Son gelişmeler üzerine tespitler

Son gelişmeler üzerine tespitler

“Oslo Görüşmeleri” yapılırken sorun yok! Daha sonra “Çözüm Süreci” görüşmeleri yapılırken de sorun yok! Terör örgütü liderinin mektubunu, HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’e Nevruz’da Diyarbakır’da okuturken de sorun yok! Dolmabahçe’de mutabakata varılırken de sorun yok!

‘Habur Yargısı’ yaşanırken de sorun yoktu!

Hatta o zamanlarda, bugün suçlanan HDP’li vekiller İmralı ile Ankara, Diyarbakır ve Kandil arasında ‘postacı’ görevini yerine getiriyorlardı.

Haber ve mektup getirip götürüyorlardı…

İktidar kanadından ve yandaş yazarlardan Öcalan’a övgüler düzülüyordu.

O günlerde , ‘terörle müzakere edilmez mücadele edilir’ diyenlerde vardı ama dinleyen ve kulak asan yoktu.

Çünkü ‘cicim ayları’ yaşanıyordu!

Oslo’da bir MİT yetkilisi, terör örgütünün temsilcilerine, “Güneydoğu kentlerini silah ve cephane deposuna çevirdiğinizi biliyoruz” diyebiliyordu.

Valilere “sürece zarar vermemek için operasyon yapmayın” talimatları verilebiliyordu!

Sonra ne oldu?

Harç bitti yapı paydos oldu. ‘Cicim ayları’ sona erdi.

‘Terör örgütü ile müzakere edilmez, mücadele edilir’ diyen sorumluluk sahibi olanlar haklı çıktı. Ancak zararı ülkemiz çekti.

Analar çekti. Dul kalan eşler, öksüz kalan çocuklar çekti…

***

Öküz öldü ortaklık bozuldu. Şimdi HDP’li eşbaşkanlara ve vekillere operasyon yapılıyor. Operasyon yapılan isimler tutuklanıyor.

Ancak burada da bir ‘amaç’ olduğu görülüyor.

Aslında bir değil, birkaç ‘amaç’ var. İktidar bir taşla çok kuş vurmayı hedefliyor.

Öncelikli ‘amaç’ MHP desteğini sağlama almaktır. Gerek gündeme getirilen idam konusu, gerekse ‘terörle müzakere değil mücadele ediyoruz’ algısı ile MHP’li vekillere ve tabanına mesaj verilmek isteniyor.

Çünkü başkanlık için TBMM’de MHP’li vekillere, olası referandumda da MHP’li seçmene ihtiyacı var.

İkinci amaç ise CHP’yi zora sokmaktır.

Nitekim CHP liderinin tutuklamalar sonrası ilk açıklaması ve sonrası gelişmeler bu niyetin varlığını ortaya koymaktadır.

CHP liderinin sözlerine, Başbakan Yıldırım’ın verdiği yanıt ile hafta sonu MHP liderinin sözleri birlikte değerlendirilse şu tespit yapılabilir.

İktidar bu süreçte ülkemizi iki cepheli bir siyasete sürüklemek istemektedir.

AKP ve MHP’nin oluşturduğu ‘milliyetçi-muhafazakâr demokrat’ cephe birinci cephedir. Bu cephe son ‘saray’ görüşmesi ile ve birbirine paralel açıklamalar ile kurulmuşa benziyor.

İktidar, bu cephenin karşısında ise CHP-HDP cephesi oluşsun istiyor.

Bu yolla, CHP’yi HDP üzerinden ve terör üzerinden yıpratırım, tabanında tartışma yaratırım ve siyasi kazanç elde ederim planı yapıyor!

CHP bu tuzağa düşmemelidir. Kendi ayağına kurşun sıkacak söylemlerden özenle kaçınmalıdır.

Elbette CHP liderinin söylediği gibi arzu edilen, “seçimle gelenin seçimle gitmesidir.”

Ancak siyasi parti liderleri için geçerli olan bu ilke her zaman vekiller için geçerli olmayabiliyor. CHP’nin yapması gereken, iktidarın geçmişte “Oslo Görüşmeleri” , “Çözüm Süreci” adı altında izlediği politikaların, terör örgütünün ekmeğine yağ sürdüğünü etkili şekilde kamuoyuna anlatmaktır.

Kamuoyunun hafızasını tazelemektir.

Bu arada elbette demokrasiyi ve özgürlükleri de savunabilir.

Tutuksuz yargılamaları öne çıkarabilir.

Hem iktidarın hem de HDP’nin yanlışlıklarını net şekilde ortaya koymak CHP’nin temel siyaseti olmalıdır.

***

Kamuoyunda son tutuklamalar üzerine ara seçim tartışmaları da yapılıyor. Şu an ara seçimi gerektirecek bir durum söz konusu değildir.

Ara seçimin zorunlu olması için, ya TBMM üyelerinin % 5’i boşalmalıdır. Ya da herhangi bir ilin TBMM’de hiç temsilcisi kalmamalıdır.

Şu an iki koşulda yok.

Ayrıca HDP’li vekiller için tutuklu yargılama kararı çıktı. Henüz kesinleşmiş bir yargı kararı yok.

Bu nedenle TBMM üyelikleri de sürmektedir. Tutuklu olmaları TBMM toplantılarına katılamamaları için geçerli bir mazeret olduğu için, devamsızlık yolu ile üyeliğin düşmesi de söz konusu değildir.

Şayet yargılama sonucunda kesinleşmiş yargı kararı, vekillik yapmalarına engel ise üyelikler mahkeme kararının TBMM’de Genel Kurulda okunması ile düşer.

Bu nedenle ara seçim tartışmaları yersizdir.

***

Geçtiğimiz hafta Türkiye Cumhuriyeti ile yaşıt Cumhuriyet Gazetesine operasyon yapıldı. Gözaltılar oldu.

Gözaltına alınan gazetecilere savunma hakkına aykırı olarak beş gün avukatları ile görüşme yasağı getirildi.

Beşinci günün sonunda da mahkemeye çıkarıldılar!

Operasyonun savcısı tartışmalı.

Operasyon tartışmalı.

Karar ise dokuz gazetecinin tutuklanması oldu…

Cumhuriyet operasyonunu yürüten savcı halen geçmişte FETÖ üyeliğinden tutuksuz yargılanıyor.

En azından kendisine verilen tutuksuz yargılanma kararını, dokuz gazeteci içinde düşünmesi gerekiyordu!

Savcının kendisi tutuksuz yargılanıyor.

Gazetecilerin tutuklu yargılanmasını savunuyor!

Hukukta getirildiğimiz durumu bu olay özetlemektedir.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?