Son yaşanan olayların orijinal bir değerlendirmesi… O zaman buyurun…
FETÖ meselesinin uluslararası proje olduğunu tehlikenin büyüklüğünü göremeyenler ayrı. Biz işin vahametini anlayan vatansever insanlara sesleniyoruz. Bu mücadele de karşımızda FETÖ gibi basit adi biri değil. TÜM BÜYÜK DEVLETLER VAR. TAM DA TÜRKİYE’Yİ SONRASI DA TÜRK VE İSLAM DÜNYASINI ELE GEÇİRMELERİNE MİLİM KALMIŞKEN, OPERASYONLARI TAHMİN ETMEDİKLERİ BİR ANDA DARBE YEDİ. Ama halen güçleri var. Belediyeler ve üniversitelerde değişik kurumlarda kriptoları engelsiz aktif. Bu yazımızı okuyup paylaşırsak…
Tarih 2009 Haziran ayını gösteriyordu. Muhsin Yazıcıoğlu vefat edeli tam 3 ay olmuştu.
O zamanın Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a çok önemli şeyler anlatacağını söyleyen 4 adam ziyarete geldi. Erdoğan odasına buyur etti. Gelenler devletin “milli kanadını” temsil eden önemli insanlardı. Bunların kimini görürsünüz ama kimini görmezsiniz bile. Erdoğan’a anlatacakları çok önemli şeyler vardı. İşte bu 4 adamın 2009’da Erdoğan’a anlattığı şeyler Türkiye’nin tarihini değiştirdi.
Ne mi anlattılar? Safları sıkı tutun ve dikkatli okuyun.
“Fetullahçı Yapı” hakkında konuştular. Bu yapının ne amaçla kurulduğunu, tam olarak nerelerde kullanıldığını, yapılanmanın son hedefini, dünyadaki tüm şer odaklarıyla bağlantılarını detaylarıyla anlattılar. Fetullahçı Yapı hakkında normal bildiğimiz şeyler dışında çok detaylı ve hayretlere düşüren şeyler anlattılar. Anlattıklarının içinde en önemli şeylerden biri de şuydu:
Fetullahçı Yapı, ABD güdümünde kurulduğu günden beri amaçlarını sağlam bir şekilde yerine getirdi. Amerika ve Derin Küresel Güçler, uzun vadeli plan yaptıklarını anlattılar. FETÖ’nün, Komünist Rusya’nın çökmesi ile İslam Dünyası’nın yeniden dizaynı için kurulmuş, çok büyük planların çok büyük bir yapısı olduğunu anlattılar. Türkiye, tamamen devlet ve askeriye olarak Fetullahçı Yapı’ya teslim edilecekti. Türkiye’nin sahibi olan Fetullahçı Yapı ile tüm İslam dünyasındaki Müslümanlar dönüştürülecek ve Amerika’ya ve en önemlisi ismini bile bilmediğimiz küresel şer odaklarının istediği hale sokulacaktı. Bunun için Fetullahçı Yapı tüm İslam ülkelerinde de Amerika desteği ile yapılandırıldı. Türkiye de dâhil birçok Müslüman ülkeyi ele geçirmek üzere olduğunu anlattılar. Erdoğan’ı da bunun bir parçası olarak kullanacaklarını kullanıldığını söylediler. FETÖ, Türkiye’de 5 sene sonra egemenliğini ilan edecek. Buna engel olabilecek 3 adam var. Türkiye’de bunu gerçekleştirmek için önlerinde 3 adamı engel olarak görüyorlar: Muhsin Yazıcıoğlu, Necmettin Erbakan ve Recep Tayyip Erdoğan. Necmettin Erbakan’ın sağlık durumu iyi değildi. (Çok kısa bir süre sonra 2001’de vefat edecekti) Onu hasta olduğu için engel olmaktan çıkardılar. Geriye Recep Tayyip Erdoğan ve Muhsin Yazıcıoğlu kaldığını anlattılar.
Daha sonra, önce Muhsin Yazıcıoğlu’nu öldürüp sonra sıranın çepeçevre kuşattıkları Erdoğan’a geldiğini söylediler. Onlar bunu anlatırken Muhsin Yazıcıoğlu şüpheli helikopter kazasında öleli 3 ay olmuştu bile. Sıra gerçekten de Erdoğan’a gelmişti. Erdoğan da bir şekilde tasfiye edildikten sonra ülkeye el koyacaklardı. Muhsin Yazıcıoğlu suikastını de Erdoğan’ın üzerine atacaklardı.
