ÇEK KAPIYA BİR TANKER DESİNLER SANA BANKER

ÇEK KAPIYA BİR TANKER DESİNLER SANA BANKER

Merhaba sevgili dostlarım,
Her gün bu sayfa üzerinde boş gevezeliklere katlananlarım.
Duydunuz mu bilmem…
‘Yerin kulağı vardır’ denildiğine göre, sizlerde mutlaka duymuş veya gazetelerden okumuşsunuzdur diye düşünüyorum…
Meğer ülkemizde ‘Çiftlik-Bank’tan başka birde ‘Tanker-Bank’ diye bir-düşler bankası-daha varmışta bu zamana kadar hiç haberimiz olmamış…
Vay be!…
El-alem kısa yoldan zenginlik ve bankerlik peşinde koşarken, biz hala ayakta uyuyoruz!
Ne iştir be!
Halbuki ülkemizde Amerika’nın muhasebesini tutan Turgut ÖZAL 24 Ocak kararlarını aldığında bizler otuzlu yaşlardaydık…
Yani daha yolun yarısına bile gelmemiştik…
Demem o ki; o tarihlerde sayın Özal’ın büyük çabalarıyla yepyeni bir yolculuğa başladığımız; ‘serbest piyasa geçiş’ dönemlerinde bizler; enerji dolu zımba gibi delikanlılar idik!
Yani demem o ki; kafayı çalıştırabilseydik şimdi çoğumuz birer banker’dik!…
“Gemisini yüzdüren kaptan”
“Kır şişeyi, dön köşeyi”
“Köşeyi dön de, nasıl dönersen dön” sloganının bol-bol atıldığı zamanlarda bizlerde uyanık davranıp, tıpkı 24 Ocak kararlarını fırsat bilip, start alan Cevher Özden (yani öteki unvanı) Banker Kastelli’nin yolundan gitseydik; galiba şimdi farklı yerlerde ve farklı alanlarda ‘banker’ olarak itibar görürdük diye düşünüyorum…
Kendi-kendime düşünüyorum da;
“Yahu, Ankara’da bir merdiven altında çaycılık yapan ve daha sonra ‘bankerliğe’ karar veren; Çaycı-Banker Yalçın kadarda mı kafan basmadı birader?” diye kendi-kendime hayıflanıyorum!
Ve şimdi yine kendi-kendime düşünüyorum da;
“Ulan be adam, hadi Banker Kastelli ve Çaycı-Banker Yalçın, acemilik dönemine rast geldi de örnek alamadın. Bari 1989 yılında kurulan KOMBASAN şirketi gibi İslami bir şirket kurarak öncülük yapsaydın da, yaban ellerde çalışan gurbetçileri ‘hisse senedi’ satsaydın ya be adam” diye kendi-kendimi suçluyorum!
Hadi onuda ıskaladın diyelim;
“O zaman YİMPAŞ gibi bir İslami Holdingi vardı. Bari onu örnek alsaydın” diyorum kendi kendime!
Hadi onuda göremedin diyelim!
“Deniz Feneri denilen ‘bağış toplayarak’ kara para akladığı söylenen ve durmadan -kendini İslami kanal diye tanımlayan- bir TV Kanallarında sürekli reklamı yapılan bu ‘hayali teşkilatın’ içinde de yer alamadın” diye kendi-kendimi yiyip bitiriyorum!
Bütün bunları art-arda sıraladıktan sonra dahada vitesten atıp, kendimi hiç frenleyemiyorum ve ulan diyorum kendi kendime;
“Bari bunları kendine örnek alamadın, jet Fadıl’ı da mı görmedin be adam!”
Hani şu binlerce insana “sizlerin katkıları ve hisseleriyle en iyi otomobil üreteceğiz ve hep birlikte köşeyi döneceğiz” diyerek binlerce insanın parasını aldıktan sonra foyası meydana çıkan ve daha sonra hapse tıkılan…
Ancak mahpus damlarında daha geniş hayaller kurma fırsatı bulduktan sonra, ceza-evi içerisinden dışarıya seslenerek bu kezde;
“Sizlere filan bölgenin, falan yerinde manzarası denize-nazın en güzel evler ve villalar yaptıracağım” diyerek, milleti dolandırmayı ve peşini bırakmamayı asla düşünmeyen Fadıl Akgündüz kadar da mı olamadın be adam?” diyorum kendi-kendime!
