Çözüm vergi artışı mı?

Çözüm vergi artışı mı?

24 Ocak 1980 kararları oldukça önemlidir. Bu kararlar ile ülkemiz neo liberal politikaları benimsedi.

Yani serbest piyasa ekonomisine geçtik!

Bu yolla ülkemizin küresel merkezlerin pazarı ve müşterisi durumuna getirilmesi amaçlandı. Küresel sermaye böylece ülkemizden daha rahat beslenecekti.

Özelleştirmeler bu amaçla yapıldı.

KİT’lerin elden çıkarma süreci başlatıldı.

Özellikle en çok kar eden kuruluşlar elden çıkarıldı. Çoğu da yabancıların eline geçti.

Devlet için stratejik öneme sahip olan kuruluşlarda elden çıkarıldı…

Bankalar yabancı sermayenin eline geçti. Sigorta Şirketleri yabancılaştı.

Sanayi ürünlerine müşteri olduk.

Bu süreçte adım adım tarım ve hayvancılık da bitirildi.

Eskiden ürettiği tarımsal ürünler ile kendi kendine yeten yedi ülkeden teki idik. Şimdi pek çok tarım ürününü ithal eder hale geldik.

Buğday ve mercimeğin anavatanı Anadolu olmasına rağmen, Kanada’dan tohumu bizden giden mercimeği ithal eder olduk.

ABD’den, Rusya’dan, Kanada’dan buğday ithal ediyoruz.

Buğday ve diğer tahıl ürünlerinin azlığı saman ithal etmemize neden oluyor. Onu da Bulgaristan’dan ithal ediyoruz.

Başka tarım ürünleri de ithal ediyoruz.

Tarlalarımız boş… Meralarımız da boş!

O nedenle canlı hayvan ve et ithal ediyoruz.

Bu durum bir gerçeği ortaya koymaktadır. 24 Ocak 1980 kararlarını bize kabul ettiren küresel merkezler büyük oranda hedeflerine ulaşmışlardır.

Türkiye sanayide, tarımda ve hayvancılıkta o merkezlerin, onların sahibi olduğu dev şirketlerin müşterisi haline getirilmiştir.

Düşünün kimlerin sayesinde?

***

Üretmeyen bir ülke elbette ihtiyaçlarını ithal etmek zorundadır. Ancak bu durum ekonomik olarak ülkemizi zora sokmaktadır.

İhracatımız ithalatımızı karşılamamaktadır!

Bu da ciddi bir dış ticaret açığı oluşturmaktadır. Giderek cari açık büyümektedir.

Cari açığı kapatmada turizm oldukça önemlidir.

Terör, Suriye sorunu, batı ile sorunlarımız ve Rus uçağının düşürülmesi gibi nedenlerle son yıllarda yabancı turist sayısında ciddi düşüşler yaşanıyor.

Dolayısıyla bu yolla da cari açığı kapatacak döviz gelmiyor.

Bir zamanlar İran asıllı Türk vatandaşı olan Reza Zarrap, “cari açığın %15’ini tek başıma kapatıyorum” diyordu!

Şimdi o da ABD’de tutuklu ve cari açığımızı kapatmaya katkısı olamıyor!

Özelleştirme yolu ile gelir elde edilecek kaynaklarımızda neredeyse bitti…

Arap sermayesi de yetmiyor. Onlara satacak yayla ve değerli arsa da neredeyse kalmadı.

Tüm bu nedenler bir gerçeğe işaret ediyor. Ekonomik göstergeler iyi değil.

Bu nedenle;

İktidar, izlediği neo liberal politikalar ile kalıcı çözümler üretmesi olanaksız.

Masraflar ise israf boyutunda.

Saray giderleri ekonomiye yük…

Makam aracı saltanatı ekonomiye yük…

Kalabalık seyahatler yük…

Terörle mücadele amaçlı yapılan savunma harcamaları var.

Marmaris’te Göcek Koyu’na yeni bir ‘saray’ inşaatı var.

ABD Başkanı Trump ‘rica etti’ diye alınan, 11 milyar dolar maliyetindeki yolcu uçaklarına para ödenecek!

Başka hesapsız kitapsız harcamalarda oldukça fazla…

Özetle gelirimiz az ama giderimiz çok fazla.

Doğru siyaset izleyen iktidarlar böyle durumda; bir yandan tasarruf tedbirleri alır, öte yandan da üretimi artıracak politikalar üretir.

Boş tarla ve boş mera bırakmaz.

Bizimkiler ne yapıyor? Sürekli olarak işin en kolayına kaçıyor! Ya zam yapıyor ya da vergileri artırarak elini vatandaşın cebine atıyor.

Açıklanan Orta Vadeli Plan ve son vergi zamlarına ilişkin kanun tasarısı ile AKP iktidarı da elini yine vatandaşın cebine atmayı seçti.

MTV’ ye %40 zam bunun göstergesidir.

ÖTV artışları bunun göstergesidir.

Şans oyunlarından alınan vergilerin yükseltilmesi de, kira vergisi artışı ile kurumlar vergisi artışı da bunun göstergesidir.

***

Bu yol en kolay yoldur. Osmanlı’da son dönemlerinde toprak kayıpları ve kaybedilen uzun savaşlar nedeniyle ciddi gelir kaybı yaşadı.

Savaşların uzaması toprakların ekilememesine, ekilenlerin de hasat edilememesine neden oldu. Bu da gelir kaybında etkili oldu.

Sarayın masrafları çok!

Askeri harcamalar çok!

Sıcak para ihtiyacı da çok!

İltizam-mültezim sistemi ile vergi toplama özelleştirildi.  Halk mültezimin insafına bırakıldı.

Bu yetmedi şahsi vergi konuldu. Yetmedi hayvan(ağnam) vergisi ve başka vergiler konuldu…

Osmanlı sarayı elini vatandaşların cebine attı…

Anadolu Türkmenlerinin bu vergilerden canları yanmış olacak ki;

“ Şalvarı şaltak Osmanlı,

Eğeri …..Osmanlı,

Ekmede yok dikmede yok,

Yemede ortak Osmanlı”

Tekerlemesi söylenmeye başlandı…

Dün Osmanlı’nın yaptığını bugün ‘yeni Osmanlıcılık’ siyaseti izleyen iktidar yapmaktadır.

Atılacak başka adımlar, alınacak başka önlemler olduğu halde işin kolayına kaçmıştır.

Elini, Orta Vadeli Plan ve son vergi zamlarına ilişkin kanun tasarısı ile vatandaşın cebine atmıştır.

Başbakan Yıldırım “Kaynağa ihtiyacımız vardı” diyor.

Demek ki ‘kaynak’ olarak kala kala vatandaşın cebi kaldı!

Oysa orada da ‘cep delik cepken delik…’

İşsizliğin ve yoksulluğun her geçen gün arttığı bir gerçek.

O zaman çözüm vergiler değildir. Üretimdir. Üretim…

Ve adaletli bir yönetim.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?