Planları, önce Muhsin Yazıcıoğlu engelini ortadan kaldırıp sonra Erdoğan’ı da tasfiye etmekti. Şu vereceğim kodu unutmayın. FETÖ, her türlü tutuklamayı, suikastı, dolandırıcılığı yapıyor suç Erdoğan’a kalıyordu. Çünkü hükümette Erdoğan vardı. FETÖ, bir anda bir Hoca’yı veya bir futbol takımının başkanını tutuklatıyor, suç Erdoğan’a kalıyordu. Amaçları diğer cemaatleri, futbol takımı v.b. toplulukları Erdoğan’a düşman edip tasfiyesini kolaylaştırmaktı. Muhsin Yazıcıoğlu suikastı da böyle bir vakaydı. Balyoz, Ergenekon ve 28 Şubat Darbesi soruşturmaları gerçek ve iyi niyetli bir olaydı. Gerçekten de birçok kirli ve darbe yanlısı bir grup asker vardı. Fakat Fetullahçı Yapılanma işin cılkını çıkarmıştı.
Erdoğan’ı ziyarete gelen 4 adam Erdoğan’a acilen milli adamların olduğu bir “milli karargâh” kurmasını söyleyerek gelecek saldırılar için savunma ve saldırı stratejileri üretmelerini söyledi. FETÖ ile mücadele edebilecek başka kimsenin olmadığını biliyorlardı.
Bu bahsettiğimiz “milli karargâh” FETÖ’den gelecek saldırılara karşı savunma çalışmalarını, malzemelerini hazırladılar. Arkadaşlar bu söyleyeceğimi bir kenara not edin. FETÖ dediğimiz yapılanma Erdoğan ve AKP’den “10 kat” güçlü bir yapılanmadır. Bu savaşta Erdoğan’ın çoktan yenilmesi lazımdı. FETÖ, 10 kat daha güçlü olmasına karşı Erdoğan bu işin içinden nasıl çıktı?
El cevap: Bahsettiğimiz milli karargâhın 2009’dan bu yana başlattığı hazırlıklı çalışma ile Erdoğan bu işin içinden zor çıktı. Milli karargâh, her türlü hazırlığı yapmıştı. Strateji çizilmişti. FETÖ ve üst aklı da tüm hazırlıkları yapmıştı. Milli karargâh ve hazırlığı olmasaydı savaş boyutları çok farklı olacaktı. Milli karargâhta alanında uzman kişiler ve tecrübeli insanlar vardı. Bir ekip olarak çok iyi çalıştılar ve çalışmaktalar.
FETÖ yapılanması 2013’ten beri milli karargâhın yerini öğrenmek için elinden geleni yaptı. Sadece Erdoğan’ı indirmekle bu işin olmayacağını biliyorlardı. FETÖ, başta Avrupa devletleri ve Amerika’daki kirli lobilerden aldığı destekle Erdoğan şahsında tüm Türkiye’ye saldırıyordu, fakat milli karargâhın ürettiği savunma mekanizması saldırılarını boşa çıkarıyordu.
15 Temmuz darbesinde milli karargâhı bulup yok etmek için her saldırıyı yaptılar. Ele geçirip birkaç kişiyi zorla konuşturduklarını hiçbir gazete yazmadı. Amaç milli karargâhı ele geçirip yok etmekti. Fakat işe bakın ki sonunda Erdoğan onların inlerinin çoğuna çöktü. Aklınıza ByLock tutuklamaları geliyor değil mi? Güldürmeyin beni. ByLock da nedir! Neyse anlatacaklarımı iyi okuyun.
FETÖ Yapılanması CIA tarafından dizayn edilerek büyütülmüş “çok amaçlı” bir yapıdır. Profesyonel şekilde programlanmış bir aygıttır FETÖ. FETÖ’yü bir “cemaat” mantığı ile değil “örgüt” mantığı ile değerlendirmeniz gerekir. En sonunda FETÖ’nün artık dünya genelinde yapmadığı iş kalmamıştır. Küresel güçler dünya genelinde işlerini rahat yapmak için sağlam örgütler ve kullanışlı araçları fabrikalarında üretmekten çekinmezler. FETÖ bunlardan biridir.
FETÖ; elmas kaçakçılığı, darbe, sahte belge, altın kaçırma-çıkarma, hukuksuzluk ve aklınıza gelecek daha birçok illegal işleri yapmıştır. Kiralık bir örgüt haline gelmiştir. Parayı basan tüm ülkelerin işini görüyordu. Birçok ülkede kurduğu okullarda zenginlerin ve milletvekillerinin çocuklarını okullara alıyor, bunları yetiştirip devleti küresel odaklar adına ele geçiriyordu. Bu da iş yapmasını kolaylaştırıyordu. İletişim ağlarının en önemlisini hâlâ “ByLock” olduğunu sanıyorsunuz değil mi? Lütfen dikkatli okuyun.
