‘ELİNE, YÜZÜNE BULAŞTIRMAK’

‘ELİNE, YÜZÜNE BULAŞTIRMAK’

Başlıktaki deyim, “bir işi gereği gibi yapamamak, üstesinden gelememek, başarısız olmak, iş yapayım derken olayın içinden çıkılmaz duruma getirmek..”anlamı taşımakta. AKP iktidarının altı milli eğitim bakanı değişikliğinde de, sınav sistemi ve ders programlarının içeriği beğenilmeyip, sil baştan yaklaşımı ile bugünlere gelindi.

Üstelik, ‘eğitimde devrim yapıyoruz, yaptık’ söylemleriyle.

Deyimin içeriği, ilgili bakan ve yöneticilerin uygulamalarıyla tıpa tıp örtüşmekte.

4+4+4 uygulamasından itibaren eğitimin her alanında büyük çöküş yaşanmakta.

Cumhurbaşkanının,‘TEOG’u istemiyorum’ demesinin üzerinden yaklaşık beş ay geçti.

Bu süre içersinde çeşitli seçenekler ortaya atıldı. ‘Ben yaptım oldu’ mantığıyla eğitim fakülteleri, sendikalar, öğrenci, öğretmen, yönetici, veli ve toplumun duyarlı kesimlerine sorma gereksinimi duyulmadı bile.

İşin üzücü ve anlaşılmayan yanı, ilgili bakanın da doyurucu bilgi verememesi.

Anlaşılan, değişiklikleri bizler gibi yazılı ve görsel basından öğrenmekte.

1.2 milyon öğrenciyi ilgilendiren ‘Liselere Yerleştirme’deki belirsizlik sürmekte.

Bakan, nisan-mayıs aylarında açıklama yapacağını ifade etmiş.

Eğitim iyice ‘ele, yüze, göze’ bulaştırılmış durumda. Sistemin işleyişi ve ders programlarının içeriğine yönelik yığınla tereddüt bulunmakta. Öğrenciler ne yapmalı? sorusuna yanıt verebilecek yetkili yok. Yönetici, öğretmen, veli ve öğrencileri bilgilendirebilecek kimse bulunmamakta.Uygulamaya yeni konulacak sistemin ipuçları ortaya çıktıkça amaç belli olmakta. MEB, yaptığı protokollerle öğrencileri Ensar ve benzeri dini vakıflarla teslim etmekte. Artık, okullarda istedikleri gibi her türlü etkinlik yapabilecekler. İmamların sınıflara girerek ders verecekleri ifade edilmekte.Devletine değil de, kendi ideolojilerine uygun nesil yetiştirilmesi hedeflenmekte. Geleceğe hazırlığı yapılan ortamın yaratabileceği tehlikeleri görmemek olası değil.

TEOG’un kaldırılmasındaki amacın ne olduğu gün yüzü gibi ortada.

Kesin olanı, öğrencilerin büyük çoğunluğunun imam hatip okullarına yönlendirileceği.

Yaklaşık 1.2 milyon öğrencinin yüzde 10’u, MEB’nın ‘nitelikli okul’ diye tanımladığı 600 liseye sınavla girebilecek.

Sınav sonuçlarına göre ‘nitelikli okullara’ yerleşemeyen yaklaşık bir milyon öğrenci en yakın okula ‘çember sistemi’ olarak tanımlanan uygulama ile yerleştirilecek.

Açıklama yapılmadı ancak, fen ve sosyal bilimler liseleri, proje okulları olacak gibi.

Başarı sıralamasında en gerilerde bulunan İHL’de ‘Proje Okulları’ olabilir.

İlgili yönetmelik değişikliğine göre ‘gerektiğinde sınav yapılır’ hükmü yer almakta.

Hangi durumlarda gerekli olacağına dair açıklama gereksinimi duyulmamış.

Çağdaş, bilimsel, akılcı, laik evrensel eğitimin temel önceliğimiz olduğu düşüncesi silinmeye çalışılmakta.

Hazırlanan bulmaca sağdan sola, yukarıdan aşağıya doldurmaya başlanıldığında tüm soruların yanıtları imam hatip olarak çıkmakta.

Bilinçli ve duyarlı velilerin çoğunluğu en doğru yatırımın eğitim olduğunu bilmekte.

Ancak, nasıl bir eğitim? olabileceği yönünde bilgilendirilmesi gerekmekte.

Çocuklarının eğitim aracılığı ile yaşama atılmasını isteyen çoğunlukla anneler.

Maalesef onlarda internet, telefon, TV… ekranlarının esiri olmuş durumdalar.

Seren Serengil’in üç günlük hapis cezası, futbolcu Caner’in eşinden ayrılması, TV’de sabah akşam yayınlanan tamamen gereksiz programların izlenilmesi öncelikli.

Adından ünlü diye söz edilen, dünya haritasında ülkemizin yerini bulamayacak kadar cahil, yaşamı boyunca iki kitap okumamış ucuz ve özelliksiz kişilerin gece yaşamları, her gün ekranlarda saatlerce süren diziler seyredilmeye devam edilmekte.

Bu hanımlara bir müjde de benden olsun.

Acun Ilıcalı’nın SURVİVOR’una katılacak isimler belirlenmiş ve yakında TV 8’de yayınlanmaya başlanacakmış.

En eğlencelisi TV ve sanal ortama yansıyan görüntü, yazışmalar olsa gerek.

Haberiniz olsun; kafanızı kumdan çıkarıp, gözlerinizi açtığınızda oturduğunuz minder ya da halının ucuna geldiğinizi göreceksiniz.

Komşu kızı, ya da oğlu üniversite bitirdi de ne oldu? sorusuna aldanmayınız.

 

 

 

 

 

 

 

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?