TOPLUMCU DÜŞÜNEN SANATÇILAR ARAMIZDAN BİR-BİR AYRILIYORLAR

TOPLUMCU DÜŞÜNEN SANATÇILAR ARAMIZDAN BİR-BİR AYRILIYORLAR

Topluma ayna tutan sanatçılar…
Güldürürken düşündürüp ağlatanlar…
Karanlığa ışık tutup, toplumu aydınlatanlar…
Birer birer, zamanlı zamansız aramızdan ayrılıyorlar…
Ve bu dünyaya veda ediyorlar…

Bu sefer kim’mi ayrıldı?
Bu seferde araamızdan ayrılan toplumcu sanat adamının adı;
Umur BUGAY…
Şu an birçok sayfa arkadaşımın ve sohbet paydaşlarımın;
“Bu övgüye değer bulduğun toplumcu düşünce yapısına sahip Umur Bugay’da kimdir”
“Madem bizleri düşündürürken güldüren ve güldürürken ağlatan, sonrada aydınlatan bu sanat adamının adını neden bir Kemal SUNAL kadar, Tarık AKAN veya Münir ÖZKUL kadar duymadık” diye aklından geçirenler vardır diye düşünüyorum…
Ki, böyle düşünenler varsa haksız da sayılmazlar…
Üstelik haklılar…

Çünkü biz toplum olarak (tüketim toplumu) olarak hep vitrin görselliğine alışkın bir toplum olduğumuz için sadece vitrinde ön plana çıkan objelere bakarız…

Ve bu izlediğimiz güzel vitrini kimler hazırlıyor?
Kimler emek vererek bu hale getiriyor?
Arka planda kalan mutfak kısmında kimler bu işin altyapısını veya mimarlığını yapıyor?
Pek öyle araştırma ve soruşturma alışkanlığımız yoktur…

Bizim için önemli olan ‘türküyü ve şarkıyı’ kim iyi söylerse, en iyi sanatçı odur…
Ona eşlik eden bağlama ve saz ekibinin hiç mi hiç önemi yoktur.
Derleyicisi, bestecisi, güftecisi kimdir? onunda kim olduğu pek önemli değildir…
Kısacası biz toplum olarak ‘sonuçları’ üzerinden değerlendirme yapan bir toplumuz…

Bir filmin başrol oyuncusu çizdiği karakterlerde bizi konuşmaları ile güldürüyorsa, düşündürüyorsa; bu başarı o sanatçıya aittir…
Aynı şey diziler içinde geçerlidir…

Yani kısaca demem o ki;
İzlediğimiz bir filmin veya dizinin, yazarı-çizeri kimdir?
Senaristi kimdir?
Yönetmeni kimdir?
Teknik kadrosunda kimler vardır, kimler yoktur?
Bunların hepsi bizim için bir ayrıntıdan ibarettir!
Fazla ilgilenmeyiz yani…

Halbuki büyük bir zevkle izlediğimiz “Kapıcılar Kralı” filminin ve; “Düttürü Dünya”
“Çöpçüler Kralı”
” Hababam Snıfı”
“Hasip ile Nasip”
“Yoksul”
“Deli Yusuf”
“Postacı”
“Aslan Bacanak” filmlerinin öyküsünü yazan ve senaristliğini yapar birileri olmalı…
Yıllar önce, uzun süre zevkle izlediğimiz “Bizimkiler” dizisinin de bir senaryo yazarı olmalı öyle değil mi?

İşte o senaristin ve sanat adamının adı: Umur BUGAY’dı…
Bu değerli sanat adamımız ki; hiçbir zaman bencillik yapıp ön plana çıkmak istemediği gibi hep arka planda kaldı…

Daha da yakından ve özet olarak tanıyacak olursak kimdir bu değerli sanat adamımız?

1941 yılında Ankara’da doğdu…
İlk ve orta okulu doğduğu kentte okuduktan sonra liseyi İstanbul Haydarpaşa lisesinde okuyup 1959 yılında mezun oldu.
Daha sonra ise İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümünden 1964 yılında mezun oldu.

1962 yılında sanat hayatına Arena Tiyatrosunda başladı.
Daha sonra sırasıyla;
1972 yılında Gülriz Sururi-Engin Cezzar Tiyatrosu
Halk Oyuncuları
Dostlar Tiyatrosunda hep oyuncu, hem yönetmen ve hemde dramaturg olarak görev yaptı…

1972 yılında yazdığı oyunların birçoğu Devekuşu Kabare tiyatrosunda sahneye kondu.

Değerli sanat adamımız Umur Bugay, birbirinden güzel film senaryolarının altına imza attığı gibi, birçok ödülünde sahibidir.
1970-Pir Sultan Abdal (oyun) ödülü
1976- İşte Hayat (senaryo) ödülü
Antalya Film Şenliğinde “En iyi Özgün Senaryo (ödülü)
1978- “Çöpçüler Kralı’ Senaryo (ödülü)

Veeeeeee…
Bu değerli sanatçımızda 78 yaşında aramızdan ayrıldı ve sonsuza doğru yolculuğa çıkıyor…
Diğer toplumcu sanat arkadaşlarının yanına gidiyor…
Ve gitgide, birer birer toplumcu sanatçılar azalıyor…

Son söz olarak ne söylenebilir ki;
Güle güle git bizi ömür boyu yazdığın senaryolarla güldüren adam…
Güldürürken düşündüren…
Düşündürürken ağlatan adam güle güle…

Yolların ışık,
Mekanın cennet olsun…
Ve sanat dünyasının başı sağ olsun…
Güle güle git bizleri güldüren insan güle güle git…
Gittiğin yerde toplumcu sanatçıların hepsine bizden de selam et.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?