Ve bundan sonra da aklıma yine şöyle bir soru geliyor;
“Be kardeşim, hadi bu projeler sana yabancı ve ağır gelebilir. Bari kendine ‘Çiftlik Bank’ kuran ve -boş hayallerle- hissedarlarını ‘size boğa vereceğim. öküz vereceğim’ diye kandıran genç adam Mehmet Aydın kadar da cesaretli olamadın?”
Hem de bir köylü çocuğu olmana rağmen…
Hem de geçmişinde çobanlık yapıp, az-buçuk çobanlıktan yana bilgin olmana rağmen, bir ‘Çiftlik Bankeri’ bile olamadık be!…
Demem o ki; meğer benim bu güzel ülkemde birlikte yaşadığı halkı kandırarak -en kısa yoldan- ve kestirmeden zenginler sınıfına karışmanın, hatta ‘banker’ olmanın ne kadar yolu-izi varmış…
Daha doğrusu varmış da, bizlerin haberi olmamış…
Tıpkı şu son günlerde ortaya çıkan TANKER-BANK olayı gibi…
‘Tanker-Bank’ olayı da mı neyin nesi?
Vallahi doğrusunu söylemek gerekirse bende yeni duydum…
Ama TV’lerden dinlediğim ve gazetelerden edindiğim bilgileri sizlerle özet olarak paylaşayım…
Bu ‘Tanker Bank’ olayının, daha doğrusu şirketinin patronu da benim ilimin ilçesi olan Yağlıdere ilçesinden olduğu söyleniyor.
Yani bu konuya her ne kadar savcılık el koysa da, şimdilik iddia şeklinde olduğu için ancak bu kadarını söyleyebiliyoruz…
Söylenildiğine ve iddia edildiğine göre Amerika’da çalışan ve adı Mustafa Ç. olan bir gurbet işçisinin -katılımcıların hisseleriyle- kurup ortak ettiği bir ‘Tanker Bank’ adında ‘tanker filosu’ vardır.
Yani -hisse sahibi olmak isteyen- katılımcı, bankalardan yüksek faizlerle para çekiyor ve yatırıyor ‘Tanker Banka’ ve bekliyor kar payı almaya…
İlk aylarda -katılımcıya güven vermek için- ve aynı zamanda yeni katılımcılara güven verip, sayıyı çoğaltmak için -hayali şirketin- müdürü veya bir yetkilisi tarafından üç-beş kuruş gönderiliyor…
Ve daha sonra da ‘Tanker Bankın’ havuzunda 70 milyon lire gibi bir para biriktikten sonra para gönderme işi bitiyor…
Ve hayali ‘Tanker Bankın’ sahibi olan Mustafa Ç. bir yerlere kayboluyor…
Canın yanan bir mağdurun söylediğine göre İran’a tüyüyor!
Eeeeeee!
Siz bu işe ne dersiniz; inanın ben şimdi onu çok merak ediyorum.
Yaklaşık 40 yıldır hayali soygun şirketleri kuruluyor…
Millet çeşitli vaatlerle, yalanlarla-dolanlarla dolandırılıyor…
Dolandıranların şirketlerin foyaları meydana çıkınca, yakayı ele veriyor…
Ardından bir başka dolandırıcı şirketi ortaya çıkıyor…
İşin en ilginç yanı ise; benim gözünü sevdiğim vatandaşım, bir önceki olayı ya hiç duymuyor, ya çabuk unutuyor…
Ve akıllanmamış olacak ki; yakayı bir daha kaptırıyor!
İşte bu konuda çok merak ediyorum sizlerin düşüncelerini…
Ve bu meraklı duygularımla da sizlere;
Hoş kalın,
Hoşça kalın,
Aman ha, sakına-sakın dolandırıcıların oyununa gelmeyin…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?