Yazının üst başlığı olan; “AİHM Türkiye’deki Yasakları Soruyor” başlığını, yeni yılın ikinci günü olan Cumartesi gazetelerinden okudum…
Önce, çok haklı ve yerinde sorulan bir soru dedim…
Daha sonra da üzerinde uzun-uzun düşünmeye aldım kendimi…
“Yahu” dedim…
“İyi ki yeryüzünde AİHM var dedim”
“Biz yıllardır içeride birbirimize diş gösterip birbirimizle dalaşıp hırlaşırken bir Allah’ın kulu ortaya çıkıp da; yahu kardeşim nedir sizin birbirinizle alıp veremediğiniz de sürekli didişip duruyorsunuz, Allah’ın her günü birbirinizin gözünü çıkarıp, başını yarıyor, hatta birbirinizin canını alıyorsunuz. Allah’ın her günü birbirinizin gırtlağına basıyorsunuz. Allah’ın her günü bir evin kapısından cenaze kaldırıyorsunuz. Yetmedi mi aldığınız canlar. Bitmedi mi kan davanız. Nedir bu aylardır kapıya çıkma yasaklarınız?” diye bir soru soracaktır herhalde ‘Batılı Adalet Patronları(!) veya AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) öyle değil mi?
Eh, böyle bir soru sorarsa da haksızda değil hani…
Yerinde ve sorulması gereken bir soru…
Hatta ve hatta çooook-çok gecikmiş bir soru!
Ve gazetelerden öğrendiğimize göre AİHM şu soruları soracakmış;
3.” Sokağa çıkma yasağı olan bölgelerde, özellikle de başvurucuların yaşadığı bölgede ikamet edenlerin yaşam haklarını korumak için ne gibi tedbirler alınmıştır ve alınmaktadır?”
AİHM bu üç soruyu Türkiye Cumhuriyeti hükümetine soracakmış…
Demek ki bu soruların muhatabı hükümet…
Eh, hükümetinde uluslararası ölçekte ağzı laf yapan bilge hukukçuları var olduğuna göre bu soruların ‘yanıtları’ onlarda nazırdır.
Bizim aklımız ermez ve bu konu bizi aşar…
Ancak bu konu ‘bizi aşar’ diye bizde fikrimizi belirtemeyeceğiz anlamına gelmez bu…
Elbet bizimde kendi çapımızda doğru veya yanlış, dağarcığımızda üç-beş sözle kendimizi ifade edeceğimiz birkaç sözümüz vardır diye düşünüyorum…
Örneğin birinci soruda; “Sokağa çıkma yasağının hukuki temeli nedir” diye soruyor AİHM sorgucuları.
Vallahi hukuki temeli nedir ne değildir onu bilemeyiz ama…
Güneydoğu bölgemizde kimin kime vurduğu belli değil be üstadım!
AİHM yetkilileri ikinci soruda da kısaca diyorlar ki; “Sokağa çıkma yasağı sürerken, sağlık, gıda ve elektir gibi öncelik taşıyan hizmetler verilebiliyor mu?” diye soruyor…
Büyüklerimiz resmi ve hukuki olarak nasıl bir yanıt verirler onu bilemem ama bana soracak olursanız, sizlere şöyle yanıt verebilirim;
“Elektrik konusunu bir tarafa bırakırsak, gıdalarını temin etmek için önce sokağa çıkmaları gerekli olduğuna göre ‘yasak’ olduğu için sokağa çıkamıyorlar. Çıksalar bir kaza kurşunuyla ‘.ok’ yoluna öte dünyayı boylayacaklarını çok iyi biliyorlar. Sağlık konusunda da aynı akıbetle karşılaşacaklarını ezber etmişler!”
Üçüncü soru biraz daha komik, biraz daha uçuk gibi geldi bana…
Nedeni; ” …bölgede ikamet edenlerin yaşam hakkını korumak için ne gibi tedbirler alınmıştır?” diye soruyor AİHM hukuk patronları!
Bende diyorum ki; “yahu kardeşim sen bizi iyiden iyiye ‘yavşak mı’ sanıyorsun, yoksa ..aşşak mı geçiyorsun?”
Ulan Avrupalı kardeşim, AİHM’li sırdaşım, evden dışarıya çıkmanın yasak olduğu bir bölgede, güvenlik anlamında başka nasıl bir tedbir alınabilir?
Bölge sakinleri evden dışarıya çıkamadığına göre, tedbir evin içinde alınıp, can güvenliği için dışarıya çıkması zinhar yasaklanmıştır!
Çıkamadığına göre evin içinde çoluk-çocuk güvenlikte sayılır!
Eh, illa da “Ben dışarıya çıkacağım” derse artık o’da onun bileceği iş!
Dur, dur, dur, dur!…
Yahu AİHM’ciler bu soruya bize niye soruyorlar ki?
Amerika’ya, İngiltere’ye, Rusya’ya, Fransa’ya, İtalya’ya sorsalar ya…
Örneğin; IŞİD denilen örgüte hangi ülke kaç teröristle destek oldu?
Bu örgütün bütün eylem ve savaş gereksinimlerini hangi ülkeler verdi?
Bu örgüt üyeleri elini-kolunu sallayarak Orta doğuya nasıl geldiler?
Yalnız sadece IŞİD örgütünü değil, Ortadoğu coğrafyasında ne kadar terör örgütü varsa, bunları bu coğrafya da barındırıp besleyen, yaptıkları her eyleme göz yuman ülkeler hangi ülkeler deresiniz?
Sayısını gerçekten bilmiyorum ama Ortadoğu coğrafyasında bugün terör için ikamet eden 10-15 tane farklı örgüt konuşlanmış durumda…
Şimdi bu son saptamayı yaptıktan sonra, aklıma yine şeytanca sorulması gereken bir soru geliverdi…
O’da şu: “Yahu örgütlenme, yapılanma ve düşünce yapıları birbirinden farklı olan bu örgütler nedense birbirilerine karşı cephe kurup savaşmıyorlar da, planlamayı ince ayrıntılarına kadar öylesine güzel yapmışlar ki, büyük kentlerde ki kabadayılar gibi birbirlerinin mıntıkalarına hiç girmiyor ve birbirlerine hiç racon kesmiyorlar!”
Çok saçma bir soru değil mi?
Hadi sizin dediğiniz gibi olsun…
Ben şimdi AİHM’in sorduğu sorulara verilecek yanıtları çok merak ediyor ve merak ettiğim gibi gösterilen gerekçelerin kamuoyuna hilesiz-hurdasız ve doğru-dürüst açıklama yapılacak mı bunu çok merak ediyorum…
Tabi birde benim yukarıda saçma-sapan sorduğum soruların yanıtı var mıdır, yok mudur birde bunu merak ediyorum…
Bakalım, bekleyip göreceğiz…