FIKIHÇI YAZAR KADINLARIMIZ

FIKIHÇI YAZAR KADINLARIMIZ

Kadın yaşamı üzerine dini kurallar koyan, eski kurallara yeni kurallar açıklayan kadınlar çıkmaya başladı.

Bir tanesi; “Kocama arkadaşımı teklif ettim.” diyor.

Öbürü; “Genelevler kapatılsın ya da İslami usullere uygun hale getirilsin. Her geneleve bir imam atansın. Muta nikâhıyla insanlarımızı zina yapmaktan kurtarmalıyız.” diyor.

Bir başkası; “Müslüman kadın uyanık olmalı. Eğer bir erkek Müslüman kadınla beraber olmak istiyorsa; Müslüman kadının maddi talebi bulunmalı. Harçlığını almalı.” diyor.

Bir diğeri; “Pedofili bir yönden tedavi gerektiren mental bir hastalıktır… Pedofili dünyanın her döneminde, âmâ din kuralları ile yönetilsin, âmâ modern seküler yasalarla var olmaya devam edegelmektedir.” diyor.

Biri de hayallerini dile getirip; “Başbakanımız bu ülkeye Allah’ın bir lütfu. Onu gördüm mü kollarındaymış gibi içim eriyor. Bir tuhaf oluyorum. Kocamda bu hissi bulamıyorum.” diyor.

Sanal medyadan topladığım bu başlıkların silinmediğine ve haklarında soruşturma açılmadığına göre yazılanları doğru kabul etmemiz gerekiyor.

Başı kapalı ve mütedeyyin olması gereken, Müslüman görünümlü bu kadın yazarlarımızın dertleri ne ki böyle bu derece sapık yazıları medyada yazmaya çalışıyorlar.

Geçmişte İslam’a uygun biçimde kapanma iddiası ile eylemler yapanlar, okullarda kapalı giysilerle tahsil bile yaptırılmayan, kamu alanına alınmayan bu kadınlara son yıllarda ne oluyor?

Bir eşarp savunuculuğu ile yola çıkanlar zamanla, çağa uymak için bir sıkma baş modeli çıkardılar. Bu sıkma başın altına giyilen uzun pardösü veya giysileri kaldırıp yerine dar blucinler giydiler. Yerleri süpüren etekleri fırlatıp dar kotlarla, tayt denilen hatlarını belli eden pantolonlar giymeye başladılar.

Tamamı olmasa da bir kısmı bu kıyafetlere geçiş yaptı. Eskiden ya fakir çocukları veya orta halli aile çocukları iken 2002’de iktidara gelmeleri neticesinde, eş ve babalarının kolay iş tutmaları, ihalelerden vurgun vurup, haksız kazançlarla zengin olmaları neticesinde; önce lüks arabalara sahip oldular. Beleş ve emeksiz para ile gezmeler ve tozmalar başladı. Paranın suyu tükenmiyor, aksine daha fazlası üstüne konuyordu.

Hem cinsleri gibi, önceleri tasvip etmeyip mücadele ettikleri kadınlara imrenmeye ve onlar gibi olmaya çalışıyorlardı. Onların kızıl ve sarı saçlarına imreniyorlar. Bar ve pavyonlarda gezip, eğlenip, dans edip onlar gibi paparazzilere yakalanma hayalleri kuruyorlardı. Mademki kadındılar… Bu yalan dünyanın malından, zevkinde sonuna kadar yararlanmak onların da haklarıydı.

Fakat lüks yaşamaya, lüks takılmaya hayallerine dini inançları mani oluyordu. Yıllarca reklamını yapa yapa verdikleri mücadeleler karşılarına dikiliyordu. ‘Mademki din bize uymuyor, biz dini kendimize uyduralım’ felsefesine soyunmaya başladılar.

Sosyalleşmek, modernleşmek, çağdaş birer kadın olmak istiyorlardı. Örtü ve dinin katı kurallardan kurtulma yolları arıyorlardı…

Hallerine uygun ortama göre yeni kurallar geliştirmek gerekiyordu. Böylece ağır ağır fıkıhla oynamaya, bir yerlerden çıkış yapmaya çalışıyorlar.

Görüntüleri ile Müslümana benzeyen bu kadınların bu sapık önerilerini İslam fıkhında değişime yönelik algılar olarak kabul ediyor. Neticelerini merak ediyoruz.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu’nun yankı yapan, Karaman’da çocuklara tecavüz olayına karşı Ensar Vakfı ile ilgili açıklamalarını da dikkate alarak; gayemiz hakikaten inanmış, inandığı gibi yaşamaya çalışan kadınlarımızı suçlamak değildir.

Ama bu yazıları da görmemezlikten gelemeyiz değil mi?

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?