ByLock, FETÖ’nün üçüncü sınıf ekibinin kullandığı basit bir ağdır. ByLock tutuklamaları önemlidir fakat gözünüzde fazla büyütmeyin. Peki, FETÖ’nün “birinci ve ikinci sınıf” üst kadro ekibi nereden hangi ağla bağlantı kuruyorlar? Birinci sınıf yani üst kadro, şu an devletin bile tespit edemediği orijinal, çözülmesi zor, CIA tarafından FETÖ’ye sunulmuş bir ağdan haberleşiyorlar. CIA, bu ağı dünyada kullandığı sayılı örgütlerin birinci sınıf, beyin kadrosu için üretmiştir. Devletin bunlara ulaşması çok zordur. Ulaşsa da konuşmaları, planları okuması imkânsızdır. FETÖ’nün İkinci sınıf ekibi “Deep Web” üzerinden haberleşiyor. İkinci sınıf ekibin başında bulunan kişi dışında diğerleri, birinci sınıftakileri tanımaz. Birinci sınıfa 2007’den beri özel törenle 100 kişi alınmaya başlandı. Üçüncü sınıf ekibe gelince, onlar ByLock kullanıcılarıdır. Devlet bunlara tam olarak çöktü. Fakat birini ve ikinci sınıf ekibin kimi yurt dışında kimi partilerin ve kurumların içinde yüksek kripto olarak yaşamaya devam ediyor. Türkiye’deki Alman ve Amerikan vakıf ve konsolosluklarında yapılabilecek yeni darbelerin planlarında yer alıyorlar. Hâlâ sapasağlam aktifler. Bunlar kendilerini kaybetmiş insanlardır. Güdülmekten haz alır hale getirilmişlerdir.
FETÖ yapılanması her türlü tehlikeye karşı önlem almış bir yapılanmadır. Bu Paralel Yapı’nın her türlü tehlikeye karşı kendisine hizmet edecek, kopyası olan “paralelin de paraleli” olan yapılanmasından henüz haberiniz yok!
FETÖ, yok olma durumuna karşı iki tane yedek cemaat (!) kurdurmuştur. Bundan haberiniz bile yok. Vakıf olarak çalışırlar. Bunlar sanki hiç FETÖ’cü değil gibidirler. Bunları 1997’de Fetullah bizzat kendi kurdurmuştur. Etrafındaki iki kişiden başka kimse bilmez. Haşhaşilerin lideri Hasan Sabbah bunu akıl edememişti ama Fetullah bunu akıl etti. Bir nevi “yedek cemaat” olan bu yapılanma paralelin de paralelidir. Soruyorsunuz: “Neden şu bürokrata, şu hâkime, şu savcıya dokunulmuyor. FETÖ’cü olduğu kesin. Niye neden?”
Şu an devletin tespit ettiği, bildiği “750 FETÖ’cüye” hiçbir şey yapılmıyor. Ne tutuklanıyor ne hapse atılıyor. Çünkü devlet onların görüştüğü, konuştuğu kişilerden yola çıkarak FETÖ’nün diğer bağlantılarını ve adamlarını çözmek istiyor. Çözüyor da…
Ve son söz:
1) Lale Devri ile başlayıp Tanzimat’la devam eden süreçte Avrupa’ya teknik öğrenmesi için gönderdiğimiz öğrencilerin kafaları Batılılaşmıştı. Zeki öğrencilerimizin ilk “zihinsel kaybını” burada verdik.
2) Abdülhamid’i deviren “İttihatçılar” eğitime, medyaya ve teşkilat hayatına etkin oldular. Bununla beraber zihinsel kayıplar daha da arttı.
3) Osmanlı yıkıldı ve 1923’te “BATICI” grup yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’ne tamamen egemen oldu. Ve ele geçirdikleri eğitim sisteminde katı şekilde “seküler nesil”(batıcı) yetiştirdiler. Neslin en büyük “zihin kaybını” bu süreçte verdik.
4) Fakat Müslüman Anadolu halkının çocukları henüz sağlam kalmıştı. İşte o en “akıllı” çocuklarımızı da FETÖ eliyle ele geçirdiler. Bu yediğimiz en büyük operasyondu. İşte bu tüyler ürpertici bir olaydı.
İNGİLİZ AKLI 4 SÜREÇTE DE ETKİNDİ!
Emperyal kuşatma devam ediyor. Son kale Türkiye’ye büyük saldırı yapıyorlar.
Belki ölürüz, ama onlar da kazanamayacaklar.