Allah bize kitaplar indirerek gerçekleri, Peygamberler, Resuller ve o Peygamberlerin, Resullerin öğretisiyle ilim sahibi olmuş manevi doktorlar ve Mürşitler vasıtasıyla bizlere açıklamıştır.
Ancak şeytan ezelde verdiği söz gereği vazifesinde sadıktır ve bunu gerçekleştirmek için olanca gücüyle çabalalayarak insanları cehenneme sürüklemek için kandırmaya çalışacaktır. Bunu da hep Kur’an dışındaki ‘Emaniyye’ adı verilen kitaplar vasıtasıyla yapacaktır. Şeytan, hiç kimsenin ibadet yapmasına karışmaz. İnsanlar, ibadet etsinler ve o ibadetlerin kendilerini kurtaracağını zannetsinler ama o ibadetler kendilerini kurtarmasın. İşte şeytanın istediği tam da budur.
ŞEYTANI, DOST EDİNENLER BUNLARDIR AMA FARKINDA DEĞİLDİRLER
Bunların başında da ‘Hadis-i Şerif’ diye Kur’an’a ters düşen asılsız rivayetler (Kur’an’a ters düşmeyenleri tenzih ederiz) yaparlar. Hem kendileri mevzu hadislerin 5 ölçüsünden bahsederler ki bunlardan birisi de ‘basit bir iş için şiddetli bir ceza veya büyük bir mükâfat vaat ediyorsa o hadis mevzudur yani geçerli değildir ama insanları hep bu istikamette kandırırlar ve aldatırlar. Allah’ü Teâlâ bunu kıyametten bir kesit vererek bizi uyarıyor.
HADİD – 13-14: “Münafık erkeklerin ve münafık kadınların, âmenû olanlara: “Bizi bekleyin, sizin nurunuzdan bir parça alalım.” diyeceği gün, onlara: “Haydi arkanıza dönün ve nur arayın.” denir. Artık onların arasına, kapısı olan bir duvar çekilmiştir. Onun iç kısmında, orada rahmet ve onun dış tarafında, ondan (duvardan) önce azap vardır. Onlara seslenirler: “Biz, sizinle beraber olmadık mı?” (Onlar): “Evet, fakat siz kendinizi fitneye düşürdünüz, beklediniz ve şüphe ettiniz. Allah’ın emri (ölüm emri) gelinceye kadar emaniyye sizi aldattı. Ve gurur (aldatanlar, şeytan ve avaneleri), sizi Allah ile (Allah “Gafur’dur, Rahîm’dir, sizi affeder.” diyerek) aldattı.” dediler.”
ÇÜNKÜ İBLİS, YUKARIDA SÖYLEDİĞİMİZ GİBİ VAAT ETMİŞ. VADİNİ GERÇEKLEŞTİRECEKTİR.
NİSA – 118-119-120 : “Allah, ona (şeytana) lânet etti. Ve (şeytan) şöyle dedi: “Ben mutlaka, Senin kullarından belli bir nasib edineceğim. Ve onları mutlaka dalâlette bırakacağım. Ve onları, mutlaka emaniyyeye (kuruntuya) düşüreceğim ve mutlaka onlara emredeceğim.” Böylece onlar, mutlaka davarların kulaklarını kesecekler ve onlara emredeceğim, öyle ki mutlaka, Allah’ın yarattığını değiştirecekler. Ve kim, Allah’tan başka, şeytanı dost edinirse artık o, apaçık bir hüsranla hüsrana uğramıştır. (Şeytan) onlara vaad eder ve onları emaniyyeye (kuruntuya) düşürür. Ve şeytan, onlara aldatmaktan başka bir şey vaadetmez.”
LOKMAN – 33 : “Ey insanlar, Rabbinize karşı takva sahibi olun! Ve o günden korkun ki; baba, oğluna karşılık veremez (yardım edemez). Ve oğul da babasına bir şeyle karşılık veremez. Muhakkak ki Allah’ın vaadi haktır. Öyleyse dünya hayatı sakın sizi aldatmasın. Gurur (tagut), Allah’a karşı sakın sizi kandırmasın.”
