Çok erken…
Çok erken be Hüseyin…
Daha senin yaşın ne ki!
Ne çabuk erken bıktın bu dünyadan!
Neresi ağır geldi bu dünyanın sana!
Sen ki;
Yüzünden gülücüklerini eksiltmeyen bir gençtin.
Üstelik yolun yarısını daha on adım falan geçmiştin!
Sevgili Hüseyin;
Sen gerçekten sevilen bir genç gazeteciydin…
Sen kendi dertlerini öteleyip; başkalarının dertlerinin peşinden koşacak kadar idealist birisiydin…
Ben senin gazeteciliğine hayrandım be Hüseyin!
Sen bir başka asalak gazeteciler gibi haber beklemezdin!
Yani ‘haber’ sana gelmez, sen ‘haberin’ peşinden koşardın…
Bunu sen aramızdan zamansız ayrıldın diye yazmıyorum.
Ben seni yakinen tanıyan ve yaptığın işi nasıl severek yaptığını bildiğim için söylediklerimi inanarak söylüyorum…
Sen ki; gazeteciliği salt ‘gazetecilik’ olsun diye değil, adeta derdi ve sorunları olanların -sorunlarını çözmek isteyen- ve sorunları kamuoyuna duyurarak; birlikte çözülmesini isteyen bir gazeteci sorumluluğu taşırdın…
Peşinde koştuğun ‘haberleri’ aynı mantıkla yapardın…
Sorumluluğunu üstlendiğin ‘Köşe Yazılarında’ aynı hep sonuca ulaşmak için yazı yazardın.
Gerek TV Program Yapımcılığında, gerekse TV Haber Sunumu yaparken hep ‘toplumsal sorunları’ öne çıkarır ve toplumu doğru bilgilendirme yolunda hareket etmeyi kendine ilke edinirdin…
Gençtin…
Güler yüzlü idin…
Tebessümü yüzünden hiç eksik etmezdin…
Bütün insanları siyah-beyaz demeden severdin…
Bana göre çok idealist bir gazeteciydin…
Bencil değildin…
Ben seni tanıdım-tanıyalı hep büyüklerini saygı gösteren ve kendinden küçüklere sevgi gösteren birisiydin…
Bana öyle geliyor ki Hüseyin; senin bu güzel özelliklerin kalp’ine çok ağır geldi ve senin bu güzel özelliklerini taşımaktan zorlandı!
Ve seni genç yaşta yatağa bağladı!
Ve o insan sevgisiyle küt-küt atan yürek,gitgide senden uzaklaştı!
Ve seni aramızdan erken ayırdı!
Sen ki hasta yatağında; seni yaşama bağlayacak ‘yedek bir kalp’ beklerken ve ‘soluk almada’ zorlanıp-dururken, hala toplumsal sorumluluklarını yerine getirmeye çalışıyor ve “Organ Bağışı” üzerine hasta yatağından çağrı yaptığını duyuyorduk;
Ve gerçekten de Ankara Yüksek İhtisas Hastanesinden şöyle sesleniyordu Hüseyin Yavuz;
“Türkiye’de şu an 900 kişi kalp nakli bekliyor”
“Bize verilen bilgiye göre Türkiye’de şu an 900 kişi kalp nakli bekliyor. Yani şansımız şu anda 900’de bir. Çok daha genç arkadaşlarımız var, çocuklar var. Ben onları da çok düşünüyorum ve üzülüyorum, onlar için de ama mutlaka organ bağışı konusunda bilinçlenmemiz gerekiyor. Din adamlarımız da bu konuda her zaman ifade ediyorlar. Bunun dini yönden bir sakıncası olmadığını söylüyorlar. O yüzden bizler de duyarlılık bekliyoruz. Hazırlıklıydım ben aslında, sonuç organ nakli noktasına gelecekti.”
Umutlu olduğunu ve hiçbir zaman moralini kaybetmediğini belirten Yavuz, 21 yıllık hayat arkadaşı Hülya Yavuz ile birlikte Ankara Yüksek İhtisas Hastanesi’nde kalp naklinin gerçekleşmesini bekliyordu…
Ama olmadı…
Erken yorulan kalbi ona uzun süreli yaşama şansı tanımadı!
Ve aramızdan çok erken ayrıldı…
Ne diyeceğimi, sözü nasıl bitireceğimi bilemiyorum…
Güle güle Hüseyin’ciğim güle güle…
Yolların ışık, mekanın cennet olsun…
Yakınlarının ve sevenlerinin başı-sağ olsun…
Güle güle güler yüzlü yakışıklım, güle güle…