Adı: Erdal
Soyadı; Eren
Ana Adı; Şadan
Baba Adı; Ahmet
Doğum Yeri; Giresun/ Şebinkarahisar
Doğum Yılı; 25 Eylül- 1962
Öğrenim Durumu; Ankara Yapı Meslek Lisesi Öğrencisi
Sorumluluk alanı; Yurtsever Devrimci Gençlik Derneği Üyesi
Atfedilen Suç; Ortadoğu Teknik Üniversitesi öğrencisi; Sinan Suner’in öldürülmesini protesto edilen bir gösteri sırasında çıkan çatışmada er Zekeriya ÖNGE’yi öldürdüğü iddiası…
İddia edilen suçlama vuku bulduğunda Erdal 18 yaşına yeni girmişti…
Bu suçlamayı Erdal Eren’in, annesi ve babasına yazdığı son mektup’un satır arasında ifade ettiği gibi ifade edecek olursak; “…biliyorsunuz ki bu ceza işlediğim iddia edilen suçtan verilmedi. Asıl amaçlanan böyle bir olayda gözdağı vermek ve mücadeleyi engellemek hedefine dayalıdır. Bu nedenle sizinde bildiğiniz gibi, kendi hukuk kurallarını çiğneyerek bu cezayı verdiler” diyor…
Peki kimdi bu hukuk kurallarını çiğneyen güç?
12 Eylül faşizmiydi…
5’li Kenan Evren Cuntasıydı…
O tarihlerde cumhuriyeti ve demokrasiyi kurtarmak için yola çıkıp, bangır-bangır bağıran Cuntacılar, neyi kurtardılar, neyi kurtaramadılar onu bilemeyiz ama bilinen bir şey var ki, 1923 yılından 12 Eylül 1980 yılına kadar biriktirilmiş ne kadar olumlu değerler var ise; yavaş-yavaş, sindire-sindire, bazen gizliden-gizliye, bazen alenen ülkenin olumlu bütün değerlerini mezara gömdüler!…
Amiyane tabirle ve argo deyimle ifade edecek olursak; ülkenin anasını ağlattılar!
Nasıl mı ağlattılar?
İşte 12 Eylül Cuntasının bilançosu;
1 Milyon 683 bin kişi fişlendi
Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı
7 bin kişi için idam cezası istendi
517 kişiye idam cezası verildi
Hakkında idam cezası verilenlerden 50’si asıldı
98 bin 404 kişi örgüt üyesi olmak suçundan yargılandı
388 bin kişiye pasaport verilmedi
30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten çıkarıldı
14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı
30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına gitti
300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü
171 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi
23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu
3 bin 854 öğretmenin işine son verildi
Üniversitede 120 öğretim üyesinin ve 47 hakimin işine son verildi
400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası verildi
3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi
300 gazeteci saldırıya uğradı
3 gazeteci silahla öldürüldü
39 ton gazete ve dergi imha edildi
Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi
144 kişi kuşkulu bir şekilde öldü
14 kişi açlık grevinde öldü
16 kişi kaçarken vuruldu
95 kişi çatışmada öldü
43 kişinin intihar ettiği bildirildi
******
Ve Erdal Eren içinde; “Asmayalım da, besleyelim mi?” diye sessiz topluma gerekli deklareyi verdikten sonr13 Aralıkta Mamak Askeri Cezaevinde asıldı…
Asıldığında tıp bilimi ‘Kemik Yaşını’ 17 olarak tespit etmişti…
Fakat ne 17 yaşı, ne gençliği hesap’a katıldı!
Bir şafak vakti asıldı…
Asılmadan önce son mektubunda şöyle sesleniyordu; “…ama çok açıklıkla söylüyorum ki benim moralim çok iyi ve ölümden de korkum yok. Çok büyük bir ihtimalle bu işin ölümle sonuçlanacağını çok iyi biliyorum. Buna rağmen korkuya, yılgınlığa karamsarlığa kapılmıyorum ve devrimci olduğum, mücadeleye katıldığım için onur duyuyorum. Böyle düşünmem, böyle davranmam halka ve devrime olan inancımdan gelmektedir.”
Evet…
Bütün bunları o yüreği insan sevgisiyle çarpan genç delikanlı söylüyor…
Hem de hiçbir korkuya yer vermeden…
Ve darağacına yürürken, anne ve babasına yazdığı mektup üzerinden son mesajını şöyle iletiyor bizlere; “…sizlerden istediğim, zavallı ve çaresiz biriymişim gibi ardımdan ağlamanız beni yaralar. Bu konuda ne kadar güçlü, ne kadar cesur olursanız, beni o kadar mutlu edersiniz. Hepinize özgür ve devrimci selamlar.
Oğlunuz Erdal… “
İşte böylesine genç ve yürekli bir insandan korktuğu için onu astılar!
Ne mutlu bu topraklara ki, Mustafa Suphi’ler, Harun Karadeniz’ler, Mehmet Gümüş’ler ve Erdal Eren’ler gibi yurtseverler ve devrimciler yetiştirdi..
Unutulmadın Erdal…
Unutulmayanların arasında yer aldın…
Sevgili Erdal’cığım,
Bak sana ne diyeceğim…
Sana zorla bıraktırılan o mücadeleyi şimdi yüzlerce Erdal omuzladı…
Gözün arkada kalmasın…