Günlerden; 8 Mart…
Yani “Dünya Emekçi Kadınlar Gününün” tüm dünyada kutlandığı tarih…
TV’lerde “Akşam Haberleri”
Her zaman olduğu gibi önce günün ölüm bilançosu sunuluyor…
Ardından sıra ile ülkenin vatansever liderlerinin demeçlerini dinliyoruz!
Derken benim en çok dikkatimi çeken bir haberi şöyle veriyor TV Haber Sunucusu; “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününe rastlayan bir günde Muğla ilinin Fethiye İlçesinde bir Balerin Heykeli müstehcen bulunarak kaldırıldı.”
TV Sunucusu bir yandan haberi verirken, öte yandan görüntülerde de bir buldozerin kepçesi (müstehcen sayılan heykelin) beline halatı dolamış ve yerinden kaldırmaya çalışıyor…
Birdenbire aklıma ‘Ucube’ heykelin dramı geliverdi…
Nedendir bilmem, birden bire akılma ‘Nü’ resimlerin üzerine peştamal ve havlularla kapatılırken; “Vesüphanallah!” mırıldanmaları geliverdi!
Son elli-altmış yıldır ellerinde çekiçlerle ve balyozlarla Atatürk heykelleri başta olmak üzere diğer heykellere saldırıldıktan sonra, yöneticilerin hiçbir ön araştırmaya, kovuşturmaya ve soruşturmaya yer vermeden o bilenen malum öngörülerini öne sürerek; “Bu heykellere saldıranlar meczuptur, meczup” diye demeç vermeleri aklıma geliverdi!
Bu Muğla’nın Fethiye ilçesindeki ‘Balerin Heykelinin’ belinden bağlanmış bir halatla yukarıya doğru kaldırılınca birdenbire aklıma bir zamanlar Irak Lideri Hüseyin Saddam’ın heykelinin yerinden sökülüş sahnesi aklıma düşüverdi…
Ve…
Ve ‘Balerin Heykelinin’ buldozerle kaldırıldığını görünce asıl akılama gelen ne oldu dersiniz?
Ünlü tiyatro ustası Haldun Taner’in 1965 yılında yazdığı ‘Vatan Kurtaran Şaban’ oyunundaki ‘Balerin Sahnesinden’ sonra finaldeki “Çürümüş Bir Şey Var” şansonu aklıma geliverdi.
Ve bu finalde söylenen şanson şarkının sözlerini sizinle paylaşmak isterim;
Neye varacak
Neye varacak
Neye varacak
Bu işin sonu
Heratio sormakla haklı
Haklı Marcellus’un cevabı
Aldırmasa da Hamlet
Çürümüş bir şey var
Danimarka krallığında
Çürümüş
Çürümüş
Çürümüş
Bir şey var
Neye baksan etrafta
Avcı kuşu kuşa vurduruyor
Atmacayı kendine ajan tutmuş
Kuzuyu kurttan koruyan köpek
Kurtla ortaklık kurmuş
Kol geziyor kentte hırsız
Dağ başında eşkıya
Sararmış otlar
Çatlamış toprak susuzluktan
Çürüyen balık ta başından kokar
Çürümüş Hamlet yürekler, başlar
Neye varacak
Neye varacak
Neye varacak
Haratio sormakla haklı
Haklı Marcellus’un da cevabı
Çürümüş
Çürümüş
Çürümüş
Bir şey var
Neye baksan etrafta
Bu Haldun Taner’in güzel dizelerinden sonra bizde bunun (paralelinde) acaba ‘çürüyen’ bir şeyler mi varda gün geçtikçe ‘sanat’ denilen değerlerden ve sanat dallarının her birine düşman kesilip ve gitgide sanattan uzaklaşıyoruz?
Samuel Johnson diyor ki; “Sanatın düşmanı bilgisizliktir”
Eeeeee?
Peki, biz ne diyeceğiz efendilerimizin ve yönetsel erglerimizin sanata bakış şeklini nasıl değerlendirip, nereye yerleştireceğiz?
Heykeller ucube ve müstehcen sayılıyor…
Tiyatrolar gereksiz denilerek kapılarına kilit vuruluyor…
Toplumun sorunlarını dile getiren türküler sansürleniyor…
Bale sanatı yavaştan-yavaştan ortadan kaldırılıyor…
Eeeee?
Bu yolculuk nereye?
Sizce üzerinde düşünmeye değmiyorsa düşünmeyin!
Zaten gün geçtikçe ‘düşünmekten’ uzaklaşıyor ve sadece bizim adımıza düşünenleri izlemekle yetiniyoruz…
‘Yasaklardan’ rahatsız olacağımız yerde, gitgide ‘yasaklardan zevk almaya başladık dersem bilmem ki fazla mı abartmış sayılırım?
Sanmıyorum…
Çünkü biz iyiden iyiye;
Yasakları sevecen,
Sanatı müstehcen görmeye başladık…