SAĞLIKTA ZİHİNSEL SAVAŞ

SAĞLIKTA ZİHİNSEL SAVAŞ

İnsan ömrünün uzadığı, yaşlı nüfusun arttığı, sosyal güvenlik ve sağlık harcamaları yüzünden ekonomilerin zorlandığı bu dönemde, sağlık alanında da ciddi bir değişim yaşanıyor. Kanser ve her çeşit hastalık hızla artıyor. Mısır şekeri tüketimiyle birlikte, şişmanlık, şeker hastalığı, hipertansiyon, koroner kalp hastalığı artışı bu döneme raslıyor. Kuş gribi, domuz gribi , SARS salgını tehditleri bu dönemde. Birden her yanı bitkisel ilaçlar sarıyor, dün Mao Çin?inde uygulanan otlarla tedavi moda oluyor. Atlantik ötesinden düzenli olarak gelen uzmanlar, özlü reçetelerle sağlıklı yaşamanın sırlarını veriyor.

GDO zararlı denirken bir gecede herşey değişiyor. Kolesterol zararlı diye bilinirken çok yararlı olduğu anons ediliyor. Ardından kolesterol ilaçları asrın en büyük soygunu haberleri medyayı sarıyor. Sağlıklı ve uzun yaşamak için yıllardır yuttuğumuz kolesterol ilaçları, meğer bizi zehirliyormuş(!). İlaçlara karşı kampanyalar tüm hızıyla devam ederken toplumun kafası allak bullak oluyor. Dünün doğruları bugün yanlış. Peki yarın ne olacak? Bildiğimiz pek çok şey hızla değişiyor. Toplum bu yalan dünyada yaşamaya zorlanıyor. Yetkili merciler bile şaşırmış, ne yapacağını bilemiyor. Madem bu ilaçlar zararlı ve halkı zehirliyor, o halde neden leblebi gibi avuç avuç içiyoruz? Zararlı değil gerekli ise, medyayı saran bu kampanya neden? Bilim adamları bile 3 gruba ayrılmış sürekli çatışıyor. Kolesterolden, GDO’ya bir grub ak, diğer grup kara derken, seyreden bilim dünyası ‘kafamız karıştı’ diyorsa zavallı halk ne yapsın? Bu kara tablo bilim dünyamızın iflas belgesi değil mi? Topluma net mesajlar verecek Milli Sağlık Akademisi gibi bir beyinden yoksun bulunuyoruz. Sorunları algılayan ve bilimsel  çözümler üretemeyen Üniversiteler ne işe yarıyor?

Bu bulanık ortamda binlerce sanal hastalık uydurulması da boşuna değil. Bulanık suda balık avlama çok kolay. Hastalık sattığınız zaman, ilaçtan teknolojiye, zincir hastanelerden ithal doktorlara kadar her şeyi satmış oluyorsunuz. Bunun için sadece hastalıkla ilgili algıyı satmanız yeterli. Hastalıklar artarken her yere yayılan zincir hastaneler küreselleşiyor. Avuç içi taramayla kimlik tesbitini takiben hastalıklar anında % 40 azalıyor. Meğer yıllarca kaynaklarımız hortumlanmış haberimiz yok. Sağlıkta dönen para 50 milyar doları, ABD’de ise 2.5 trilyon doları geçiyor.

Son 9 yılda sağlık harcamaları 8 kat artarken hasta sayısı azalacağına 6 kat artıyor. Yoksa ilaçlar etki etmiyor veya bizi hasta mı ediyor? Kimse araştırmıyor, kimsenin umurunda değil. İlaç fiyatları 7 yılda 250 kere düşürülüyor. Buna rağmen orijinal ilaçlardan eşdeğer ilaçlara geçiş nedeniyle sudan ucuz olması gereken ilaç faturası 5 kat artıyor ve daha da artacağı söyleniyor. Bu artışın ardından, yıllardır güvenle kullanılan ilaçların birden yan etkileri servis ediliyor, faydasız hatta zararlı oldukları ileri sürülüyor.

Dünya nüfusunun hızlı artışı temel sorun. Bu artışın devamı halinde küresel ısınma ve krizleri önlemek mümkün değil. Çünkü kaynaklar ve çevre tükeniyor. Hastalık üreten yaşam tarzı yüzünden ise hasta sayısı artıyor. Artan nüfus, yaşlı ve hasta sayısının yol açtığı sorunlar, yönetimleri ve ekonomistleri kara kara düşündürüyor. Çalışanlardan toplanan primler, artan sağlık harcamalarını ve emekli maaşlarını karşılamıyor. Çünkü sosyal güvenlik fonları ve ekonomi çöküyor. Bu nedenle Japon başbakan yardımcısı, yaşlıların bir an önce ölmesini rica ediyor.

Bu nedenle sağlık anlayışı ayrışırken kutuplaşıyor. Modern tıbba inananlar için bilimsel tıp, diğerleri için bitkisel tıp. Bitkisel tıbba yönlendirilen hastalar, sosyal güvenlik açıklarının çaresi olacak. Özgür(!) medyayı bir anda saran bu pazarlama ve yönlendirme sebepsiz ve kendiliğinden değil. Kanıta dayalı tıp yerine bitkilerin ön plana çıkarılması bu yüzden moda gibi yayılıyor. Sağlık bilincinden yoksun halkı, her derde deva gibi sunulan sihirli ve mucize bitkilerle oyalamak işin özünü oluşturuyor. Büyülenen herkesin elinde sihirli reçeteler ve formüller. Herkes kendi çapında eczacılık ve doktorculuk oynuyor. İnsan ömrünü uzatan kanıta dayalı tıptan, ömrü uzattığına dair bir tek meta-analiz dahi bulunmayan mucize bitkilere kaydırılan yeni sağlık anlayışı ile beyinler yıkanıyor.

İnsan ömrünü çaktırmadan kısaltmanın yolu palavra tıp, dört dörtlük akıl oyunu : Otlarla aldatmak, yalancı ilaçlar, bilimsel tıbbın kötülenmesi, zihinsel kaos. Zenginler için kişiye özel genetik ilaçlar üretilirken garibanlar papatya suyuna talim etmeli, sihirli gıda ve bitkilerle oyalanmalı. Küresel oyunun amacı ; yaşlı nüfusu azaltarak sosyal güvenlikteki kara deliği kapatmak. Çünkü yaşlanan nüfusun sağlık harcamaları genç nüfusun onlarca katı. Bilgi kirliliği ile zihinsel kaos, insanları değiştirmenin en kolay yolu. Medya değişimin tılsımlı anahtarı. İlacın etkisini söylerseniz ilacı alan artar, yan etkisini söylerseniz bırakan artar.

Bir yanda ekonominin devlet işlerinden ayrılması ve piyasayı özel teşebbüsün yönetmesi savunan düşünce akımları, politikaların oyuncağı haline getirilen modern tıp, öte yanda otlara meze yapılan sağlık anlayışı. Bir yanda paraya dayalı bilimsel tıp, öte yanda mucize bitkiler arasına sıkıştırılan sağlık ve hayatımız. Bir yanda küresel sermayenin yönlendirdiği araştırmalar ve bilim adamları, öte yanda ne olduğu belirsiz araştırmalar ve simsarlar. Bir yanda paraya kurban edilen bilim, öte yanda ekonomiye kurban edilen sağlık ve tüm medyayı saran zihinsel kaos uzmanları.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?