SİYASET Mİ?

SİYASET Mİ?

Bu siyaset denilen illeti kim icat etti ise Allah müshehakını versin diyerek söze başlamak istiyorum.
Yaklaşan bir Mahalli İdareler Genel Seçimi var. Belediye Başkanları başta olmak üzeri Belediye Meclis Üyeleri, İl Genel Meclisi Üyeleri, Muhtarları ve Azalarını seçeceğiz.
Curcuna büyük!
Çocukluğundan beri siyaset ile ilgilenen ve en üst seviyede görev yapmış biri olarak gayet samimi duygularımla bunu deklare etmekten de beis görmüyorum.
Allah ocağına incir ağacı diksin!
Derken aklıma Mustafa Ağabeyim geldi.
Yıllarca FİSKOBİRLİK’te çalışmış, Basın-Yayın Müdürlüğünün başında görev yapmış daha sonra Belediyeye geçerek Başkan Yardımcılığı görevine kadar yükselmiş Giresun sevdalısı bir isim.
Siyasete kurban gitmişti.
En sonunda Giresun’u terk-i diyar eyleyerek Antalya’da kalan ömrünü tamamlamak istemişti.
Ömrü vefa etmedi.
Allah mekânını cennet etsin.
Böyle örnekleri çoğaltmamız gayet kolay.
Sadece o değil elbette…
Sırf yazdığım bir haberden dolayı ve Türk Milliyetçisiyim diye çapı düşük bir milletvekilinin çapsız valilere verdiği talimatla Milli Eğitim Müdürlüğünde memurken neler yaşadığımı ben bilirim.
Vakıa, hakkımda açılan onca inceleme ve soruşturmalara rağmen bir tane bile ikaz-ihtar verilememesi bile manidardır.
Işığını sönmez zanneden milletvekilinin dolaylı da olsa Fetö terör örgütü ile bağlantısını öğrenince “Yalancının mumum yatsıya kadar yanar” atasözü aklıma geldi.
Sönmez idi bir an da söndü.
Hakkımda dava açan ve şimdilerde Giresun Belediye Başkanlığı için fink atmaya gelen bir başka vekil eskisinin Fetöcülerle el ense istişarelerinin emarelerini gördükçe “Yüzsüzlüğün bu kadarına da pes” diyoruz.
***
Yıllar önce idi… Yani askerden geldikten sonra.
Rahmetli babam (mekanı cennet olsun – hayatımda gördüğüm en saf insandı) evde laf atıyor; “Gazetecilik karın mı doyuruyor kendine doğru dürüst iş bulsana” derken Sağlık, Milli Eğitim, Maliye, Belediye derken Beden Terbiyesi İl Müdürlüğü personel ilanları açıyor işe girmek için sınavlara giriyoruz.
Hepsinde yazılıları kazanıyoruz sıra sözlüye gelince sınavda alınan puan para etmiyor.
“Yoksa arkanda dayın, olduğunuz yerde sayın” diyorlar.
En son girdiğin Beden Terbiyesi İl Müdürlüğü Ayniyat memurluğuna alınacak 3 memur için açılan ilk sınav olan yazılıdan birincilikle çıkmamıza rağmen sözlüden sonra yedek birinciliğine düşüyorduk.
Sınav komisyonunda olan hocam Selami Çelebi beni kazandırmak için çaba sarf ediyor ama nafile.
Emir büyük yerden…
Uchi Mata’yı (Judo sporunda bir teknik) bilmemize, İstiklal Marşının 10 kıtasını soluksuz okumamıza rağmen nafile.
Demek ki siyaset böyle bir şey koskoca 19 Eylül Kapalı Spor Salonunda yapılan yazılıdan birinci çıksan bile dayın yoksa fayda etmiyormuş.
Yaşadığım incilmeleri kâğıda döksem sanırım roman olur.
Ve tüm bunların üzerine Doğru Yol Partisinde siyasete başlamış ve Türk Milliyetçiliği (Türkçülük) Ülküsünü benimsemiş biri olarak 20 yıla yakın MHP’de en üst seviyede siyasi ömrünü sürdüren biri olarak ülkemin insanına acımaktan başka elimden bir şey gelmiyor.
Velhasıl, hiçbir şey eskiye göre daha ileriye gitmiyor ne yazık ki!

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?