Siyaset nezaket, zarafettir

Siyaset nezaket, zarafettir

Siyaset dört mevsim gibidir. İlk bahar Yaz, son bahar, kış vardır .!
Siyaset nazik bir konudur.
Nezaket ister.
Laf taşlarını sıralarken, lafın gidişatı, ahengin, nezaketin, hoşgörünün, karşılıklı sevgi ve saygının karışımından oluşan bir üsluba dayandırılmalıdır.
Olmazsa, siyasetçi olmaya soyunanlar bir saman alevi parlayıp sönerler.!
Bazen o alev kendilerini yakar geçerde farkına vardıklarında her şey için çok geç kaldıklarını ancak o zaman anlarlar!
Siyaset uzun soluklu bir yoldur diyenleri keşke can kulağıyla dinleyenler olsaydı.
Hele ki siyasetin içinde aktif rollere soyunmuş ve bu roller için seçilmişseniz!
Atalarımız, “Söz dokuz boğumdur, sekizini yut birini söyle” demişler, demesine amma, siyaset yolunda yürüyebilirsin denilenlerden bazılarının, ne sözü yutmaya, ne konuşurken düşünmeye niyetleri vardır!
Bildiğimiz bu sözleri, her an karşımıza çıkan bu öğütleri, keşke anlamaya çalışsak, çalışmak yetmez uygulasak.
Ne kadar çok şey değişir hayatımızda…
Herkes dikkat etse sözlerine dünya daha katlanılabilir bir yer olur.
Belki bunların hepsine bir söz kadir oluyor işte.
Nezahat herhangi bir kimse değildir.
Nezahat sıradan birisi hiç değildir. Nezahat bir simge, bir semboldür.
Nezahat.
Ama… “Nezaketi elden bırakmamaya” özen göstermeliyiz.
Oysa siyaset bir sanattır. İnsanların sorunlarına çözüm bulmak adına sorumluluk üstlenenlerin girdiği zahmetli ve bir o kadar da rahmetli yoldur. Vebali de büyüktür. Doğru ve hayırlı işlere vesile olunca manevi anlamda kazanımı çoktur. Peygamber mesleğidir. Yönetenin de yönetilenin de üzerine düşen vazifeler vardır. Kimse başını kuma gömerek sorumluluğu yokmuş gibi davranmamalıdır.
Ne diyor Dücane Cündioğlu; “İçtenlik ile nezaket birleşmedikçe “zarafet”, yetenek ile çaba birleşmedikçe “marifet” meydana gelmez.”
“Vizyonumuzun temeli sevgidir”

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?