BU IŞIĞI SÖNDÜREMEZLER

BU IŞIĞI SÖNDÜREMEZLER

Çocukluğumuzdan unutamadığımız anılarımızın ilk sırasında, 23 Nisan ve Cumhuriyet bayramı kutlamaları belleğimizde hep yer alır.

Bayramlarda, farklı çocuk heyecanı ve duygusu, küçücük bedenleri iliklerine kadar sarmalayan mutluluk, sevinç kaplar.

Hem de, bir hafta önceden başlayan coşku ve heyecanla.

Damağımızda çok farklı bir tadı kalmıştır bu bayramların.

O gün en güzel giysiler giyilir, saçlar daha özenle taranırdı.

Üzerinden onlarca yıl geçse de, o günlerden akıllarda kalan okunan şiirler, söylenen şarkılar, oynanan oyunlar, küçücük ellerde sağa sola sallanan Türk bayrakları..

Bu güne özgü şiir ve şarkıları, bayramın anlamını bilen, özümseyen, Atatürk’e, devrim ve ilkelerine içtenlikle bağlı tüm vatandaşlar gönülden söylemeye devam etmekteler.

Günümüzde, bu duygu ve düşünceleri yok etmeye çalışanlar epey çoğaldı.

Bir gösteride, ‘biz Anadolu kadınlarıyız, yaşa M. Kemal Paşa yaşa..’söyleminden bile rahatsızlık duyan, kin besleyen devletin en üst yöneticileri dahil olmak üzere.

Emperyalizme karşı direnişin sembolü, Türkiye’nin ilk ulusal bayramı 23 Nisan 1920;

Bir simge ve Mustafa Kemal’in armağanı.

Ulusumuzun en önemli dönüm noktalarından birisi.

Türkiye Cumhuriyeti’nin doğuşunun habercisi.

Güç ve yetkisini Atatürkçü düşünce, halk, hukuk, vicdan, adalet, evrensel kurallardan alan Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaşlaştırılmasını simgeleyen bayram.

Sevgi, barış, kardeşlik, paylaşım, birlikte aynı hedefe yürüme, eşitlik, huzur.

Ulusal bağımsızlık savaşını, ‘Kutsal Savaş’ı başarıya taşıyan, Türkiye’yi demokratik, laik cumhuriyete ulaştıran sürecin başlangıcı.

Anadolu’da yaşayan farklı etnik yapı ve inançtaki yurttaşların bütünleşmesi.

Demokrasi, milli irade, ulus egemenliğinin en bariz göstergesi.

Dünya çocuklarının katılımıyla kutlanan, barış ve kardeşlik gibi değerlerin içtenlikle paylaşılması, değişik kültürlerin ortak noktada buluşması ve kaynaşmasına aracılık eden.

Tebaalıktan yurttaşlığa, teokratik zihniyetten laik anlayışa, dogmatizmden özgür düşünceye, zorbalıktan hukuka, inanç sömürücülüğünden dine saygı anlayışına geçişin sağlanmasına neden olan.

Ve daha yüzlercesi.

O günün meclisinde halkı temsil edenler, ülkedeki tüm etnik grupların temsilcileri, egemenliği eline alarak bağımsızlık ve özgürlük savaşımı verdi.

Onlar yoksun, yoksul, dağılmış, yenilmiş, güçsüzleşmiş Anadolu halkıyla bütünleşip, hiçbir ayırım yapmadan başarıya ulaştı.

Basit gerekçe ve bahanelere sığınılarak törenlerin yapılmaması, göstermelik ve en alt düzeyde kutlanması, çocukların ruhlarında yarattığı heyecanı asla silemeyecek.

Ulusal bayramlar, toplumun ortak paydaşı belirli değer ve kavramları edilgen kılmak, zamanla yok etmek için çabalayanlar, hedeflerine ulaşamayacak.

Bu değerlerden rahatsız olunmakta, “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sözünün içerisi boşaltılmaya uğraşılmakta.

Milli irade yok edilerek, egemenlik tek adam yönetimine geçirilmeye, ‘her şey benimle başlar ve sona erer’ anlayışı egemen kılınmaya çalışılmakta.

Cumhuriyete ’90 yıllık reklam arası bitti’, ‘Abdulhamit ile Erdoğan atası duraklama dönemi’ diyebilecek kadar cehalet içinde olanlar maalesef mecliste.

23 Nisan, ulusal bayramlar, toplumun değer ve kavramlarını unutturmaya çalışanlar;

Bilininiz ki, bu ulusun yüreğinden hissettiği Atatürk’e bağlılığı, ortak değerlerine olan saygı ve sevgiyi söküp atmanız mümkün değildir. Başaramazsınız, başaramayacaksınız.

Ne kadar zorlasanız zorlayın, hiçbir güç o ışığı söndüremeyecek.

Nerede hata yapıldı?

Gazeteci- yazar Mine Söğüt’ün söylemiyle, “Cumhuriyetin en büyük hatası, gelecek nesillerin bindikleri dalı hiç kesmeyeceklerini sanmasıydı.”

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?