Bazen kendimizi yanlız hissederiz.Aslında etrafımız çok kalabalıktır ama biz yanlızızdır.Aslında bizim bu yanlızlığımız içten gelen durağanlıktandır.
Koskoca bir şehir,koskoca bir üniversite hayatı,binbir çeşit insan..
Dışarıdan bakıldığında herşey normal.herşey güzel gibi. Aslında gülüyoruz. Peki kaçımız içten gülebiliyoruz? Ben kendi adıma söylersem aslında pek de öyle değil.
Bazı şeylere alısmak zaman alır bilirdim ama bu kadar süreceğini tahmin etmemiştim. Çok güzel, durgun olmayan,her günün başka bir heyecanlı olan bir hayattan henüz daha adını koyamadıgın ilişkilere, arkadaşlıklara, yaşanacaklara adım atmak zor oluyor.İçini ne kadar dökebilirsin? Birinin samimiyetine ne kadar güvenebilirsin? Kaç dostluk kurabilirsin?
Her gününü nasıl geçirmek kaygısı zor.kalabalık içinde yanlız kalmak zor.yanındakilerle iyi ilişkiler kurmak zor.Kısacası hayat zor. Geleceği düşünüp geçmişi özlemekle geçiyor hayatımız.
Anılar bu yüzden güzel kalıyor. Eski dostluklar bu yüzden unutulmuyor.Ve hayat bize hergün yenilerini lutfediyor.