Dadılık bedeli 3 milyar Avro

Dadılık bedeli 3 milyar Avro

Geçtiğimiz günlerde Brüksel’de Avrupa Birliği zirvesi gerçekleştirildi. Zirve de ülkemizi Başbakan Davutoğlu temsil etti.

Zirve sonrasında Başbakan çok mutlu idi. AB bize 3 milyar Euro verecekmiş! Vizenin kalkması için görüşmeler başlayacakmış…

AB ile yeni bir ‘bahar’ havası başlıyormuş.

Yandaş gazeteler ve televizyon kanalları bu haberi öyle allayıp pulladılar ki, Ankara’da yine gündüz vakti havai fişekler atılacak sandık!

Fakat işin arka planı oldukça farklıdır. O ayrıntılar kamuoyundan bilinçli olarak kaçırılmaktadır.

AB bize 3 milyar Euro vermeye “evet” demiştir. Karşılığında da bir bakıma “ahlaksız teklif” sayılabilecek bir teklifte bulunmuştur.

“ Biz para verelim, karşılığında da mültecileri sen bak, bizim ülkemize gelmesinler” teklifinde ve bunun karşılığında 3 milyar Euro vermeyi kabul etmiştir.

Ayrıca “geri dönüş” anlaşmasını imzalamamızı da istemektedir. Bu sayede daha önce yasadışı yollarla Avrupa’ya gitmiş mültecileri de ülkemize geri göndermek istiyor.

Özetle AB ülkemizi “toplama kampı” yapmak istiyor!

AB’nin istekleri bununla da bitmiyor. Suriyeli sığınmacılara mülteci statüsü verilmesini, “ eğitim” ve “çalışma” haklarının tanınmasını talep ediyor.

AB tüm bu taleplerine “evet” dememiz karşılığında bize 3 milyar Euro verecek. Bonus olarak da vize konusu var.

Vizelerin ileride kaldırılması ve 3 milyar Euro karşılığında ( Vizenin kaldırılması için bize 79 şart önerisi var. Bu 79 şartın yerine getirilmesi zor görülüyor.) Türkiye sığınmacılar için “mülteci kampı “ olmayı kabul etmiştir.

Avrupa, Yunanistan üzerinden kaçak yollarla gelen sığınmacılardan rahatsızdır. Özellikle de Paris Saldırısı sonrasında Avrupa’da rahatsızlık artmıştır.

Bu nedenle bize “geri dönüş” anlaşmasını imzalatmak istiyor.

Bunun içinde para teklifinde bulunuyor. Gerçekleşmesi neredeyse olanaksız olan “vizesiz Avrupa” önerisinde bulunuyor.

Biz de bunu başarı imiş gibi kamuoyuna sunuyoruz.

Oysa yapılan ve kabul ettiğimiz adeta “ahlaksız teklif” olarak görülmelidir.

“ Geri kabul” anlaşmasını imzaladığımız takdirde, 1 Haziran sonrası Avrupa ülkeleri hem yeni sığınmacı kabul etmeyecek, hem de daha önce ülkelerine gelmiş olan sığınmacıları Türkiye’ye geri göndermeye başlayacak.

Biz de ülkemizde yaşayanlara ve Avrupa’dan gelenlere “eğitim” ve “çalışma” hakkı tanıyacağız.

Başbakan Davutoğlu’nun yüz ifadesine ve yandaş medyanın manşetlerine bakacak olursak, ülkemiz bu “ahlaksız teklif” için “evet” demektedir.

3 Milyar Euro karşılığında “dadı ülke” olmayı kabul ediyoruz.

BM kaynaklarına göre Suriyeli sığınmacı sayısı 4 milyon 13 bine ulaşmıştır. Sığınmacıların çoğu ülkemizdedir.

Ülkemizde resmi rakamlara göre Suriyeli sığınmacı sayısı 2 milyon 225 bin 147 kişidir. “geri kabul” anlaşması sonrası Avrupa’dan gelecek sığınmacı sayısı ile 2 milyon 500 bin Suriyeli sığınmacıya “eğitim” ve “çalışma” hakkı tanıyacağız.

Suriye kökenli ‘azınlık’ vatandaşlarımız olacak!..

Irak Savaşının külfetini biz çektik.

Suriye sorununda da külfeti biz çekeceğe benziyoruz.

Avrupalı güvenlik ve diğer kaygılarla sığınmacı istemiyor. ‘Verelim parayı siz bakın’ diyor.

Biz de; “vizesiz Avrupa” bonusu ve 3 milyar Euro paranın sevinci ile bu “ahlaksız teklif” için “evet” diyoruz.

Ve bu para bir yıllık “dadılık” ücretidir. Onunda bir kısmı (500 milyon Euro) AB fonlarından karşılanacak. Kalan kısmı ise başta Almanya olmak üzere AB ülkeleri kendi bütçelerinden karşılayacaklar. Ülkelerin meclisleri buna karşı çıkabilir! 1 yıllık ücrette dahi belirsizlik var.

Daha sonra ne olacağı ise hiç belli değil.

Ve biz büyük bir memnuniyetle “dadı ülke” olmaya, AB ülkelerinin isteği ile sığınmacılara “bakıcılık” yapmaya “evet” diyoruz.

Suriye sorununda getirildiğimiz durum budur.

Eee o sorunda bizimkilerinde günahı yok mu?

Hem de o kadar çok ki…

Ektiklerimizi biçiyoruz… AKP’nin dış politika hatalarının bedelini ulusça çekiyoruz.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?