfür ediyorum…

Ve şu soruyu sormak istiyorum o körpe fidanları kesene; “Siz ömrünüzde hiç bir çam fidanı yetiştirdiniz mi?”

“Sizin o körpe fidanların nasıl yetiştiği hakkında bir bilginiz var mı?

Sizce?

Vallahi de bilmiyorlar, billahi de bilmiyorlar…

O göstermeci ve sosyetik budalalıkla aslında salt körpe fidanlara zarar vermiyorlar, bunun yanında topluma da kötü örnek olarak, toplumu kirleterek kendilerine benzetiyorlar!

Kötü bir ‘rol model’ oluyorlar…

Ve bu tür insanlar ondan sonra da kalkıp; “Biz yeşili çok seviyoruz yalanı ile kafa şişiren tantana yapıyorlar!”

Yeşili severmiş…

Nah yeşili seviyorsun sen!

Yeşil seven, yeşil fidanları keser mi hiç?

Sen onu ya çok sevdiğin Noel babaya, ya da benim külahıma anlat!

İkimizde yemeyiz bunu!

***

Yeni yıl yaklaşıyor…

Yılbaşına şunun şurasında az bir şey kaldı…

Herkes kendi gücü nispetinde hazırlıklara başladı…

Kimi hindi kesecek, kimi de belki deve…

Kimi yılbaşında şampanyasını bardak-çanak kırarak yudumlayacak!

Kimileri de ağzına bir lokma ekmek koymadan erkenden uyuyacak!

Kimileri yeni yılına yurtdışında ve pahalı yerlerde gökyüzünü konfetilerle aydınlatacak!

Kimileri patlayan ve patlaması beklenen bombaların etrafta aydınlattığı kızıl görüntülerin altında sabahlayacak!

Bu toplumu iliklerine kadar soyanlar, yılbaşı akşamı milyonlarca doları bir gecelik zevk için hovardaca savururken, öte yanda emeğinin karşılığını bir türlü alamayan gecenin emekçileri de şafak atana kadar ona hizmet edecek…

Hizmet ettiği asalak zıbarana kadar onun dediğini yerine getirecek…

Yalan mı?

Bu toplumu sülük gibi emenler, yetmedi kendisine hizmet veren insanın üzerine binip, beygir gibi kişnetenler neden hala el-üstünde tutulur, işte bunu anlamakta zorlanıyorum ben…

Ve uzun sözün özü…

Yeni yıl yaklaşıyor…

Yeniden yeni bir yıla daha ‘merhaba’ diyeceğiz…

Yeni yıl nedeniyle herkes birbirine hediye alıp kutlayacak…

Ne olur bu kez 2016 körpe fidanların kesilmediği yıl olsun…

Alacağınız hediyelerin adı; kitap olsun…

Kitap olsun ama dünyanın sorunlarını dile getiren kitap olsun…

Örneğin arkadaşınıza hediye ettiğiniz kitap; emperyalizmin içyüzünü ve dünya üzerinde çevirdiği dolapları anlatsın…

Hediye vereceğiniz kitap; Ortadoğu da karmaşayı kimler, kimin hesabına çıkarıyor onu anlatsın…

Yeni yıl hediyesi olarak alacağınız kitap; küresel güçlerin ülkemiz içinde bizi birbirimize nasıl kırdırdığını ve nasıl kırdırmak istediğini anlatsın…

Yılbaşında birilerine hediye edeceğiniz kitap; emek sömürüsünü, mezhep ve din sömürüsünü, etnik kimlik kavgalarının niçin çıkarıldığını, kimlerin işine yaradığını anlatsın…

Yeni yıl yaklaşıyor…

Yılbaşında arkadaşınıza alacağınız kitabı şimdiden düşünmeye başlayın…

Konusu; savaş nedeniyle ülkesinden kaçan insanları anlatsın…

Açık denizlerde denizin dibini boylayan korunaksız insanları anlatsın!

Alacağınız kitap; insan haklarını anlatsın…

‘İnsan Haklarını’ kaleme alıp, imza atan ülkeleri anlatsın…

Sevgilinize hediye edeceğiniz kitap; denizin ortasında ölen üç yaşındaki çocuğun kumsala nasıl sürüklendiğini anlatsın…

Velhasıl kerim…

Yeni yıl veya yılbaşı kutlanacaksa, sorumluluklar üstlenerek kutlansın…

Ve de; ağaç, hayvan ve insan olmak üzere hiçbir canlıya kıyılmasın…

Varsın o rezil ve kepaze kutlamalar onu icat edenlere kalsın…

 

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

1 Yorum

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?