FATIR – 5-6 : “Ey insanlar! Muhakkak ki Allah’ın vaadi haktır. Öyleyse dünya hayatı sizi sakın aldatmasın. Aldatıcılar da sizi Allah ile (affına onu düşman edinin. O, kendi hizbini (taraftarlarını) sadece alevli ateş (cehennem) ehlinden olmaları için (güvendirerek çağırarak) aldatmasınlar. Muhakkak ki şeytan, sizin düşmanınızdır.”
Peki, vadini yerine getirmiş mi? Evet kıyametten bir kesit veriyor Allah’ü Teâlâ.
SEBE – 20-21 :” Ve andolsun ki iblis, onlar üzerindeki zannını (hedefini) yerine getirdi. Böylece mü’minleri oluşturan bir fırka (Allah’a ulaşmayı dileyenler) hariç, hepsi ona (şeytana) tâbî oldular. Ve onun (iblisin) onlar üzerinde bir sultanlığı (nüfuzu, tesiri) yoktu. Ahirete (hayatta iken ruhunu Allah’a ulaştırmaya) inanan kişi ile ondan (Allah’a ulaşmaktan) şüphe içinde olanları bilmemiz için (iblisle onları imtihan ettik). Ve senin Rabbin herşeyi hıfzedendir.”
Peki, emaniyye nedir? El yazması kitaplardır. Yani Kur’an-ı Kerim’in dışındaki kitaplardır ve çoğu zanna dayalıdır.
BAKARA – 78-79 : “Onlardan bir kısmı ümmîlerdir. Onlar (Allah’ın) Kitabı’nı bilmezler, sadece emaniyyeyi (kişilerin yazdığı kitapları) bilirler. Ve onlar sadece zannediyorlar. Yazıklar olsun onlara ki; elleriyle kitap yazarlar, sonra da (emaniyye bilgiler içeren) bu yazdıklarını az bir bedel (para) karşılığında satmak için: “Bu, Allah’ın indindendir.” derler. Yazıklar olsun onlara, elleriyle yazdıkları şeylerden dolayı. Yazıklar olsun onlara, kazandıkları şeyler sebebiyle.”
Bütün meallerde bu emaniyye kitapları, “Yahudiler zamanında ve onlara aittir” diye yazarlar. Hâlbuki ‘Emaniyye’ her dönemde iblisin yani şeytanın ilahı olarak var olmuştur.
NİSA – 122-123-124 : “Ve onlar ki, âmenu olup, nefsi ıslâh edici (nefsi tezkiye edici) salih amel işlediler, işte onları, altlarından nehirler akan cennetlere koyacağız, orada ebediyyen kalacak olanlardır. Allah’ın vaadi haktır (gerçektir). Ve Allah’tan daha doğru sözlü kim vardır? Sizin emaniyyenizle ve kitap ehlinin emaniyyesi ile değil, kim kötülük yaparsa (sadece) onunla cezalandırılır. Ve kendisi için Allah’tan başka bir velî ve bir yardımcı bulamaz. Ve, erkeklerden veya kadınlardan mü’min olarak, kim salih amel (nefs tezkiyesi) yaparsa o taktirde, işte onlar, cennete girerler ve onlara hurma çekirdeğinin lifi kadar (zerre kadar) bile zulmedilmez.”
NEDİR BU OYALAMALAR ALDATMACALAR?
-La ilahe illallah diyen cennete girecektir.
-Kalbinde zerre kadar imanı olana Peygamber efendimiz şefaat edecektir.
-Cehennemde günahımız kadar cezamızı çekip cennete gireceğiz.
-İmanın 6 şartını dil ile söyleyen kalbi ile tasdik eden mü’min olur.
-İslam 5 şarttan ibarettir. Bunları yerine getiren cennete girecektir.
-Hidayet, doğru yoldur. İslam’ın 5 şartını yerine getiren hidayettedir.
-Takva, Allah’tan korkmaktır. Allah’tan korkan herkes Takva sahibidir ve cennetliktir.
-Hac’ca giden herkes “Anadan doğmuş” gibi olur ve günahsızdır. Dolayısıyla cennete gider.
-Cuma günü “şu kadar” salavat getirenin işte şu kadar günahı af olur.
-Allah ile kul arasına kimse giremez, Mürşid şirktir.
-Tasavvuf, Tarikat diye bir şey yoktur.
-İrşad, dini bilgilendirmedir. Bunu herkes yapabilir.
-Kur’an, Hadislerle tefsir edilir.
Ve buna benzer çok hurafeler birer aldatmacadır. vs…
Allahû Tealâ, Âdem (A.S)’a secde etmemesi üzerine şeytana soruyor: “Ya iblis! Emrime rağmen seni, Âdem (A.S)’a secde etmekten men eden nedir?”
İblis de: “Sen onu çamurdan yarattın. Beni ise ateşten yarattın. Ben ondan üstünüm” diyor.
Oysaki Allah’û Teâlâ’nın; “secde edin!” emri, ona üfürdüğü ruh sebebiyledir. O ruh, Allah’ın ruhudur. Bu sebeple Âdem (A.S)’a secde, onun fizik vücuduna secde değildir; ondaki Allah’ın ruhuna secdedir. Öyleyse hepiniz, ruhunuzu Allah’a geri döndürmekle, Allah’a ulaştırmakla vazifelisiniz. Allah ile olan ilişkilerinizde yapmanız lâzım gelen şey; ilk işlev, ruhunuzu Allah’a ulaştırmaktır.
Fizik vücudunuz, ruhunuzun ötesinde bir varlık daha taşır. Onun adı: Nefstir. Ruhunuzun kalbi %100 hasletlerle doludur. Bu hasletler bütün güzellikleri içerir. Sevgi, dostluk, cömertlik… Bütün güzellikler, ruhunuzun hasletlerindedir. Nefsinizin kalbi ise %100 afetlerden oluşur. Ruhunuzda sükûnet var; nefsinizde öfke. Kin, nefsinizin afeti; dostluk, ruhunuzun hasleti. Düşmanlık da nefsinizin afetidir. Onun karşılığı da dostluk, sevgi. Nefsinizdeki nefretin karşılığı; ruhunuzda sevmek olarak tahakkuk ediyor. Böylece nefsiniz %100 afetlerden oluşan bir hüviyet taşır. Her afet, sizi mutsuz kılacak olan bir vasıtadır. Nefsinizin afetlerine ne kadar tâbî iseniz, o kadar negatif bir dünyada yaşıyorsunuz.
Öyleyse mutluluğu yaşamak hepinizin görevidir. Böyle bir saadet müessesesi sizlerin gayretiyle yaşanır. Eğer bir insan nefsindeki afetleri yok etmezse, o zaman ömür boyunca bir kavganın içinde yaşayacaktır. Nefsi afetlerle doludur. Nefsin afetleri, Allah neyi emretmişse onu yapmamayı emreder. Ruh ise hasletlerle doludur. Allah neyi emretmişse onları mutlaka yapmayı ister. Gelelim Allah’ın yasaklarına! Allah neyi yasak etmişse, nefs mutlaka onları yapmak ister. Allah neyi yasak etmişse, ruh asla onu yapmak istemez.
Kendini Müslüman olarak görüp, buna mukabil Allah’a ulaşmayı dilemeyenlerin toplumdaki oranı yaklaşık % 95 olarak ifade ediliyor. Ayetlerde de açıkça Allah’a ulaşmayı dilemeyenlerinin gideceği yerin Cehennem olduğu ifade edildiğine göre…
Çözüm nedir? Allah’a ulaşmayı dileyerek, manevi doktorumuzu Allah’a sormak, nefsimizin afetlerini temizlemek, hidayete ermek ve takva sahibi olmaktır.
Allah razı olsun. Sevgi ile kalın.